Ah bu öküzler!

613 28 12
                                    

-Ceren-

Düğüne geldiğimizden beri Emre'yi arıyordum. Nikah kıyılacaktı ama hala gelmemişti. Nerede bu adam?

Tekrardan arama tuşuna bastıktan sonra sonunda telefon açıldı.

"Alo Emre nerdesin hayatım?"

"Alo Ceren Hanım ben Yelda" asistanımızda Emre'nin telefonun ne işi vardı?

"Emre nerde Yelda?" Yelda biraz kekeledikten sonra soruma cevap verdi;

"Ceren Hanım biz ambulanstayız. Siz çıktıktan sonra Emre Bey'in yanına mafya kılıklı adamlar girdi. Onlar cıktıktan sonra içeri girdiğimde Emre Bey yerde yatıyordu. Bıçaklamışlar"

Yelda'nın sozlerini idrak etmem 2-3 dakikamı almıştı. Kafamın içinde "Bıçaklamışlar" sözü dönüyordu.

"Emre'yı bıcaklamışlar" diye ayağa kalkınca tüm masa bana döndü.

Hemen kalkıp hep beraber hastaneye gittik bir tek Mert düğünde kalmıştı. Damla ise en son tuvalete gitmişti.

Hastaneye vardığımızda hemen yoğun bakım katına çıktık. Doktor hala içerideydi ve delirecek gibi hissediyordum. Emre'ye bir şey olma ihtimalı beni öldürüyordu. Ona saplanan bıçak bana da saplanmıştı. Kalbimin tam ortasına.

Damla'ya hastanede oldugumuzu haber verdikten sonra kendımı yere bıraktım sırtımı duvara yasladım.

Küçükken ağladığımda goz yaslarımla oynardım hep. Elime düşen damlalara baktım tek tek. Gözlerimden elime düşüyor, pes ediyorlardı. İntihar eden bir avuc damla. Her şeyin omrunun bir sonu olduğunu hatırlattı. Ama Emre'nin ki şimdi son bulmamalıydı. Daha yapacak onca planımız vardı. Bir hıçkırık daha çıktıktan sonra ağzımdan göz yaşlarımı silip içeriden çıkan doktora doğru yürüdüm.Bu esnada Emre'nin ailesi de gelmişti.

"Bıçak çok kötü bir yere gelmiş. Kan takviyesi yapıyoruz ama durumu kötü ve hayati tehlikesi devam ediyor"

Tekrar yere çöktüğümde Damla ve Zülal hemen kollarımdan tuttular.

"Biz seni bahçeye çıkaralım Cerenciğim hadi" diyerek beni aşağı indirdiler. Temiz havaya ihtiyacım vardı.

Diğerleri ise Emre'nin ailesini teselli ediyordu. Tüm dostlarım yine yanımdalardı.

Bahçede bir banka oturduktan sonra karşı bankta yalnız oturan yaşlı kadına ilişti gözlerim. Hüzün gözlerinden akmış da kalbini doldurmuş gibiydi. Kızların yanından kalktım ve kadının yanıma gittim.

"Merhaba" dedigimde suratını bana çevirip güldü.

Buruk bir gülümsemeydi ve muhtemelen şu an bende öyle görünüyordum.

"Merhaba kızım."

"İyi misiniz?" Dediğimde güldü.

"Değilim kızım. Sende değil gibisin" dediğinde başımı salladım.

"Anlatabilirsiniz." Dediğimde yutkundu.

"Yanlış girdin konuya yavrum. Benim anlatacaklarım mazi oldu. Sen anlat bakalım rahatla ki rahat rahat yaşa. Ben hep içimdeki acıyla yaşadım. At içindekileri" dediğinde başımı dizlerine koydum. Titremesiyle tam kalkacaktım ki eliyle başımı dizine yasladı.

"Canım acımıyor merak etme"

"Erkek arkadaşım bıçaklandı, ölebilir" dediğimde saçlarımı okşadı.

"Erkekler onları bu kadar seven bir kadın bulduklarında bırakmazlar. Sevgini göster ona kızım. Dua et onun için sevgini Allah da görsün" dedikleri ilginç geliyordu ama haklıydı.

Kilometrelere RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin