İLK BÖLÜMDEKİ MEHMET KARAKTERİNİN ADI SELİM OLARAK DEĞİŞTİ.
İstanbul'da ve evimizde ilk haftamız çok yoğun geçmişti. Sabah kahvaltıda ve akşam yemekte edilen kısa sohbet hariç muhabbet edemez olmuştuk. Dersler ve çalışma hayatı o kadar yoğundu ki sırf birbirimizi daha fazla görelim diye herkes salonda çalışıyor ve haliyle salon pislikten geçilmiyordu.
Nihayet o kutsal cuma günü gelmişti. Zülal yemekte hemen söze atıldı;
Zülal: Bu ilk haftasonu bence deliler gibi gezip eğlenmeliyiz!
Ceren: Kanka pazar günki maça gidelim Cumhurbaşkanlığı kupası maçı var fenerle ne dersiniz ?
Ben her zamanki çekingenliğimle "Her iki takımında seyircisi olacak kavga falan çıkar gitmesek mi" diye çıkıştım çocukça.
Elif: Kavga varsa bende varım! diye seslendi mutfaktan elinde kocaman bir tencereyle gelerek.
Herkes bunun iyi bir fikir olduğunu düşündü ve cumartesi için plan yapmaya başladık. Plansız iş yapmayı hiçbirimiz sevmezdik.
Küçük Merve hemen açık sözlülüğüyle atıldı "Ev pislikten geçilmiyor Allah aşkına temizleyelim şu evi ölüp kalacağız şu pislik içinde."
Gözlerimi açarak etrafa bakındım. Koltukların üstü kağıtlar , kitaplar, cetveller, kalemler -hatta sabundan yapılma diş bile vardı- ile doluydu. Daha 1 hafta olmuştu biz ortalığı çoktan tövbe estağfurullah bir hale sokmuştuk.
Yemekten sonra herkes telefonlara sarıldı bile. Tüm hafta dersler ve iş yüzünden gerçek dünyaya ailemize uzak kalmıştık.
Zülal, ailesiyle konuşuyor ve küçük kardeşinin ilk okul macerasını dinliyordu.
Küçük Merve, ailesiyle konuşmayı çoktan bitirmiş ve Emir'e okuldaki diğer beden öğretmeni kıskanmadığını defalarca söylüyor fakat bunları söylerken koltukta taklalar atıyordu. Onun bu hali beni kahkahalara boğmuştu.
Ceren, laptopı kucağına almış maç için bilet bakıyor bir yandan da Emre Aydın'ın sesine bak birde seninkine diyerek Cenk'i eziyor. "Ama sen daha iyi beste söylüyorsun maçlarda" diye kıvırarak gönlünü alıyordu.
Elif ve Müleyke aileleriyle konuşmalarını bitirmiş Beyza ile skype'tan konuşuyorlardı.
Diğer Merve ise Mert'in haftaiçi geçirdiği sakatlıktan dolayı hastaneye ziyarete gitmişti.
Bense kızların bu hallerini fotoğraflayıp gruba attım. Ben kahkahalarımla dans ederken bana dönen öldürücü bakışlar vaziyetin kötü olduğunun habercisiydi ve herkes bana yastık atmaya başladı. Ben karşılık vermeye devam edince bu atışlar savaşa dönüştü ve artık tek hedef ben değildim. Çığlıklar çığlığa eğlencenin dibini yaşarken küçük Merve bile evin temizliğini umursamadan kahkaha atıyordu.
Eğlenmeye başladık tabi illa bozulacak. Birden zil çaldı ve hepimiz durmak zorunda kaldık. Merve hemen kapıya koştu bizde yastıkları kaldırıyorduk. Gelen Teslime cadısıydı.
"Siz ne düşünesiz insanlarsınız ! Yaşlı komşumuz var mı bebeği olan komşumuz var mı diye düşünmek yok! Sabahtan beri başımız şişti. "
Bu sefer kadına diyecek bir şeyimiz yoktu çünkü cidden baya ses çıkarmıştık. Fakat kadın evden çıktığında yaptığımız tek şey kahkahalar atarak gülmekti.
***************************************************
Bugun dibine kadar gezmiş. ilk cumartesimizi doruklarında yaşamıştık. Eve geldiğimizde herkes bitmiş bir haldeydi ve yine her zamanki gibi salona yığıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilometrelere Rağmen
ChickLitBir dostluk hikayesi. Çalkantılı dostluklar, aşklar ve kırıklar. (Gerçek hayattan kurgulanmıştır.)