KOMŞU KIZI

75.5K 1.8K 962
                                    

Evet, hikayenin ismi 'Komşu Kızı' 😒😒 Bugün yine çok orijinalim. 😅 😆 😅 😆

Hikaye küfür içeriyor Tatlımcımlar. Haberiniz olsun 😉

😉Hafiften (+18)😉

Okey oynayan dörtlü, sabırsız tavırlar içerisindeydi.

"Ulan oyna oyna! Ne yapıyorsun o taşla, aşk mı yaşıyorsun şerefsiz?!" dedi Sinan,

"Lan it bi sus! Oynayacağız işte!" diyen de Mücahit'ti

Telefonunu kontrol eden Yahya ofladı, "Bir daha çağırmayın lan beni! İnternetten okey oynayacağım bundan sonra."

Mücahit taşı attı, "Lan zaten zırt pırt reklamları çıkıyor şu 101 Okey'in. İyiki bi' beyaz eşya veriyorlar amına koyim!"

Mehmet taşlarına bakarken, "Bir de küçümsüyor paşam! Sanki beyaz eşya dükkanın var Müco. Evine elektrikli süpürge alınca annen tüm komşuları çağırmadı mı göstermek için?" Güldü burnundan, Mücahit hariç diğerleri de gülmüş, Mücahit ise arkadaşının kafasına sert bi darbe indirmişti, "Sus lan piç! Gören de seni Richie Rich sanacak! Eve en son ne aldın lan?"

Mehmet artist bi bakış attı, "Ben senin gibi her aldığımı reklam yapmam, gizli yaparım yapacağımı."

"Dedi, babalar gününde babasına aldığı hediyeyi Cuma namazı çıkışı veren adam."

Büyük bi kahkaha koptu. Gençler, doğup büyüdükleri bu mahallede çocukken ilk sokağa çıktıkları gün birbirleriyle tanışmış ve o günden beri hiç ayrılmamış, hep sıkı dost, kardeş olmuşlardı. Sürtüşmeler, tartışmalar ve hatta ağız burun kavgaları olmuşsa da, ertesinde hemen barışmış, küslüğü dostluklarına hiç bulaştırmamışlardı. 

Kahvenin dışındaki tentenin altında olan masada oturuyorlardı, hava yaz akşamına göre serin ve rüzgarlıydı ama tüm gün sıcaktan bunalan gençler bu serin esintiden hiç etkilenmiyordu. Biraz daha oynadılar ve sonunda Mehmet okeyi attı ve "Bittim beyler, haydi geçmiş olsun!" dedi ve sağ ve solundakilerin ıstakalarını bir darbeyle devirdi.

Mücahit taşları dizmeye başlamışken, Mehmet onun kolunu dürttü, sözleri fısıltı şeklindeydi: "Seninki çıktı lan."

Mücahit elindeki taşları düşürdü, başı hemen tam karşıdaki apartmana döndü. Çiçekli elbisesi, at kuyruğundan sallanan saçları ve tatlı mı tatlı yüzüyle kapıdan çıkan kadına baktı, kadınına, sevdasına, gözünün, gönlünün çiçeğine...

Bedia... 

Gençlik, çocukluk aşkı değildi sadece... o hayatının aşkı, her gözünü kapattığı ve açtığında ait olmak, sahip olmak istediği kadındı.

Yan apartmanda oturuyorlardı yıllardır. Mücahit on beş yaşındayken taşınmışlardı ve on yıldır... komşu kızıydı. Komşu kızına yan gözle bakılmazdı, komşu kızı demek, kardeş demekti ama Mücahit bunu unutmuştu Bedia'yı görünce. Çünkü Bedia güzeldi, Bedia tatlıydı, Bedia mahsun ve masumdu.

Mücahit kendini bildi bileli, kaybetmişti kendini onda. Bu aşk olanaksızdı, Bedia da zaten Mücahit'i 'abi'si gibi görüyordu ama unutamıyordu Mücahit... denemişti, gerçekten denemişti ama olmamıştı. Olmayacaktı da. 

Bu aşk, öldürecekti Mücahit'i ve onunla birlikte gömülecekti mezara. Sadece şu masada oturduğu üç adam biliyordu bu aşkı. Bu kadını nasıl sevdiğini sadece onlar biliyordu. Kimseye söylemezdi aslında ama içindeki acıyı, ağlayışlarını, çaresizliğini görmüştü kardeşleri. Mücahit onlardan saklayamamıştı. Ama konuşmazlardı Bedia hakkında. Sadece 'seninki' derdi dostları Bedia için. Tüm mahalle için Bedia ve Mücahit kardeş olsa da, dostları bilirdi ki, Bedia yengeleriydi.

TEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin