4 (PART1)

1.2K 49 0
                                    

Kapıya geldiğimizde küçük Merve yoktu ve kapı açıktı. Hepimiz şok olmuş bir şekilde sokağa atıldık ama Merve çoktan gitmişti. Beyza hemen Selim'i aradı.

"Alo Selim Merve ortalıkta yok hemen

gel arabayla arayalım" Selim'de bugün eski ev arkadaşlarının yanına gitmişti.

Selim geldiğinde arabaya atıldık neredeyse bütün semtin altını üstüne getirdik ama küçük Merve'den tek bir iz bile yoktu. Artık pes ettik ve karakola gittik. Ne mi oldu? Polisler ifademizi aldılar ve bizleri eve gönderdiler.

Ertesi sabah herkes buruk bir şekilde kalktı yatağından. Küçük Merve'den hala bir haber çıkmamıştı. Emir'i arıyorduk O da açmıyordu. Mecburen herkes günlük rutin işlerie devam etmek zorunda kaldı.

Benim bugün dersim olmadığından bende Elifle birlikte Olcay'ın iş yerine gittim. Olcay ile Elif beraber yemek yiyorlar bende asistanının yanında oturuyordum. Asistan kız oldukça tuhaf davranıyordu. Sanki Elif ile Olcay'ın olduğu tarafa bakmamaya çalışıyordu. Gözlerini yukarı kaldırıyor. Eliyle suratını siliyor, ve sürekli kalemle kağıda vuruyordu. İlk başta sinirden olduğunu düşündüm fakat cüzdanını bir şey almak için aceleyle açınca yere fotoğraflar döküldü. Kız tek tek toplarken bir fotoğraf gözüme çarptı fotoğraftaki Olcay'dı...

Elif şirketten Olcay ile birlikte çıkacağı için ben erkenden yola koyuldum. Dersim olmadığından gezecek vaktim çoktu ama hala aklım küçük Merve'deydi. Elif'te bu yüzden Olcayların şirketinde kalmıştı Olcay'ın tanıdığı bir polisle görüşeceklerdi.

Eve doğru giderken buldum kendimi fakat şu an bu yapmak istediğim son şeydi. Kendimi dersim olmadığı halde okulda buldum birden. Kendimi kütüphanede ki köşeme attım. Geçen haftadan yarım kalan kitaplarımı tamamlamak için çantamdan listemi çıkardım. Liste defterimin arasındaydı fakat defterden liste hariç bir kağıt daha düştü. Kağıdı açtığımda üzerindeki yazıyı okumamla ağzımın kocaman açılması bir oldu. Kağıtta hepimizin resimleri vardı ve hepimizin üzerinde numaralar vardı. Kağıdı yazan kişi bizi sıralandırmıştı ve Merve 1.sıradaydı. 2 numaralı kişi ise Elif'ti.

Eve geçtiğimde kızlara kağıdı gösterdim ve şirkette olan olayı Elif'e anlattım.

Elif: Kim bu çocukça şakayı yapan gerizekalı? Hayır o Felaye'ye de göstereceğim gününü ama zamanı var onun.

Hepimiz şaşkındık ve korkmuştuk. Zülal ve Elif karakola kağıdı götürmek için çıktılar. Zülal bir yandan Elif'i sakinleştiriyordu.

Beyza ise olayı duyunca karşı evden buraya gelmişti. Kağıtta Beyza'nın resmi yoktu. Hepimizi şaşkına çevirende buydu. Acaba bunu yapan Beyza'nın yakınlarından biri miydi? "Ama kim yapacak ki Beyza'nın yakınlarından hepsi tanıdık" dedim umutsuzca.

Hepimiz huzursuz ve ne yapacağımızı bilmediğimiz bir gece daha yastığa başımızı koyduk.

2 GÜN SONRA

Sabah kahvaltı yaparken herkes suskundu ve birden kapı çaldı. Bu sefer hepimiz kapıya doğru koştuk. Kapıyı açtığımızda Merve yorgunluktan kendini yere atmıştı ve üstü başı çok dağınıktı. Hemen Merve 'yi içeriye aldık ve sıcak bir duşa girdi.

Hepimiz salonda Merve'nin gelmesini bekliyorduk. Belliki onu biri kaçırmıştı. O kağıdı hazırlayanın kim olduğunu öğrenmek için sabırsızlanıyorduk. Fakat Merve geldiğinde "Emir beni aldatıyor o gece o fotoğrafı gördüm ve biraz uzaklaşmak istedim" diyerek yatağa gitti. Bu açıklama bizi tatmin etmemişti. Merve böyle bir şey yapacak olsa bize haber verirdi. Belliki o gece kafa dağıtmak için dışarı çıktı ama sonrasında ne olduğunu hiçbirimiz bilmiyorduk. Merve'de yara izleri ve sıyrıklar vardı. Bunu da "düştüm" diyerek geçiştirmişti.

Akşam yemeği için toplandığımızda herkes buradaydı. Ömer, Cenk, Selim ve Beyza'da gelmişlerdi. Olcay gelememişti. Elif'in dediğine göre önemli bir proje için sabaha kadar şirkette çalışacakmış.

Müleyke: Hayatımızdan çıkan Özgür ve Emir şerefsizleri için üzülmeye bile değmez. Hepimiz gülmeyi hak ediyoruz.

Özelliklede küçük Merve'yi göstererek bunu söylemişti. Merve buruk bir şekilde gülümsedi. Hala bir şeylerden korktuğu çok belliydi.

Diğer Merve ise Mert ile kalmak için hastaneye gitmişti. Mert sonunda iyileşmişti ve ertesi gün taburcu olacaktı.

Herkes yemeğini yerken birden Ceren söze atıldı;

"Şu son günlerde hepimiz çok zedelendik. Ne zamandır planlıyorduk ve artık gerçekleştirmenin zamanı olduğunu düşündük. Hem bu kötü haftada neşelenmiş oluruz." Cenk'in elini tutup heyecanla devam etti;

"Bu cumartesi Cenk ve ben nişanlanıyoruz"

Hepimiz çok sevinmiştik ve birden ortamı kahkahalar, alkışlar ve ne giyeceğim telaşı sarmıştı. Kızlarla sözleşmiştik ve yarın okulu ekerek alışveriş yapacaktık.

Hepimizi o zorlu günlerden sonra tatlı bir telaş sarmıştı. Ceren anlamsızca gülüyordu ve mutluydu. Elif ise Olcay ile aşklarına o kadar inanıyordu ki o Felaye'yi umursamıyordu bile. Müleyke ise tamamen kendine yoğunlaşmış ve aşk işlerine biraz ara vermişti. Beyza ile Selim'in evlilikleri ise beklendiğinden daha da güzel gidiyordu. Gördüğüm en harika çift onlardı. Zülal ile Ömer ise bir yandan iş güç bir yandan evlilik hazırlığı ile uğraşıyorlardı. Zülal'i ayrı bir evlilik telaşı sarmıştı bile. Merve ise Mert taburcu olduğu için çok mutluydu ve Mert annesine rest çektiği için kadın bir şey diyemiyordu.Küçük Merve'de yavaş yavaş toplarlıyordu, hala korktuğu bir şeyler vardı. Benim ise iyiki yanımda dostlarım vardı.

******************************************************

Nişan günü geldiğinde herkeste tatlı bir telaş vardı. Ceren hemen hazırlanmıştı. Beyza ve Elif konuklarla ilgileniyorlar, Müleyke fotoğraf çekiyor, Merve ve Mert bir masada oturuyorlardı. Mert taburcu olmuştu ama ayakta çok durması riskliydi. Bense saçlarıma zar zor şekil vererek aşağıya inmiştim.

Ceren ile Cenk geldiğinde tüm çiftler dans etmeye başlamışlardı. Gözüm uzaktaki Sefa'ya çarptı. Bizim masamıza doğru geliyordu. Geldiğinde küçük Merve'yi elinden tutarak dansa kaldırdı.Çok yakın gözüküyorlardı. Açıkçası kızmaya hakkım yoktu. Sefa ile aramda bir şey geçmemişti ama Sefa'ya kızmıştım. "Her davette farklı kız" diye düşündüm içimden ve tuvalete gitmek için ayağa kalktım. Arkamı dönmemle bir adama çarpmam bir oldu. Tam düşecekken belimi kollarıyla kavradı ve düşmemi engelledi.

"Çok teşekkür ederim pardon" diye bir şeyler geveledim.

"Merhaba ben Ahmet" diyerek elini bana uzattı.

Tam ellerini sıkarken pistten gelen bağırışmaları duyup başımı o tarafa çevirdim. Gördüğüm manzara yere yığılmama yetmişti bile...

"HAYATTA HER ŞEYİN BİR SIRASI VARDIR. İNTİKAMINDA..."

Kilometrelere RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin