•
"Selam."
Bir anda yanımıza gelen kızla kaşlarım çatıldığında kız boş bir sandalye çekerek oturdu.
"Sen kimsin?"
Sehun'un kaşlarını çatarak sorduğu soruya kız omuz silkmişti.
"Ben Lalisa. Belki biliyorsunuzdur, Byun Aptal Baekhyun benim kuzenim oluyor."
Devamlı bahsettiği kuzeni bu kızdı demek ki.
Kaşlarım çatıldı. "Yani?"
"Sen Jennie değil misin?"
"Evet."
"Seninle tanışmak istiyordum bir süredir," diyerek sırıttı. "Kai'nin kime aşık olduğunu hep merak ediyordum, tanışmak bugüneymiş." Ona boş boş baktığımızı fark edince kaşlarını çattı. "Bana şöyle boş bakmanızın sebebi umarım Baekhyun'un kuzeni olduğum için değildir."
"Bu özgüvenin kaynağını düşünüyorum sadece," diyen Sehun'la Lalisa'nın suratında kendini beğenmiş bir gülümseme olmuştu.
"Bakınca belli olmuyor mu?"
Güldüğümde Sehun dönüp bana ters ters bakmıştı ancak omuz silkmiştim. Lalisa Sehun'a dönerek kaşlarını çattı. "Sen bir gitsene."
"Ne?"
"Jennie'yle muhabbet etmek istiyorum," diyerek kâküllerini düzeltti. "Hadi. Gitsene. Ne bakıyorsun? Gitsene."
Sehun kaşlarını çatarak masadan kalktığında tekrar güldüm. Suratında o kadar komik bir ifade vardı ki, gülünmeyecek gibi değildi.
"Ne konuşmak istiyordun?"
"Şu kavga olayını," diyerek kollarını masaya yasladı. "Kai'nin seni aldattığına emin misin?"
"Lalisa-"
"Onu korumak için söylemiyorum, Jennie," diyerek gözlerini etrafta gezdirdi. "Ya da sana, hadi barışın olayı falan yapmayacağım. Sadece gerçekten emin misin, onu soruyorum."
"Ben onu o kızla gördüm," diyerek derin bir nefes aldım. Onları öpüşürlerken gördüğüm sahneyi düşündükçe sinirlerim bozuluyordu. "Belki kız öpmüştür diye bekledim, kızı itmedi. Daha sonra hiçbir şey söylemedim. Bir-iki gün bekledim, Lalisa. Bekledim. Gelip bana söylemesini, yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu söylemesini bekledim çünkü inanacaktım. Hiçbir şey söylemedi. Ben de bitirdim."
Herhangi bir şey söylemedi. Sehun'un bıraktığı sudan bir yudum alarak gözlerini etrafta gezdirdi.
"Geldiler."
"Sen yeni nakilsin, değil mi?" dediğimde başıyla onayladı.
"Bugün geldim işte," dedikten sonra cebinden telefonunu çıkartmış ve telefonuyla uğraşmaya başlamıştı. Bizi gören Baekhyun ise yanımıza yürümeye başlamıştı. Onu gören Jongin ve Chanyeol'da yanımıza gelmişti.
"Geldiğini söylemedin," diyen Baekhyun bana kısa bir bakış atarak Sehun'un kalktığı sandalyeye oturdu. Jongin suratında düz bir ifadeyle sandalye çekmiş ve yanıma oturmuştu. Diğer tarafımda ise Chanyeol vardı.
"Ne gerek vardı?" diyerek omuzlarını kaldırdı, Lalisa. "Bakıcılık mı yapacaktın?"
"Lisa-ya!"
"Of," diyen Lalisa gözlerini devirerek Jongin'e döndü. "Sen Jennie'yi kaçırmıştın, değil mi?" diyerek suratını buruşturdu. "Salak. Nereden bulacaksın böylesini bir daha?"
"Lisa," dediğimde yanımda oturan Jongin omuz silkerek arkasına yaslanmıştı.
"Kim bilir, belki de o kaybetmiştir."
Ben zaten kaybetmiştim. Ben bunu reddetmiyordum ki. Onu kaybetmekten daha çok acıtan, ona olan güvenimi kaybetmiş olmamdı ancak bunu anlamıyordu.
"Biliyor musun," diyerek alayla güldüm. "Ben kaybetmem." Kaşları çatıldığında saçlarımı omuzlarımdan geriye iteledim. "Kaybeden tek kişi sensin, Kai."
Yalandı.
Çünkü bu hikâyede kaybeden bendim. Sadece bunu insanlara göstermemeye çalışıyordum.
"Beni nasıl sevdiğini hatırlamıyorsun galiba," diyerek suratını suratıma yaklaştırdığında karşılık olarak ben de suratımı onun suratına yaklaştırmıştım.
"Kim Kai," diye fısıldadım. "Ben her şeyi hatırlıyorum. Uzattığın eli tutmadığımda suratında oluşan ifadeyi mesela."
Gözlerindeki ifade kırılır gibi olduğunda geriye çekilerek ayağa kalktım ve iki parmağımı birleştirerek Lalisa'ya baştan savma bir selam verdim.
Kim Aptal Jongin, sinirlerimle oynuyordu.
•