Düzenlendi/2018.
★ Chord Overstreet ✱ Hold On.
"Bu ambulansta neyin nesi? Hem de Umut'un okulunun önünde? Tesadüfler, tesadüfler!"
Mesaj adeta zihnime kazınmış gibiydi. Şirketten nasıl çıktığımızı, arabaya nasıl bindiğimi hayal meyal hatırlıyordum. Okulu arayıp bilgi alacağım sırada Kerem'in aramasını cevaplayıp, mesaj geldiğini, okulu aradığını ve okulun yakınlarında bulunan bir hastaneye kaldırıldığını oraya varmasına az kaldığını söylemişti. Babamla birlikte hastaneye giderken zaman bir türlü geçmek bilmemişti.
Babam arabadan inmemi söyleyip otoparka doğru hızla yanımdan uzaklaşırken zihnime dolan korkunç düşüncelerle birlikte hastaneye girdim. Kerem'i arayıp nerede olduklarını sorduğumda dördüncü katta beni beklediğini söyledi. Asansörün önündeki sıraya kısa bir göz atıp adımlarımı merdivenlere yönlendirdim. Ayağımdaki topuklulara inat koşar adımlarla bitmek bilmeyen merdivenleri ardımda bırakıp koridorda göz gezdirdim. Bu sırada koridorun sol tarafının sonlarından bir kapı açılıp Kerem dışarı çıkarken koşarak kollarımı boynuna doladım.
Odada kaldığına göre oğlum iyiydi değil mi? Korkuyla Kerem'in yüzünü incelerken saçlarımı okşayıp dudaklarını alnıma bastırdı.
"Umut iyi değil mi Kerem? Kötü bir şeyi yok değil mi?"
"Sakin ol. Ben buraya geldiğimde kontrollerini yapıyorlardı ve yediği bir şeyden zehirlendiğini söylediler ve midesini yıkadılar. Biraz önce de odaya aldılar."
"Ama iyi değil mi?"
"Korkma Zeynep zaten dinleniyor şimdi."
Parmakları muhtemelen yol boyunca ağladığım için akan makyajımı silerken derin derin nefesler almaya çalışıyordum. Aklım çıkmıştı ona bir şey oldu diye. Kerem'in kolları arasından çıkıp yanından geçip odaya girdim. Yatağın içinde uyuyan oğlumu görünce akan yaşlarıma yine engel olamadım. Yanına oturup yüzünü incelerken hıçkırıklarımı bastırmaya çalışıyordum. Bu olanlar yine bizim yüzümüzdendi ve biz nedenini bile bilemiyorduk. Bu artık benim kaldırabileceğim bir olay değildi. Eskiden olsa yaptığım işleri sabote ediyordu, eşyalarıma zarar geliyordu, evime veya arabama zarar geliyordu. Bunları hiçbir zaman önemsemezdim çünkü gelip geçici şeylerdi. Ama şuan sevdiklerime zarar geliyordu. Bana zor gelen de buydu. Bir daha onun yüzüne annemi göremeyecektim ben. Belki bu sefer korkudan aklımı kaçırmam için Umut'u zehirlemişti ama bir daha ki sefere oğluma daha kötü bir şekilde zarar verirse ne yapardım ben? Bu düşünce beni daha da korkuturken Umut'a sarılıp başımı göğsüne yaslayıp, kalp atışlarını dinledim. Buna ihtiyacım vardı şuan.
Kapıdan babamın ve Kerem'in sesleri gelirken telefon çalarken babamın sesi uzaklaştı. Kapı açılıp yatağın diğer yanına Kerem oturunca gözlerimi araladım. Üzgün bir ifadeyle Umut'u izliyordu.
"İnanç'a bu mesajı haber verdim. Haberi olduğunu ve emniyette olduğunu söyledi."
Kaşlarım çatılırken konuşmaya devam etmesini bekledim. Parmaklarını saçlarının arasına daldırırken Umut'un üzerindeki gözlerini bana çevirdi.
"Annenden sonra gelen mesajların nereden ve kimden geldiğini tespit edebilmek için hepimizin telefonlarını takip ediyorlar Zeynep. Yine kullan-at telefonmuş ama mesaj atılırken okulun çevresinde değilmiş sinyal başka yerden gelmiş. Polisler bakmaya gidecekler sinyalin geldiği yere ve İnanç'ta bizi gelişmelerden haberdar edeceğini söyledi."
Kerem omzumu sıvazlarken açılan kapıya çevirdim gözlerimi. Babam kravatını gevşetmiş bize bakıyordu. Sinirli olduğunu yüz metre öteden de anlamakta zorlanmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT
General FictionTutunacak bir daldı belki de benim için.. Minik parmakları ellerimin arasında kaybolurken, gözlerinin içindeki ışıltıydı belki de beni bu hayata bağlayan. Siyahın içinde boğulmuş hayatımıza gözlerini açan, hepimizin hayatına yön veren, minik bir vü...