(ÜTOPİK BİR HİKAYEDİR. MANTIĞA OTURTMAYA ÇALIŞMAYIN. BIRAKIN AYAKTA KALSIN.)
(😅 😆AHAHAHA😆 😅)
(AY İĞRENÇ Bİ ESPRİYDİ YA 😅 ÖZÜRLERİMİ SUNARAK İYİ OKUMALAR DİLİYORUM😉😏)
Mesude, karşısında el ele tutuşan çifti izledi bir süre, yüzünde ifadesizdi ama içinde duygularının oluşturduğu bir tsunami ortalığı kasıp kavuruyordu.
Ona bu duyguları yaşatan çift, daha yeni evliydi. Yalnızca bir yıl olmuştu ve çiçeği burnunda gelin, hala kocasına göz süzüyor, eli sanki yapıştırıcıyla birbirine bağlanmış gibi kocasının elini bırakmıyordu. Gerçi eşi de onunla aynı durumdaydı ya... neyse!
Mesude aslında bu çifti çok seviyordu, kocasının kardeşi Arif ve eşi Billur, onun en yakın dostlarıydı. Ama sorun şuydu ki, Mesude onların bu mutlu aile tablosunu gördükçe kendi evliliğindeki eksiklikler gözüne daha çok batıyordu...
Mesela... kocası onun elini en son ne zaman tutmuştu? Hatırlamıyordu. On yıllık evliydiler. Tam on yıl! İnsan koskoca on yılını geçirdiği adamın elini korkusuzca tutamaz mıydı? Mesude tutamıyordu... Çayını içerken yanında oturup kardeşiyle muhabbet etmekte olan kocasına çevirdi gözlerini. Seyit siyasetle ilgili sert söylemlerini sıralıyor, kardeşinden onay aldıkça üslubu daha da çirkinleşiyor, daha çok hırslanıyordu.
Küfür etmeler başlardı birazdan...
Mesude hiç başlamadan bitirmek amacıyla, "Seyit, küfür etmek yok. Lütfen. Asu kötü etkileniyor, biliyorsun." dedi yumuşak bir sesle. Amacı, olay çıkarmadan sakinleştirmekti ve bu ses tonu yer yer işe yarardı.
Ama bugün, o günlerden biri değildi.
Seyit, sözünün kesilmesinden rahatsız olarak döndü karısına, "Senden izin mi alacağım konuşmak için? Karışma bana kadın, edebinle otur oturacaksan, yoksa def ol git çocuğun yanına!"
Yutkunamadı genç kadın... Kocasının, başkalarının yanında onunla böyle konuşması canını çok acıtmıştı. Seyit hep aşağılayarak konuşurdu ama Mesude yalnız olduklarında buna tolerans gösterse de, yanlarında biri varken çok feci kırılıyordu.
Gözleri utançla önce karşısındaki çifte kaydı ama onların rahatsız olmuş, Mesude'ye acıyan ifadelerine iki saniyeden fazla bakamadı, hemen eğdi başını. "Ben yeni çay demleyeyim." dedi sesini düz tutmaya çalışarak. Kalktı ve eltisi de onunla birlikte kalktı. Billur çok tatlı bir kadındı, Mesude'ye de hep çok sıcak ve kardeş gibi davranmış, her zaman onun tarafını tutmuştu.
Birlikte mutfağa girdiklerinde, bir süre sessiz kaldılar ama Billur daha fazla dayanamadı, "Seyit abime sinir oluyorum!" dedi kısık sesli bir isyanla. Mesude sadece tebessüm edebildi, "Sen nasıl dayanıyorsun bu hareketlere?! Neden sana saygı duymasını istemiyorsun?"
Daha çok kırıldı Mesude, hiç çabalamadığını sanıyorlardı, değil mi? Aslında o, hayatını bu adamı severek iyileştirmeye adamıştı ama görüyordu ki, boşa çabalamıştı. Seyit böyle bir adamdı, kabaydı, sevgiden anlamıyor, kime değer vermesi gerektiğini göremiyordu...
Mesude yine cevap vermeyince Billur sinirle onun yanına geldi, "Boşanırsan, sana şahitlik edeceğim, büyük nafaka almanı sağlarız, özgür olursun Mesude yenge..."
Boşanmak...
Mesude çaydanlığı bıraktı tezgaha ve Billur'a döndü, "Boşansam nereye gideceğim? Dokuz yaşında bir kızım var Billur... Onun psikolojisi ne olur biz boşanırsak? Ya... ya şey olursa..." devamını getiremedi genç kadın ama eltisi ona beklentiyle bakıyordu. "Ya Seyit de, o boşanınca katil olan, sapık olan eski kocalardan olursa..?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK
RomanceTek Bölümlük Hikayeler. 'İÇİNDEKİLER' bölümünden hikayelerin tanıtımlarına bakabilirsiniz. İyi okumalar. Hoşgeldiniz❤❤