5K okuma olmuş, ben biraz gururlu gibi. :') Hepinizin okuyan gözlerine ve tıklayan parmaklarına teşekkürler.♥️
BRIONI VANQUISH II*
11.11"Yoongi hadi artık çık şu kabinden!"
Yoongi sıkıntıyla nefes vererek kabindeki oturağa iyice yayıldı ve sırtını arkasındaki duvara yaslarken bu işkencenin bir an önce bitmesi için dua etti.
Sabah kahvaltılarını yapar yapmaz Jimin'in çekiştirmesiyle -ve belki tamam belki değil tamamen Jimin'in zoruyla- akşamki parti için takım elbise almaya gelmişlerdi. Taehyung da yanlarındaydı ama Jimin kendinden ve ondan çok Yoongi'ye takıldığı için Taehyung kendi başına bir şeyler bakıyordu ve Yoongi şu an onun yerinde olabilmek için neleri feda edebileceğinin hesabını yapıyordu. İki avm gezmişlerdi ve neredeyse tüm dükkanlara girmişlerdi. Yoongi değil akşamki parti, şuradan şuraya gidecek enerjisini bile tüketmişti.
"Yeter artık Jimin. Lütfen. Yalvarıyorum." diye seslendi kabinden.
Yoongi'nin yakarışlarını duyan Jimin usulca kapıya vurmaya başladı. "Yoongi söz veriyorum, bu son."
"Girdiğimiz son iki mağazada da aynısını demiştin Jimin."
"Bu sefer son. Gerçekten. Erkek sözü veriyorum. Hadi çık dışarı da göreyim şunu."
Yoongi sıkıntıyla dört beş kez nefes verdikten sonra oturduğu yerden doğrularak kapı kilidini açtı ve usulca dışarı çıktı. Ayakta zor duruyordu ve Jimin bunu da beğenmezse ne yapacağını gerçekten kestiremiyordu. Gözlerini kapatarak bekledi ama Jimin'den bir tepki gelmedi. Tek gözünü aralayarak baktı ama Jimin öylece durmuş ona bakıyordu.
"Vaaaaayyy canına hyung. Harika görünüyorsun!" Taehyung yanlarına gelerek Yoongi'yi baştan aşağı süzerken söylemişti.
Jimin ise hala susuyordu ve Yoongi sorunun ne olduğunu anlamamıştı. Arkasını dönüp ilerleyeceği sırada Yoongi bileğini tutarak buna engel oldu.
"Jimin sorun nedir? Beğenmedin mi? Beğenmediysen çıkarabilirim." Ardı arkasına sıraladığı sözcüklerle Jimin'in tepkisini ölçüyordu ama küçük olan çenesi kasılı kalmış halde öylece bakmaya devam ediyordu.
"Hayır." dedi sonunda kafasını çevirirken. "Beğendim. Alalım."
"Jimin." diye seslendi yeniden Yoongi. Sesi buram buram şefkat kokuyordu. "Söyle bana, noldu hım?"
"Çok yakışmış." diye mırıldandı Jimin ağzının içinden.
"Anlamadım. Tanrım. Ne diyorsun Jimin?" Yoongi boşta kalan eliyle yüzünü sıvazlarken sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu.
"Lanet olsun çok yakışmış. Al da bir önce def olup gidelim burdan. Herkes sana bakıyor!" Jimin aniden bağırarak Yoongi'nin tutuşundan kurtulmuş ve mağazanın dışına çıkmıştı. Onun ardından şaşkınlıkla birbirine bakan Yoongi ile Taehyung ise donmuş bir şekilde hareket etmeden öylece izlemişlerdi. Taehyung durumun anormalliğini idrak ederek etraftaki insanlardan sessizce özür dilemiş ve Yoongi'yi çıktığı kabine doğru geri itelemişti.
Ödemeyi yapıp çıktıktan sonra Jimin'i dışarıda kaşlarını çatmış bir şekilde beklerken bulmuşlardı.
"Benim biraz işim var daha sonra buluşuruz." Taehyung Yoongi'yi patlamaya hazır Jimin'in yanında bırakarak hızlıca yanlarından uzaklaşmıştı.
Yalnız kaldıklarında Jimin ufak adımlarla önden ilerlemeye, Yoongi ise aynı şekilde onu takip etmeye başlamıştı.
"Bu kadar sorun olacaksa başka bakabiliriz Jimin. Önemli değil." Yan yana geldiklerinde Yoongi elini diğerinin bileğine koyarken söylemişti. "İnan senden önemli değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor of killer's | taekook
FanfictionHayatta herkes bir şeylere tutunmakla yükümlüydü; kimi sevgiye, kimi nefrete, kimi paraya, kimi güce... Tüm seçenekler uzayıp giderdi. Taehyung ise daha ilk seçenekten elenmişti. yoonmin namjin