Yanımdaki yürüyen Esma tam okul kapısından bahçeye çıkacakken dondu ve baktığı yerden gözlerini ayırmadan bana, "Bence bahçeye çıkmasak iyi olur." dedi.
Tam komik bir şey anlatırken bir anda böyle davranmasına şaşırıp baktım ona, "Ne? Neden be?"
Esma bakışlarını bana çevirdi -sonunda- "Canım kütüphaneye gitmek istedi... Hani sana söylemiştim ya, bi' kitap alacaktım hani..."
Esma'ya göz devirdim. "Az evvel de temiz hava almak istediğini söylemiştin. Yeme beni şimdi," bakışlarımı bahçeye çevirip az evvel neye öyle baktığını bulmaya çalıştım, "Ne gördün sen?"
"Bir şey gördüğümden değil Ebru..." deyip kolumdan çekiştirdi beni, anlaşılan görmemi istemiyordu, "Hadi gidelim."
Ama ben görmüştüm. Bahçedeki sıralı ve yılları devirmiş çam ağaçlarının altındaki vahşeti görmemek imkansızdı zaten! Bedenim buz kesip yüzüm öfkeden kızarırken gözlerimi kapattım. Bunu görmekten nefret ediyordum! Bu çocuklardan bıkmıştım artık!
İleri atılınca Esma kolumdan çekti beni, "Ebru gözünü seveyim gitme!"
"Bırak şu kolumu!" dedim dişlerimi sıkarken zar zor duyulan bir sesle.
"Ebru bak başımız belaya girecek, bu adamlar bela... N'olursun."
Bakışlarımı ona çevirip susmasını sağladım, "Çok istiyorsan gelme! Ama ben, bu salaklara pabuç bırakmayacağım!"
Esma da kızmıştı, "Salak olan sensin Ebru! Seni bırakır mıyım ben o kurtlara? Yanacaksak beraber yanalım!"
Dudağım alayla kıvrıldı, onun da benim kadar inatçı olduğunu biliyordum ama benim kadar cesur değildi. Ailesi onu her zaman pısırık yetiştirmeye yemin etmiş gibiydi. Ama en azından şu lise hayatımınızda -üç buçuk yılda- onu az da olsa kabuğundan çıkarabilmiştim. "Güzel," dedim alaycı bir sesle, "Madem yanacaksın, o zaman bekleme yapma! Çünkü şu an acayip sinirliyim ve bu sinirle seni değil de, şu geri zekalılar çetesini yakmak istiyorum."
Esma derin bir nefes alıp başını salladı, "Tamam, haklısın, hak ediyorlar ama bu şekilde karşılarına çıkarsan, geçen dönem olduğu gibi, canını yakacaklar Ebru..."
Esma ile ben şu an lise dördüncü sınıftaydık ve ikinci döneme yeni başlamıştık. Havalar hala buz gibiydi ama geçen dönem başıma gelenleri hatırlamak beni daha çok üşütmüştü. Bu geri zekalılar çetesine diklendiğim için başları olan Mithat geri zekalısı -repertuarımda salak ve geri zekalıdan başka bi' hakaret bulunmaz da- benim tüm arkadaşlarımın gözünü korkutup çevremdeki herkesle bağımı kesmiş, hatta ilk zamanlar çok korktuğu için Esma bile benimle konuşmaz olmuştu. Ama neyse ki sonunda doğru yolu bulmuştu benim en iyi arkadaşım.
Yine de insanın çevresindeki herkes onu gördüğünde kaçıp saklanınca; bir şey sorulduğunda yok sayılınca ve kendini bir şey sanan salak kızlar tarafından aşağılanıp sürekli gülününce hayatı pek de katlanılır olmuyor. Gidip müdüre şikayet edebileceğim bir durum da yoktu ki ortamda, ne diyecektim müdüre? 'Müdür Bey bunlar benimle konuşmuyor!' mu diyecektim?
Yok. Kalsın, ben almayayım.
Neyse işte, öyle bir dönemi atlattıktan sonra dönem başlayalı iki hafta olmasına rağmen, insanların normale döndüklerini söyleyebilirdim. Demek ki çetenin verdiği kararlar sadece bir dönem geçerlilik içeriyordu. İlginç bir durumdu ama işime gelmişti. Yine de son dönemimde, beni geçen dönem bok yerine bile koymayan insanlarla sıcak bir ilişki kuramıyordum. Yani Esma ile devamdı. Sonuna kadar!
Neyse ne diyordum ben?
Ah, evet. Bahçedeki çam ağaçlarının altında yaşanan vahşet!
Bu geri zekalılar çetesi ile aynı sınıfta olduğumu utanç ve tiksinti ile söylemek istiyorum. Evet, teneffüsler yetmiyormuş gibi bunların salaklıklarıyla bir de derslerde muhatap oluyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK
RomanceTek Bölümlük Hikayeler. 'İÇİNDEKİLER' bölümünden hikayelerin tanıtımlarına bakabilirsiniz. İyi okumalar. Hoşgeldiniz❤❤