"Selam çocuklar. Nabersiniz bakalım?" diyerek oturdum yerime, kimseden karşılık alamayınca, dikkatle inceledim yüzlerini "Hayrola? Bu yüzünüzdeki ifade niye?"
Bizim gruptakiler bana, tam olarak 'çaktırmayalım' bakışıyla bakıyorlardı. "Çıkarın ağzınızdaki baklayı."
Dört erkek üç kızdan oluşan grubumuz üniversite birinci sınıfta oluşmuştu ve şu an üçüncü sınıfın son iki ayına girmiştik. Üç yıldır sıkı fıkı olduğum altı kişinin üçü buradaydı ve üçü de bana aynı ifadeyle bakıyordu. Genelde bu ifade, hiçbir zaman hayra yorulmazdı.
"Hilal... sana bir şey söyleyeceğiz." dedi sonunda Macide. Grupta en yakın olduğum kızdı. Herkesle yakın olsam da illaki bir iki kişinin bende apayrı bir yeri vardı ve Macide beni benden daha çok düşünen, derse gelmediğimde hocanın imzaları kontrol etme ihtimaline bile aldırmadan yerime imza atan, ödevleri her defasında hatırlatan, sıkça evimde kalan ve beni evine davet eden kardeşimdi. Onun bu üzüntülü ifadesi anında bana da sirayet etmiş, üzerime koca bir hüzün çullanmıştı.
"Söyle..."
"Emre..."
"Ne olmuş Emre'ye?" dedim hemen telaşla, Emre bizim gruptaydı ve... benim üç yıldır yavaş yavaş, gizlice aşık olduğum adamdı. Macide'den başkası bilmiyor sanırdım bu zamana kadar ama karşımdakilerin yüzlerindeki ifade, herkesin her şeyi bildiğini ve benim birazdan öğreneceğim haberle yıkılacağımı söylüyordu.
"Ne oldu Emre'ye, söylesene kızım!"
Macide yine cevap veremedi. Yüzündeki ifadeyi görünce, kaza geçirdi sandım. Elim ayağım boşaldı, titremeye başladım birden. "Kaza falan mı geçirdi?! Yaralandı mı? Yoksa... öldü mü..?"
"Öyle bir şey değil." dedi Şefik. İlk kez konuşuyordu ben geldiğimden beri. Zaten fazla konuşmazdı ama bu kez, sözüyle yüreğime su serpmişti. "İyi mi Emre?"
"İyi, merak etme..." dedi ama bu kez sesi tedirginlik barındırıyordu. Şefik'in ruhsuz karakteri, şu anki ifadesini daha da güçlendiriyordu. Ortada bir olay vardı ve bu olay her ne ise, Şefik bile tedirgin olmuştu...
"Söyleyin artık!" diye bağırdım sonunda, kıvranmaları sinirimi bozuyordu. Macide'ye diktim gözlerimi, ama Macide konuşamayınca Eyüp konuştu, sakindi her zamanki gibi ama aynı zamanda hüzün de vardı sesinde, "Emre... bir kızla... sevgili olmuş..."
Başta anlamadım, "Ne?" dedim sadece, sanki zihnim bu sözcüğü kabul etmek istemiyordu.
Macide gözlerini sımsıkı yummuştu bana bakmamak için, Şefik'e döndüm ben de, "Ne dedi şimdi Eyüp? Ben anlamadım Şefik..."
Yakın arkadaşım olan bu adam, dişlerini sıktı önce, elleri de yumruk olmuştu. "Doğru söylüyor..." diye onaylayınca, ona da anlamadığımı belli ederek baktım, "Emre..." dedi bu kez sert bir sesle, "Şu anda bir kızın sevgilisi." Bu kez, anlamıştım.
Ve dünyalar, başıma yıkıldı... Gözlerim karşımdakileri görmez olurken ellerim yumruk oldu, midem bulanmaya başladı sonra. Saçma, diye düşündüm. Niye midem bulanıyordu ki? Macide yanıma gelip de alnımı, yanaklarımı ıslattığı peçeteyle silmeye başladı ve aynı anda da konuşuyordu ama ben, ne söylediğini anlamıyordum. Sadece o söz kulağımdaydı. Emre bir kızla sevgili olmuş.
Emre... Üç yıldır kimseyle ilgilenmediği için, beni görmemesinin acısını unuttuğum Emre...
Allah'ım... Acı çekiyordum. Nasıl duygusal bir yıkım böylesine büyük bir fiziksel acıya sebep olabilirdi ki..?
Macide'ye baktım sonra, yalvarır gibi, "Sevgilisi mi var..?" dedim, sanki 'hayır' demesini istemiştim bunu söylerken, sanki herkes birden 'şaka lan şaka' diyecekti de bu acı bitecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK
RomanceTek Bölümlük Hikayeler. 'İÇİNDEKİLER' bölümünden hikayelerin tanıtımlarına bakabilirsiniz. İyi okumalar. Hoşgeldiniz❤❤