10

2.2K 228 52
                                    

Make a wish.
(Bir dilek tut.)

~

Donmuş bir şekilde bir babama, bir arkadaşlarıma, bir de Jungkook' a bakıyordum. Nasıl nasıl?

Madem birçok alanda Tanrı' ydım bu alanda da olabilirdim. Gözlerimi kapattım ve onları zihnine girdim. Hepsinin zihnine, aynı anda. Beyinlerinde 'Uyan! Uyan!' diye alarm veriyordum bir nevi.

Bir süre sonra yavaş yavaş uyandıklarında derin bir nefes verdiğimi biliyordum. Ah Tanrım Zeus. Bu işten nasıl kurtulacağım.

●●●

(5 Years Ago)

Gençliğimi dolu dolu yaşıyordum. Ailem zengindi ve istediğin her şeyi bana verdikleri için şımarık büyümüştüm.

Dünyanın belki de en iyi dövmecisinin kapısındaydım. Tüm arkadaşlarım burada dövme yaptırmıştı. Yaşlı bir adam yapıyormuş ama gençlere taş çıkartıyormuş. Eh hiçbir şeyden geri kalmayan Taehyung Kim bundan da geri kalmamıştı.

Dükkanın kapısından içeri girdiğimde içeride çok hoş bir koku vardı. Mentol kokusu belki de ilk defa bu kadar hoşuma gidiyordu.

Kimse gelmediği için tam gidecektim ki duyduğum ses yerimde donmama sebep oldu. Ses tonu harikaydı. İnceydi ama kötü durmuyor aksine kulakları okşuyordu.

"Hoşgeldin Taehyung Kim. Ne yaptıracaksın?"

"Beni nereden tanıyorsun?"

"Seni tanımayan mı var? Her neyse nasıl bir tür dövme istiyorsun."

"Şah damarımın tam oraya yakın yılan dövmesi."

Yaptıracağım dövmeyi anlattığımda ve telefondan gösterdiğimde başıyla onaylamıştı.

Dövme yapılacak koltuğa oturduğumda elinde hafif cızırdayan bir aletle gelmişti. Tırssamda bu yakışıklının yanında, ölsem de korktuğumu belli edemezdim.

Boynumda hareket eden alet acıtmıyor aksine zevk veriyordu. Bu da neydi? Mazoşist miydim ben?

Dövme yaparken fazla odaklıydı. Çok fazla. Ama yakından dikkat ediyorum da. Kolundaki damarlar, sert çene hattı, açık kahve kehribar rengi gözler, sol gözün hemen altında iki santimlik yara izi ve ses tonu...

Onu öldürmek istiyorum çünkü bu kıyafetle okuldan olduğumu belli ediyordum o ise en az yirmi beş yaşında duruyordu. O çok fazla havalıydı.

Dövme bittiğinde tam yaptığı yeri öpmüştü. Hatta hafifçe ısırarak. Daha biraz önce boynum delindiği için ısırdığından dolayı çok fazla acıyordu ama geçebilirdi değil mi?

Dudaklarını sürükleyerek yanağıma getirmişti. Başımı ona doğru çevirdiğimde dudaklarımız çarpışmıştı. Klişelerden nefret ederdim ve onu yaşıyordum şu an.

Hızla kendimi geri çektim. Nedense ilk öpücüğünü kimseye vermek gibi bir niteyim yoktu. Gülümsemiş ve saçlarımı okşamıştı. Yanaklarımı da okşadıktan sonra 'Zaten hatırlamayacaksın.' Demiş ve yanağıma büyük bir öpücük bırakmıştı.

Sonrası ise karanlık...

●●●

(Present Tense)

Yoongi üzerime defalarca koruma büyüsü yapmıştı ve bir süre sonra onun yaptığı büyülerle korunup kanatlarımı bekleyecektim.

- Artık eskisi kadar bilgisiz değilsin Taehyung.

"Kendi hakkımdaki şeyleri öğrenene kadar bilgisiz kalacağım Taemin. Maalesef."

- Taehyung diğer kanadımız geliyor.

"Hani nerede?"

Gerçekten çok mutlu olmuştum. Kısa süreli de olsa alışmıştım ve kanadımın kül olması beni fazlaca üzmüştü.

- Taehyung senin kuş türün Anka. Başka bir yerde duydun mu bilmiyorum ama senin isimlerinden biri Anka.

"Delireceğim benim kaç tane ismim var?"

- İsimlerini deneyimleyerek öğreneceksin Taehyung yavaş yavaş öğreneceksin. Merak etme sen bir Tanrı' sın ve unutma özelliğin yok. O yüzden gelecek isimlerinden korkma. Ne kadar korkarsan o kadar geç gelir ve bu senin zararına olur.

"Nasıl deneyimleyeceğim ki? Birden mi ortaya çıkacak? Yoksa ders falan mı alacağım?"

- Vakti geldiğinde o sana kendini gösterecek Taehyung. Merak etme.e

"Taemin?"

- Efendim?

"Sen nasıl birisin? Daha doğrusu sürekli bana yardım ettin ve ben sürekli senin dediklerine uydum. Bu elbette iyi bir şey çünkü sen olmasan burada olamazdım.

Bende eğer elimden gelen bir şey varsa sana yardım etmek istiyorum. Bana güvenebilirsin?"

- Bunu sana şu an söyleyemem Taehyung. Üzgünüm ama seni bundan mahrum bırakıp bencillik yapamam. Gerçekten üzgünüm.

"Hey! Hey! Sorun ne? Neden böyle dedin ki şimdi? Ben sana yardım edebileceğini düşünüyorum. Sonuçta bir Tanrı' yım ve ne dersem onu yapabilirim. Söylemen yeterli."

- ANLAMIYOR MUSUN SANA ŞU AN ZAMANI DEĞİL DİYORUM? EVET SEN BİR TANRI' SIN HEMDE BİRÇOK ALANDA. EVET SEN UÇABİLİYORSUN AMA SANA KANATLARI BEN SAĞLIYORUM.
BEN OLMASAM KANATLARIN OLMAYACAK VE UÇAMAYACAKSIN!
SEN BİR TANRI OLABİLİRSİN AMA BEN DEĞİLİM! ANLA ARTIK ŞUNU BEN SANA HİZMET EDEN APTALIN TEKİYİM!

Ve sonra gitmişti. Bir şey dememe fırsat vermeden gitmişti. Ben ise öylece kalmıştım. Bu da neydi? Ve o dedikleri... ben sana hizmet eden aptalın tekiyim.

Hani demiştim ya gitti diye. Eğer gitmeyip cevap isteseydi sesimi çıkaramaz yine böyle kalırdım. Çünkü o kadar şeyin üzerine bir de cevap versem kendimi keserdim sanırım.

~

Centuries-Old Loneliness 'TAEKOOK'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin