Çiçekler ve Dikenleri

871 34 2
                                    

-Damla-

Düğünden sonra kızlarla Beyzalara geçmiştik. Herkes üzerini değiştikten sonra balkona toplandık.

"Eee Müleyke anlat bakalım, kim bu Kerem?" Dedim sırıtarak.

"Ya ben İzmir'e ziyarete gittim ya. Dönüşte uçakta yan yana oturuyorduk. Bana cam kenarını verdi, dedim Aman tan rım :D Sonra numaraları falan aldık buraya gelince buluşmak istedi bende düğüne çağırdım" diyerek kelimeleri sıraladığında kahkahalara boğulmuştuk.

"Asıl sen niye Ahmetlerde kaldın ve niye şimdi geldin? Dedi Müleyke. Bu sefer o sırıtıyordu.

"Beni rehin almıştı. Şimdi bıraktı" dedim ifadesizce. Evet, tam olarak buydu.

Kızların gözleri açıldığında hepsi bana şaşkın bir biçimde baktığından açıklama ihtiyacı hissettim.

"Bana hiçbir şey yapmadı. Sanki kendi evimmiş gibi yaşadım. Zaten artık onunla bir daha görüşeceğimi sanmıyorum. " dediğimde hala ifadesizdim.

Kısa bir süre sessizlik olduğunda Ceren bir şey hatırlamış gibi ayağa kalktı. "Furkan'ı aramadık!" Dedi ve telefonunda bir şeyler yaptı.

Hoparlörü açıp masaya koydu. "Bu saatte ayıp olmasın" dedim tedirgince. "Merak etme whatsappda cevrimiciydi" derken Ceren, telefon açıldı.

Ceren: Furkan nerelerdesin?

Furkan: İstanbuldayım hala siz?

Ceren: Ya bizim evle ilgili bir sıkıntımız çıktı yoksa seni yemeğe falan davet edecektik.

Furkan: Evi mi boşalttınız?

Ceren: Malesef.

Furkan: Eee benim burada iki tane evim var hemde sizin sitede ama 2 sokak arkada. Birini tutabilirsiniz.

Furkan konuşunca hepimiz gülümsedik ve gecenin bu saatinde arka sokağa ilerlemeye başladık. Furkanda bir yandan telefonda evi tarif ediyordu. Geldiğimizde hepimiz Furkan'a sarıldık. Yeni evimize geçtiğimizde hepimiz kendimizi yataklara attık. Beyza evinde yalnız kalmasın diye küçük Merve onunla kalmıştı.

Birden telefonumun mesaj sesiyle kafamı kaldırdım.

Kimden: Ahmet

"Sana gerçekleri anlatmam gerek"

Cevap vermeden telefonu kapattım. Ben kötü çocukların peşinden koşan bir kız değildim. Tüm uykum kaçmıştı ve hava çok sıcaktı. Biraz serinlemek için bahçeye indiğimde Ahmet kapının önündeydi.

"Defol git burayı nasıl buldun?" Dediğimde azıcık sırıttı.

"Hoşbuldum." Dediğinde gözlerimi devirdim.

"Beni kovan sendin. İnsanların duygularıyla oynayanda sendin." Dedim gözlerimi büyüterek.

"Bak o gün o kıza öyle yaptım çünkü o en yakın arkadaşımın sevgilisiydi ve dudağıma yapıştı. İlk başlarda bunun olmaması gerektiğini söyledim dinlemedi. Bende olmuş ama ben umursamıyormuşum gibi yaptım. Sonunda O da vazgeçti. " deyivermişti bir çırpıda.

"İyi aferin sana" diyerek arkamı döndüm. Tam içeri girecekken kolumu tuttuğunda istemsizce bağırdım.

Herkes aşağı indiğinde Furkan ile Ahmet kavga etmeye çoktan başlamışlardı.

-Beyza-

Sabahleyin kızlar bize kahvaltı yapmaya gelmişlerdi. Bahçede kahvaltı yapıyorduk ki birden kapıdan Selim girdi. Hemen koşarak ona sarıldığımda O da bana sıkıca sarıldı. Arkasındakinin kim olduğunu görmek için kafamı uzattığımda Şeyda olduğunu görmemle ağzımın açılması bir oldu. Selim yaz okulu için kardeşini getirmişti. Ulan bu kız biz evlenmeyelim diye her şeyi yaptı. Ben bu yılanı evimde nasıl tutacağım? Daha yaza bile 2 ay var!

Sinirimi belli etmeden kızları yolcu ettim ve Şeyda ile birlikte odasını göstermek için yukarı çıktım.

"Nasılsın Yenge?" Dediğinde şaşırdım.

"İyiyim Şeyda sen?" Dedim tepkisizce. Gülümseyerek odasına gitti.

Akşam, yemeğe çağırmak için Şeyda'nın odasına gittiğimde biriyle konuştuğunu duyup dinledim.

"Tabi kızım o daha benim kötü yüzümü görmedi. Kendisini yengem sanıyor ama bildiği hiçbir şey yok. Her şeyi açıkladığımda ölmek isteyecek"

Şaşkınlıkla odanın içine daldım ve bağırmaya başladım. Selim geldiğinde Şeyda birden kendini yere attı.

"Bana tokat attı" dediğinde Selim'e hayır anlamında kafa sallıyordum ama bana inanmıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Evimde gerçekten psikopat bir manyak salağı vardı.

-Elif-

Sabah kalktığımda bir şey fark ettim. Ulan bizim okulumuz var. Finallere çok az kaldığı için hemen okula doğru yola çıktım. Hayır şu son hafta çalışmak cidden berbat.

Okula geldiğimde bir dersime girdim ve sonra kütüphaneye geçtim. Tüm kaynakları topladım ve çalışmaya başladım.

Tam çalışırken birden telefon çaldı. Arayan Felaye'ydi.

"Efendim, Olcay bey acil yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. Bir hafta sonra gelecek bilginiz olsun." Dedi ve direk kapadı.

İlk önce Felaye'ye sövdüm. Sonra da Olcay öküzüne. Hayır bari mesaj at değil mi? Bu çocuk ofisinde çürüyecek. İş manyağı oldu çıktı valla diye düşünürken saatin baya ilerlediğini gördüm. Ceren'in yanına gitmek için aradım.

"Ceri nerdesin?" Dedim hızla.

"Liva kafedeyim ne old-" sözünü bitirmeden kapattım çünkü az kalsın metroya binemiyordum.

Oraya geldiğimde Ceren'in yalnız olmadığını fark ettim. Bu çocukla düğündede dans etmişti. Yanlarına gidip bölmek istemedim ve sahilde yürümeye başladım.

Olcay'ın nereye gittiğini bile bilmiyordum. Birden yanıma küçük bir çocuk geldi ve bana bir buket gül verdi.

"Az önce bir abi sana bunu vermemi istedi Abla" dedi ve gitti.

Olcay yurtdışında olduğuna göre bu çiçeği gönderen kimdi?

-Ceren-

Mustafa ile tekrar buluşmuştuk. İlk önce maçlardan falan konuşuyorduk ki konu birden aşka geldi. Ona Cenk ile olan olayları anlattığımda dedikleri karşısında şaşırıp kaldım;

"Sana şu an sarılmak istiyorum"

Sadece gülümsedim ve kahvemden bir yudum aldım. Nisan ayına gelmiştik ama hava hala buz gibiydi.

"Çok teşekkürler" diyebildim sadece.

Birden elimi tuttu ve gözlerimin içine baktı. Bunu yapacak cesareti bulamadım ve elimi çektim.

"Üzgünüm" diyerek oradan ayrıldım.

Arkamı dönüp ona baktığımda pişman bir şekilde kafasını ellerinin arasına aldı. "Ben gerçekten hazır değilim" diye bir mesaj attım.

Kimden: Mustafa

"Asıl ben özür dilerim. Sen dalından kolayca kopmayacak kadar dikenli bir çiçeksin. Ama o dikenleri beraber temizleyeceğimiz günlerde gelecek"

Mesajı gördüğümde gülümsedim ve kafamı bulutlara kaldırdım. Mutluydum ben. Cenk yokkende mutluydum.

Hepimiz mutluyuz, illaki bir şeyler güldürüyor bizi. Sadece yetinmeyi bilmiyoruz. Şükretmeyi, aza kanaat etmeyi. İnsanız işte.

UMARIM BEĞENİRSİNİZ :)

YAZIM HATAM VARSA KUSURA BAKMAYIN TELEFONDAN YAZIYORUM :*

Kilometrelere RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin