14.Bölüm(PART2)

822 33 1
                                    

-Elif-

Durumu öğrenince hemen Olcay'ın yanına şirkete gittim. Masasında oturuyordu ve cidden zor durumdaydı. Ne diyeceğimi bilmediğim için sadece sarıldım. En son sessizliği Olcay bozdu;

"Babamlar şirketi toparlamaya çalışıyorlar, ben bir süre şirketten uzak kalacağım." Dediğinde ifadesizdi.

Başımı sallayarak onu onayladığımda kalkıp çıkışa doğru yürüdü. Üzerine gitmek istemediğimden peşinden gitmedim. Olcay bir şeye derinden üzüldüğünde her zaman böyle yapardı.

Bir anda annesi Manolya Hanım'ı ziyaret etmek için evlerine doğru yola koyuldum. Annesi beni çok severdi ve eminim O'da şu an zor durumdadır. Olcay ve ailesinin yanında olmalıydım.

Eve geldiğimde hizmetli kimsenin olmadığını söyleyince tam anlamıyla "YIQILDIM"
Salonda bekliyorken bir anda Olcay'ın odasına koliler gelmeye başladı. Şaşkınca kolileri çıkaran adamları inceledim ve onlar gidince Olcay'ın odasına çıktım.

Bu kolileri açmalı mıyım? Açmamalı mıyım? En son merakıma yenildim. Açacaktım fakat gördüğüm şeylerden hiç söz etmeyecektim. Nasılsa açtığımı bilmeyecekti. Hızla elimi koliye attım ve yavaşça açtım. Bunlar da neydi? Kolilerin içinde yüzlerce;

"OK"

-Damla-

Merve'nin yoğun ısrarı üzerine Ahmetle buluşmak için sözleştiğimiz yere geldim. Ahmet'in cam kenarındaki masaya oturması beni sevindirmişti. Karşısına geçtiğimde gülümseyerek selam verdi. Sadece başımı sallamakla yetindim.

"Damla, senin kriterlerini biliyorum hepsi bende var işte. Ne uzatıyorsun kızım Merve anlatmış sana olayları?" Deyince arkasına yaslandı.

"Ne kriteri be?" Diye ciyakladığımda mekandaki herkes bize baktı.

Ahmet tanınmış bir futbolcuydu. Sonuçta hem milli takımda hemde fenerbahçede oynuyordu. Fotoğraf çektirmek isteyenler masanın etrafına dolunca sıkıntıyla beklemeye koyuldum. Hayır neresini seviyorlar bu Ahmet'in be? Tamam saçları çok güzel, gözleri ayrı bir kahve, boyu uzun ve sahiplenici görünümü- Ama sahtekar!

İç sesim düşüncelerimle olan savaşı kazandığında etraftakiler gitmiş ve Ahmet yine bana odaklanmıştı.

"Biliyorum Damla. Sen ve şu meşhur kriterlerin işte." Dediğinde haklıydı.

"Evet öyle." Dedim sadece.

"Say bakalım."

"Esmer." Dediğimde güldü. Esmerdi.

"Futbolcu." Gülümsemesi sırıtışa dönüştü.

"Öküz" bu zaten onun göbek adı olduğu için iyice sırıttı.

"Uzun boylu" iyice ağzını yayarak güldüğünde kriterlerim bitmişti.

"Ne gülüyon gevşek gevşek?" Dediğimde daha da sırıttı. Hayır mal mıdır nedir ? Anlamadım ki.

"Hepsine uyuyorum." Dedi zaferle.

İşin içinden nasıl çıkacağımı bilemediğim için düşünmeye başladım.

Birkaç dakika sonra aklıma gelen fikirle parladım.

"Gol atan futbolcu olmalı, sen kalecisin." Diyerek ayağa kalktığımda şaşkınca kalakalmıştı. Hızla mekandan çıktığımda bu sefer zaferle sırıtan bendim.

- Zülal -

Bugün o kadar çok hastam vardı ki... Bir ara yorgunluktan öleceğim sandım. Son bir hastamın gelmesi lazımdı. Son randevuyu da halledip eve gitme hayaliyle otururken hasta içeriye girdi.

Kilometrelere RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin