34.Gün (Aklımı Dağıtmalıyım)

31 14 1
                                    

Tarih: 10.04.2018

Bekliyorum. Gelmeyeceğini bilsem de, bekliyorum. Boşa geçiyor zamanlarımın hepsi. Saniyelerin saat olduğu bu günlerde, geçen yılları düşünmüyorum. Sadece düşlüyorum seni...

Elimde değil boş bakmamak. Damarlarımdan sevgi ve nefret akıyor. Çok üzüyorsun beni. Nedenlerini yazmıyor, bu kağıdı daha fazla kirletmiyorum.

Sen aynı sendin. Taşıdığın anlamlar değişti. Taktığın maskeler değişti.

İnan sana gerçekten aşık mıyım bilmiyorum. Aşık olmak şart değildir belki ama hayatlar bu şekilde anlam kazanır.
Fazla zeki olmaya gerek yok aşık olmak için. Tanrıya inanmak gibi... Keyifli bir beceri oyunu oynamak gibi...

Okulun en sevdiğim yeri olmaya aday bu kütüphane. Sessizlik var en önemlisi. Algılarını dışarıya kapatmış insanlar var. Yüzüme aptal aptal bakan insanlardan kurtulamayacağım belki ama... Huzur azlıkta! Bundan eminim.

Haftalardır mutluluğumu engelleyen şu konulara dönecek olursak; Bu sorunlardan kurtulmak istemiyormuş gibiyim. Çünkü ihtiyacım olan cümle, "Onsuz da mutlu olabilirim." cümlesiyken; ben, "Onsuz mutlu olacağıma ölürüm!" diyorum.
Değer mi? Hakediyor mu? Ne değişir? Değer mi... Değer mi...

Aslında bu soruların cevabı umrumda değil. Yokluğunda bıraktığı boşluğun dolmaması için özen gösteriyorum. İçimden gelen bir ses, "Belki eski sevgilin yerine başkalarını koyabilmen için çaba sarf etmen gerekmeseydi, yerini doldurabilirdin." diyor. Elimi dudağına götürüp susturuyorum onu. Bileklerimi kesip çıkmasını izliyorum vücudumdan.

Dakikalar geçmek bilmedikçe yaşandığımı hissediyorum. 16 yaşında... Yolun henüz başında... 60 gibi hissediyorum.
"Senin de ne derdin varmış amına koyayım!" diyecek olanlar vardır. Bu bir hastalık. Mutluluğumu, huzurumu, geleceğimi alıyor elimden. Geriye nefretle sıvanmış bir sevgi ve kusursuz bir kalp bırakıyor. İçi bomboş. İçine birinin girmesini istiyor. Sadece birinin... Dili dışarda sahibinin emrini bekleyen bir köpek gibi... Beklerken olunabileceklerin sınırı yok. Kimisi mesleğinin ne olacağına karar verir. Kimisi de satranç şampiyonu olmaya... "Bense en üstün varlık olduğumu kanıtlamak için hiçbirşey yapmıyor gibiyim."
Geçen zaman yoldaşım. Ama ona güvenmiyor gibiyim.
Tüm düzensizlik yasalarına inat, Enerji harcamadan zaman içinde değişmiyor gibiyim.
Böyle giderse 200 yıl yaşar ve sevmeye devam ederim. Kalpsiz gibi olmak bana göre değil.
Seni son nefesime kadar seveceğim. Ama o sevdiğim kadın, gerçek hayattaki sen mi olur, yoksa aklımda kurguladığım mı? Bilinmez...

Bu şekilde yaşamak çok zor. Ne garip değil mi? Annem söylerdi de duymazdan gelirdim. Çünkü sana ondan daha çok güvenmiştim. Bırakmazdın çünkü. Emin olduğum en güçlü duyguydu, sana olan sevgim. Nasıl da gittin öyle. Gözüm yollarda kaldı. Benden sonra tanıdığın biriyle benim aramda kalmışsan, onu seçmeni öneririm. Bu karar için beklemek bile acı oldu. Ona sarıldığını bilmek gibi... Olsun ben unuturum bunun gibi milyonlarcasını. Sen yeter ki gel. Olsun, ben unuturum da, kendime yapacağım bu ihanetin vereceği his asla geçmez. Ama gerçekler çıkar ağzımdan. "Çok seviyorum be." derim. "Gözlerin harika." derim. "Ben aşkla bile bile ladese tutuştum." Bu mutsuzlukla yaşamak çok zor. Belki dayanamaz kalbim bir gün. Bu yazılar kalır geriye. Ben giderim. Gözü yaşlı insanlar bırakırım geride. Hayal kırıklıklarıyla...

Bu yazılar çok depresif. Beni iyi bir insan olarak hatırlayın.
Sevdiğim sen de son nefesinde yastığa rahat koy başını. Bu yeter bana. Annemler üzülmesin çok fazla. Ama imkansızı istiyorum. Biliyorum... Kurtuluş yok sen gelmedikçe. Hoşçakal kadın.
Saat: 14.45

Dayanamıyorum. Dayanamıyorum. Dayanamıyorum. Dayanamıyorum.

O güzel dilekleriniz hiçbir işe yaramıyor. Mutlu olman sinir bozucu. Ne kadar komiktir acaba? Nasıl bir ruh halindesin? Merak ediyorum. Onda birine bile sahip olsan acımın, dayanabilir misin? Gece çok özledim diyip gündüz olunca arayıp sorma beni. Ölmemem için mi bu umut? Özleyen insan nasıl da gelmez sevdiğinin yanına? Seçim yapma şansı seni üzüyor gibi. Aman başkaları görmesin. (!) Bana bunu söyleyebildin. Bana sevgili olduğunuzu söyledin. Onunla sevgiliyken bacağıma yattın. Peki onun yanındayken nasıldın? Ben oyuncak değilm. Ben bunları haketmedim. İnsanlar değişmezmiş. Bu olaylar bana bir şeyi hatırlatıyor. Hangimiz daha çok sevdik? Hangimiz daha iyi bir kişiliğe sahibiz? Hangimiz hakettik bu yaşananları? Ben değil!

Sen de değil! Zamanı geriye al her şeye en baştan başlayalım. Bu kadar karanlık olmamalıydık. Bu kadar kirlenmemeliydik. Senin için feda edebileceğim bir canım vardı. Bunu hesaba katmadın. Şimdi feda etsem canımı, bunu yaptığım için beni hiç affetmeyeceğini söylüyorsun. Her şeyini kaybeden bir insan ve ölmesine çok zaman olan bir kadın... İster pişmanlıkla ister nefretle yaşa. İkisi de mahvedecek seni, ben ölünce.

Sevgimi gerçekten görebilseydin, yanımdan bir an bile ayrılmazdın.
Bana bir silah lazım.
AKLIMI DAĞITMALIYIM!

Eyvallah...

MİSERİCORDİA  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin