Rahat rahat okuyun, yazar yine yardırdı.
Keyifli okumalar. 🌸
Taehyung sarhoş olmak adına hızlı hızlı yudumladığı içkisini yeniden parmakları arasına alarak dudaklarına götürdü. Şu anda sarhoş olması gereken kesinlikle kendisiydi ama doğanın, dünyanın, tabiatın, evrenin, her şeyin ona bir garezi var gibiydi ve tüm dilekleri saydam bir engele çarparak geri ona dönüyordu.
Hemen yanında Jungkook'a yiyecek gözlerle bakan Suzy, karşılarında oturan ve ondan pek de farkı olmayan Jungkook, Taehyung'u şu an nefes alıyor oluşuna bile pişman ediyordu.
Barın önünde yaşanan o saçma olaydan sonra her nasıl olduysa Suzy ve Jungkook inatlaşmış ve gece bir şekilde farklı bir yerde devam ediyordu. Taehyung'u umursamadıkları aşikardı. Tıpkı Taehyung yüzünden inatlaşıyor oldukları gibi.
"Saat bir kızın dışarıda kalması için fazla geç değil mi sence de?" Jungkook Suzy'nin gözlerine dik dik bakarken yarım bir gülümseyişle sormuştu.
Suzy ise ellerini Taehyung'un koluna dolayarak ona daha da yaklaşmış ve omuz silkmekle yetinmişti. "Taehyung oppayla kalacağım." Sırıtarak Taehyung'a dönmüş ve kocaman açtığı gözlerle ondan gelecek onayı beklemeye başlamıştı.
Aynı şekilde Jungkook da sinirden kasılmış çenesiyle Taehyung'un cevabını bekliyordu.
Taehyung derin bir soluk vererek ortamdaki gergin havayı dağıtmayı ummuştu. Ama kendisine bakan gözler bunu engelliyordu. "Suzy..." diyerek uzattı kızın adını. Boşta kalan elini kızın kendi kolu üzerinde duran ellerinin üstüne koydu. "Üzgünüm ama bende kalamazsın."
Jungkook rahat bir nefes alırken, Suzy yerinde kıpırdanarak mızmızlanmıştı. "Ama neden?"
"Çünkü evde benimle birlikte iki erkek daha yaşıyor. Ve sarhoşsun. Evine gitmen gerek. Hadi sana taksi çağıralım."
"Oppa." diye itiraz etti Suzy yeniden. "Eve bile bırakmayacak mısın?"
Taehyung gözlerini yumarak sakin tutmaya çalıştığı tonla kızın adını yeniden söyledi. "Arabam barın önünde kaldı. Hatırlarsan buraya..." Jungkook'u işaret ederek devam etti. "onunla geldik."
Suzy sonunda pes ederek yerinde sinmiş ve Taehyung'un kopmak üzere olan kolunu rahat bırakmıştı.
Taehyung onun bu haline gülmemek için kendini sıkarken cebinden çıkardığı telefonu ile çoktan bir taksi çağırmıştı bile. Yalnızca bu gece bir an evvel bitsin istiyordu. Gözü saate iliştiğinde gerçekten de geç olduğunu fark etti. Jimin'in onu hala aramayışına şaşırsa da umursamayarak telefonu geri cebine koydu. Tüm bu süre boyunca Jungkook'la göz göze gelmemek için üstün çaba harcamıştı. Zira bakmasa dahi üzerinde arsızca dolaşan bakışları hissedebiliyordu.
Taksi az sonra geldiğinde inatla kendisine yapışmakta olan kızı güç bela arka koltuğa yerleştirmeyi başarabilmişti Taehyung. Son 5 dakikada gün içinde yorulduğundan çok daha fazla yorulmuştu bedeni. Taksi gittiğinde diğer beden de ufak adımlarla yanına yanaşmış ve yolun kıyısında durmuştu. Giderek soğumuş hava yan yana duran iki bedenin de giysilerini hoyratça döverken sessizce bekliyorlardı.
"Hadi seni eve bırakayım." Jungkook boğazını temizleyerek konuşmuş ve bir iki adım atarak Taehyung'un önünde ilerlemiş, daha sonra gelen sesle durmuştu.
"Gerek yok, kendim gidebilirim."
"Sana kendin gidebilir misin diye sormadım. Hadi, bırakacağım." Jungkook sanki o kadar içkiyi içen kendisi değilmişçesine bir mantık çerçevesinde konuşuyordu. Suzy varken dolanan dili bile kaybolmuştu şu an Taehyung'la konuşurken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor of killer's | taekook
FanfictionHayatta herkes bir şeylere tutunmakla yükümlüydü; kimi sevgiye, kimi nefrete, kimi paraya, kimi güce... Tüm seçenekler uzayıp giderdi. Taehyung ise daha ilk seçenekten elenmişti. yoonmin namjin