★ Düzenlendi.
★ Iyeoka ✱ Simply Falling
Bir duman tabakası görüş alanımı daraltırken yüzümü buruşturarak ilerlemeye devam ettim. Eğer bana gönderilen mesaj doğruysa ne yapacağımı düşündüm. Ona bağırmalı mıydım? Belki de ayrılmak daha doğru olurdu? Başımı hızla iki yana sallayıp etraftaki insanlarla göz göze gelmemeye çalışarak nerede olduğunu bulmaya çalıştım. Kısa bir süre daha etrafıma bakındım, ama bu katta olmadığı ortadaydı. Önümdeki kalabalığın arasından zar zor sıyrılarak aşağıya inen merdivenleri takip ettim. Burada da değilse birinin benimle eğlendiğine emin olacaktım.
Merdivenlerin sonuna geldiğimde geniş odada gözlerimi gezdirdim. Duvarlar bordo renkteydi, ışıklandırma fazlasıyla göz yorucu bir şekilde ayarlanmıştı. Geniş masalar ve koltuklar duvara bitişik şekildeydi, ortada kocaman bir alan vardı ve dans edenlerin mide bulandırıcı ter kokusu buraya kadar geliyordu. Masaların olduğu kısıma tekrar göz attım. Oradaydı en dipteki masada. Kerem öylece oturmuştu. Başını geriye atmış yanındaki kızların anlattıklarına gülerek cevap veriyordu. Kızlar mı? Siktir! Bir tane bile değildi. Tam dört taneydi. Kızlardan bir tanesi altındaki iç çamaşırını belli eden kısacık eteği umursamadan bir bacağını Kerem'in sağ tarafına atıp masayı hafif geri itekledikten sonra Kerem'in kucağına yerleşti. Masadaki kızlar gülerek bu sefer birbirlerine bir şeyler anlatmaya başladılar. Kerem elini kucağındaki kızın beline indirip iyice kendine yaslarken dudakları aralandı. Daha fazla kenarda durup saçmalamamam gerektiğini kendime hatırlatarak adımlarımı hızlandırdım. En dipteki masaya ulaştığımda masadaki kızlar gergin bir ifadeyle bana bakıp anında masadan toz oldular. Sinirlerimin tavan yaptığını vücudumun en ücra köşelerinde bile hissediyordum. Yüz hatlarım gerilirken benim geldiğimi fark etmeyen Kerem ve kıza döndüm. Aklıma gelen düşünceyle sinsice sırıtıp elimi kızın saçlarına attığım gibi Kerem'in dudaklarından ayrılmasını sağladım. İkisi de fazlasıyla alkollüydü ve bu benim işimi daha da kolaylaştırıyordu. Zaten daha ne olduğunu bile anlayamamışlardı. Kızın saçlarına biraz daha yüklenip aniden çekince kız Kerem'in kucağından masaya sürüklendi. Dudaklarından çıkan acı dolu çığlık etrafta bizi izleyen birkaç kişinin dışında diğerlerinin de dikkatini çekmişti. Müzik sesi dururken Kerem kafasını kaldırıp şaşkın gözlerle bana baktı. Yüzüne samimilikten uzak bir gülümseme atıp kıza döndüm. Saçlarını hızla bir kez daha çektiğimde bu sefer masadan yere düştü. Elimi silkeleyip Kerem'e doğru ilerlerken arkadaşlarından birkaçı yerde yatan kızı kollarından tutup yanımızdan uzaklaştırdılar. Kerem sarhoşluğun etkisiyle gözlerini bile zor aralarken masada duran ağır viski bardağını elime alıp Kerem'in yanına kadar gelip durdum. Az sonra yapacaklarımdan zerre kadar pişman olmayacağımı bildiğim için dudağımın kenarı yavaşça kıvrıldı. Aynı anda elimdeki viski bardağı da Kerem'in kafasına geçti tabii. Daha bir sürü şey yapmak gelse de içimden etraftaki birkaç kişinin kollarımdan tutarak beni Kerem'den uzaklaştırmasıyla planlarım alt üst oldu. Zor da olsa kollarımı onların ellerinden kurtarıp merdivenlere yönelerek ağır duman tabakasının içine attım kendimi.
Hızla yatakta doğrulduğum da etrafıma bakındım. Evimde, odamdaydım. Güvendeydim. Başımı yan tarafıma çevirdiğim de Umut'un deliksiz bir uyku da olduğunu görüp derin bir nefes verdim. Bacaklarına kadar açılmış üstünü örtüp alnına ufak bir öpücük kondurduktan sonra bacaklarımı yataktan sarkıttım. Neden şimdi Kerem'le aramızda geçen son büyük kavgada yaşananların ufak bir kısmını görmüştüm ki? Gecenin bir yarısı bile sinirlerimi alt üst etmekte üstüne yoktu beyefendinin. Kendimi banyoya atıp sırılsıklam olmuş kıyafetlerimi üstümden çıkarıp soğuk suyun altına girdim. Anında vücudum gevşerken başımı geriye atıp soğuk suyun vücudumu ele geçirmesine izin verdim.
Otel odasının kapısının açılıp kapanma sesini duyunca kaşlarımı çattım. Okulun yaptığı geziye katılmıştım ve tek kişilik odalardan birini almıştım. Herhangi bir oda arkadaşım olmadığı için odama kimin girmiş olabileceğini düşünmeye başladım. Öğretmenlerden biri olabilirdi, kontrol için gelmiştir. Ya da sapığın teki. Gözlerimi korkuyla açıp ayak seslerini dinlemeye başladım. Oda da geziniyordu. Öğretmen olsaydı şimdiye kadar ses vermesi gerekmez miydi? Köpük dolu küvette biraz daha kayıp sadece başım dışarıda kalacak şekilde bekledim. Ayak sesleri banyo kapısına yaklaşırken içimden bildiğim bütün duaları etmeye başladım. Kapı gıcırdayarak açılırken nefesimi tuttum. Ufak bir homurdanma kulaklarıma dolarken bu sesin sahibini tanıdığım için yüzüme yayılan gülümsemeyle beraber vücudum köpüklerin arasında kalacak şekilde doğruldum. Birden doğrulmamla şaşırsa da başını iki yana sallayarak gülümsedi.
"Suyun altında nefessizlikten ölebilirsin, dikkatli ol."
"Buraya nasıl girdin?"
Cebinden çıkardığı kartı görünce kıkırdadım. Bu gezi fazlasıyla eğlenceli olacak anlaşılan. Kartı cebine koyduktan sonra havluların olduğu dolabı işaret ettim. Dolabı açıp bir havlu elime uzatınca boş boş yüzüne baktım.
"Ne oldu?"
"Kerem elindeki bir el havlusu. Onunla kurulanmamı beklemiyorsun değil mi?"
Elini ensesine atıp gülümsedikten sonra el havlusunu aldığı yere koyup büyük havlulardan birini bana verdi. Kollarını göğsünde birleştirmiş bana bakarken kaşlarımı kaldırıp ona baktım.
"Yine ne oldu?"
"Kerem banyodan çık."
Sinsice gülümseyip bana doğru bir adım attıktan sonra tek kaşını kaldırıp bana baktı.
"Görmediğim şey değil, güzelim."
Gözlerimi devirip boştaki elimle omzuna bir yumruk attıktan sonra başımla kapıyı gösterip dışarı çıkmasını bekledim. Yanaklarını şişirip banyodan çıkarken derin bir nefes alıp havluyu bedenime sarıp, kurulandım. İç çamaşırlarımı üzerime geçirdikten sonra bol tişörtü de giyip çıplak ayaklarımı zeminde sürüyerek odaya girdim. Kerem bir elini başının altına koymuş çift kişilik yatağımda yatarken televizyonda ki basketbol maçını izliyordu. Yatağa çıkıp Kerem'in elindeki kumandayı aldıktan sonra televizyonu kapattım.
"Ama en heyecanlı yerinde kapattın."
Kerem ağzının içinde homurdanırken kahkaha atıp karnının üstüne çıkarak bacaklarımı iki yanından sarkıttım. Gülümsemesi yüzüne hızla yayılırken ellerini belime indirdi. Yavaşça bedenimi aşağı kaydırıp yüzüne eğildiğim de gözlerinin koyulaştığını görüp sırıttım. Dudağına doğru eğilirken Kerem gözlerini kapatınca sinsice gülümseyip dişlerimi omzuna geçirdim. Dudakları arasından çıkan inlemeyle dişlerimi biraz daha omzuna bastırdım.
Gözlerimi aralarken kendime küfrettim. Kerem hakkında düşünebileceğim onca anı arasından neden gidip bunu seçmiştim cidden merak ediyordum. Soğuk suyu kapatıp, küvetten çıktıktan sonra asılı havlulardan birini alıp vücudumu sardım. Sessiz olmaya özen göstererek dolaptan iç çamaşırı ve geceliklerimden birini alıp üzerime geçirdim. Fazlasıyla yorgun hissediyordum ve ara ara vücuduma ufak iğneler batırılıyormuş gibi oluyordu. En iyi ihtimalle hasta olacaktım ve en az iki üç gün yataktan kalkamayacaktım bile. Homurdanarak kendimi yatağa atıp Umut'u yavaşça kendime çektim. Üstümüzü iyice örterken güzel ve deliksiz olmasını umduğum uykunun kollarına bıraktım kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT
Ficção GeralTutunacak bir daldı belki de benim için.. Minik parmakları ellerimin arasında kaybolurken, gözlerinin içindeki ışıltıydı belki de beni bu hayata bağlayan. Siyahın içinde boğulmuş hayatımıza gözlerini açan, hepimizin hayatına yön veren, minik bir vü...