medyaya da Jimin'i bırakıyorum
•
"Jimin kelebeklerden korkar çünk-"
Jimin bir anda Taehyung'un ağzını kapattığında gülerek kaşlarımı kaldırdım.
"Cidden kelebeklerden korkuyor musun?"
"Hayır tabi ki-"
"Küçükken donuna kelebek girdi bunun," diyen Jungkook, Jimin'den yumruk yememek için yanıma gelerek arkama geçti. "O günden beri eşek gibi korkuyor."
Bir anda kahkaha atmaya başladığımda Jimin suratına sahte bir gülümseme yerleştirdi. "Jungkook, yavaştan yavaştan kaç bence sen."
Jungkook gür bir kahkaha attıktan sonra işaret parmağıyla orta parmağını birleştirerek baştan savma bir selam verdi. Ardından koşarak kafeden çıktı.
"Ben söyleyemedim ama Jungkook söyledi," diyen Taehyung, kaşlarını çatarak ofladı. "Keşke ben söyleseydim." Ardından durdu. "Aman be, siz de ikiniz bakışıp duruyorsunuz. Ben gidiyorum."
Taehyung ceketini alarak çıkıp gittiğinde kaşlarımı çattım. Sanırım biraz dengesizdi, tıpkı grubun diğer üyeleri gibi.
Dün kafede biraz oturduktan sonra bugün tekrar buluşma kararı almıştık ve ben, hayatımda tanışabileceğim en gerizekâlı ve en garip insanlarla tanışmıştım. Bizimkilerle dalga geçerdim ancak bunlar farklı bir evrenden gibiydiler.
Jimin'le ikimiz kaldığımızda gülerek saçlarını geriye iteledi. Bu hareketi çok sık tekrarlıyordu, alışkanlık olmuş olmalıydı.
"Kelebek-"
"Evet, kelebekten korkuyorum."
"Omzunda kelebek var diyecektim."
Bir anda küfrederek ayağa kalktığında ve üzerindeki ceketi çıkarttığında gür bir kahkaha atarak sandalyeye yaslandım.
"Jimin-"
"Gitti mi? Gitti mi? Jennie! Komik değil, o şey gitti mi?"
"Gitti," diyerek elimle suratımı kapattım. "Ama sen... Of..."
Kaşlarını çatarak suratını astı ve sandalyeye tekrar oturarak bana ters ters bakmaya başladı.
"Çocuk gibisin, farkında mısın?"
Omuz silkti. "Belki."
Gülüşüm durduğunda derin bir nefes aldım. "Dışarıdan hiç böyle birisi gibi durmuyorsun." Düzelttim. "Hiç biriniz böyle durmuyorsunuz."
"Ön yargılar, diyelim."
"Güzel bir arkadaş grubunuz var."
"Sizin de öyle." Ağzımı açtığım sırada kaşlarını çattı. "Şimdi biriniz çıksa, dese ki 'Yeter bu kadar, artık eski halimize dönelim,' hepiniz çıkar ve barışırsınız. Şu anki sert tavırlarınızın sebebi hiçbirinizin bunu gururuna yediremiyor olması, Jennie. Aranızdan birisinin başına bir şey gelse herkesten önce koşarsınız ancak lafta birbirinizden nefret ediyorsunuz."
Tamam, belki biraz haklı olabilirdi ama asla ve asla adım atmazdım. Grubun dağılmasının ana sebebi gibi görünüyor olsam da, suçlu değildim. Hiçbir zaman da olmamıştım.
"Suçlu olan kişinin sen olmadığını düşünüyorsun, değil mi?" diyerek başını iki yana salladı. "Jennie, hepiniz suçlusunuz. Sadece sen veya Kai değil, hepiniz suçlusunuz."
"Jimin, bunları konuşmak istemiyorum."
"Tamam, tamam," diyerek ellerini havaya kaldırdı. "Öyle olsun."
"Kalksak mı artık?"
"Olur," dedikten sonra garsonu çağırmış, yiyip içtiklerinin parasını ödemeden giden arkadaşlarının parasını da benim yiyip içtiklerimin paramı da o ödemişti.
"Bir sonrakine hesabı ben öderim ama?"
Ayağa kalkarak sırıttı. "Önüme gelen her şeyi yerim ama?"
Güldüğüm sırada kafeden çıkmış, Jimin'in arabasına ilerlemeye başlamıştık. Beni eve bırakacaktı, yani, şu anda ben böyle bir karar almıştım.
"Beni eve bırakacaksın, değil mi?"
"Bırakırım," dediğinde güldüm. Biraz emrivaki olmuştu ama kim uğraşacaktı şimdi taksiyle?
•
