🍴Tanışma❤3❤Yemeği🍴

33.5K 1.1K 234
                                    

Kapıyı öyle el eleyken çaldılar ve koşma seslerinden sonra kapı hızlıca açıldı. Kapıda Ceren ve Cemre ikizleri duruyordu. Önce gelen çiftin yüzüne baktılar ama burada oyalanmaktansa, ikilinin birbirine kenetli olan ellerine odaklandılar ve başları şaşkınlıkla kalkıp birbirini buldu.

İkizler birbirine bakarken aynı anda çığlık atmaya başladılar ve daha Mehmet onları durduramadan ikizler içeri koşup "Anne! Baba! İrem ablayla abim sevgili olmuş! Abim ilk defa eve kız arkadaşını getiriyor! Kesin evlenecekler!" diye bağırmaya başlamıştı bile...

Mehmet derin bir nefes alıp sakin kalmaya çalıştı ama bu gerçekten çok zordu. "Hep bunu yapıyorlar. Görüyorlar, yorumluyor ve bu yorum hayatlarındaki tek gerçekmiş gibi davranıyorlar."

İrem de şaşkındı ama olayın komik tarafını görmüştü. Kıkırdadı, "Sakinleş bakalım. Haklı olarak bizi sevgili sandılar." Birbirine kenetli olan ellerini kaldırdı. "Şu elleri görüyor musun? Resmen el eleyiz ve anladığım kadarıyla sen ailenin karşısına böyle samimi şekilde bir kızla çıkmamışsın. Kızların öyle yorumlamaları gayet mantıklı." Boştaki eliyle onun omzuna vurdu, "Takılma sakın, içeri girince yanlışı düzeltir anlatırız gerçeği."

Onun sakinleştirici konuşması Mehmet'te işe yaradı ve genç adam normalde olmayacağı kadar hızlı şekilde sakinleşti. "Tamam. Hadi o zaman." dedi ve kadını içeri yönlendirdi. 

İçeri girince evdeki bağırış çağırış, koşuşturma duyuldu. Salona yönlendirdi genç adam yanındaki kadını. Tam koltuklara oturmuşlardı ki, içeri Mahmut Beyle Ayten Hanım girdi. Ayten Hanımın gözleri yaşlı, kolları iki yana açıktı ve genç kadına doğru ilerliyordu. "Hoş geldin kızım... Sefalar getirdin. Öyle güzel bir haber ki bu... Allah'tan başka bir şey istemem artık ben. Sonunda oğlum kendine uygun, ailemize uygun, böyle tatlı mı tatlı, güzel mi güzel, iyi yürekli bir kız buldu ya, çok şükür!" 

Tabii bu coşkulu karşılamayla iki genç de sus pus oldu. İrem daha ilk saldırıyı karşılayamadan, Mahmut Bey de sarıldı kadına. "Ah benim güzel kızım. Biliyordum, yemin olsun biliyordum. İkinizin arasındaki elektrikten, ne elektriği bildiğin elektrik santrali, anlamıştım. Dedim hatta Ayten Teyzene, bu kız bizim gelinimiz olacak dedim. Allah'ıma çok şükür." öptü iki yanağından. İrem tam reddedecekti ki, Mahmut Amcasının da gözlerinin yaşardığını, yanaklarının kızardığını gördü. Reddedemedi onları. Bu iki güzel yürekli insanı hayal kırıklığına uğratamadı. Bir de bunun üstüne odaya Gizem girdi, yüzünden büyük bir sırıtmayla ve çekip sıkıca sarıldı İrem'e. "Bundan sonra ablanım ben senin. Ne zaman 'abla' dersen, dibinde olacağım. Ablalık yapma işini abartabiliyorum ama bu senin için sorun olsa bile bana söylememeye çalış. Cemre ve Ceren'de tam yaşayamıyorum bu duyguyu, ikisi de ergen malum. Eh bu Koca Mehmet de zaten babam kadar olgun, bana ihtiyacı yok. Ama sen ne zaman istersen yanındayım canım. Sen benim kardeşimi seçtin ya, artık bu evdeki herkes senin ailen. Biz, senin aileniz." dedi.

Ve İrem... nefessiz kaldı. Gizem 'aile' demişti. Biz senin aileniz... İrem bilmiyordu ki bunun ne demek olduğunu, yüreği bunun özlemiyle sızım sızım sızlasa da, bilmiyordu işte genç kadın. Bu sıcak kanlılıktı. Samimiyetti ama aile olmak bambaşka bir şeydi. İrem'in hiçbir zaman, sıkıntısı olduğunda 'abla yetiş!' diyebileceği birisi olmamıştı ki... Onu gözyaşlarıyla karşılayan, kabul eden, kıymet veren birileri olmamıştı.

Bu kadar değer verilince, insan kendisini değerli hissediyordu açıkçası. Değerli bir mücevher gibi... Ama o aşağılanırdı hep, aile diyebileceği kimsesi yokken bile, o gözle görmeye çalıştıkları hep ezer, görmezden gelir ya da aşağılardı. 

Bu sefer İrem'in gözleri doldu. Boğazı düğümlenir, dudakları titrerken karşısındaki üçlüye bakıp kısık sesle teşekkür etti. Mehmet yanında dikiliyor, kadını izliyordu sadece. Gözünden yaşlar akarken "Teşekkür ederim... her şey için... Bu sözlerin paha biçilemez benim için." Ve herkese tek tek sarıldı. Mahmut Amcasının tatlı yanaklarına yumuşak iki tane öpücük kondurmuştu. Babaydı bu adam. İstese İrem'e bile çok rahat babalık yapabilirdi. Ne güzel bir yürekti bu... Ne kadar babacan, ne kadar kocamandı...

TEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin