Keyifli okumalar... 🍃
HWARANG HASTANESİ
Hayatınızın belli noktalarında tercihler yapmanız gerekir. Bu tercihleri belki kendiniz için görmezden gelebilir ve şu anki durmunuzu kabullenerek yaşamaya devam edebilirdiniz. Ama sevdikleriniz söz konusu olduğunda yapamayacağınız şey yoktur. Kendinizi düşünmeden feda edersiniz.
Bu sefer kendini feda etme sırası Taehyung'daydı.
Uzun koridoru ayakkabılarının çıkardığı tok sesi duymazdan gelmeye çalışarak arşınladı. Adımları düzdü. Olacaklara karşı kendini hazırlayacak vakti olmamıştı. Yine de hazır hissediyordu. Sanki her şeyi göğüslemeye yetecek gücü varmış gibi.
Kapıyı çalmadan evvel uzunca soluklandı. Bu kendine verdiği sözü ilk bozuşu değildi. Yine de yediremedi gururuna. Çünkü yeniden buradaydı. Yeniden babasının kapısındaydı.
Avuç içine bastırdığı parmaklarıyla yumruk şeklini alan eli kapıyı iki kez tıklattı."Gel."
Hızla içeri adımladı. İstemeye istemeye de olsa şu an tam babasının gözlerinin içine bakıyordu.
"T-taehyung?" Bay Kim şaşırmıştı. Oğlunun her halükarda kapısına geleceğini biliyordu fakat bu kadar erken olmasını o bile beklemiyordu anlaşılan.
"Yoongi hyung ve Jimin'in istifalarını reddet." dedi tek çırpıda.
"Ama-"
"Karşılığında geri döneceğim."
Taehyung'un kaderi yeniden babasının dudakları arasındaydı. Ama adam ısrarla konuşmuyordu. Surat ifadesinden şaşırdığı belli oluyordu. Yine de düşüncelerini tahmin etmek zordu. "Bunu neden yapayım?" Sakin bir ses tonuyla sordu.
Taehyung gülümsedi. İşte yine başlıyordu. Bay Kim işleri yokuşa sürecekti ve eline geçen bu fırsatı sonuna kadar kullanacaktı. "Çünkü başından beri istediğin buydu. Kabul ediyorum. Karşılığında da tek şartım bu."
"Onların yeri çoktan doldu bile." diye yanıtladı bu sefer Bay Kim karşısında duran oğlunu, omuzları rahat sandalyesinin arkasına konumlanırken.
"Güzel. Öyleyse benim yerime de birisini bulabilirsin." Taehyung cümlesini bitirdiğinde hızla arkasını dönmüş ve kapıya yürümüştü. Aptaldı. Buraya gelmek büyük bir hataydı. Parmakları bu sefer kapının kolunu buldu ve tereddüt etmeden açtı.
"D-dur." dedi o anda duymayı beklediği ses. "Dur, tamam." Arkasını dönmeden bekledi Taehyung. "Kabul ediyorum."
Kimseye görünmemek adına yangın çıkışını kullanmayı tercih etmişti hastaneden ayrılırken. Büyükleri onları görmediği için kızacaktı elbet. Ama kimseyle karşılaşacak gücü görememişti kendinde. Ayakkabılarının sesi boş alanda yankılanırken, hızlı hızlı indi merdivenlerden. Otoparka geldiğinde boğulduğunu hissetti ama havasızlığın getirdiği bir şey değildi bu. Daraltıyı içinde hissediyordu Taehyung. Yanlış giden bir şeyler vardı. Bu his onu boğuyordu.
"Bir hoş geldin bile yok mu?" En son yıllar önce işittiği ses boş alanda çınladı boş alanda birden. "Kalbimi kırıyorsun Taehyungie. Ne o?" Adım sesleri duyulmaya başladı bu kez. "Yoksa varlığım seni hala rahatsız ediyor mu?"
"Benden uzak dur Chanyeol." Arkasını döndüğünde konuştu Taehyung. "Benim seninle işim yok. Zaten çok fazla görüşmeyeceğiz."
"Ah, evet. Hastaneyi bıraktığını duymuştum." Alayla gülümsedi uzun olan. Gözlerindeki parıltı ürkütücüydü. Tıpkı yıllar evvel olduğu gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor of killer's | taekook
FanfictionHayatta herkes bir şeylere tutunmakla yükümlüydü; kimi sevgiye, kimi nefrete, kimi paraya, kimi güce... Tüm seçenekler uzayıp giderdi. Taehyung ise daha ilk seçenekten elenmişti. yoonmin namjin