6

2.9K 285 139
                                    

Your story isn't over yet.
(Senin hikayen henüz bitmedi.)

~

Kanatlarım çıkmak istiyor fakat gömleğim izin vermiyordu. Kanatların sıkışmıştı ve bı her şeyden çok acıtıyordu. Bana yaklaşan bedeni gördüğümde Zeus olduğunu sansam da değildi. Jungkook' tu o.

Üzerine giydiği simsiyah kıyafeti ceketinin kollarındaki kırmızı çizgiler gösteriyordu. Yine yakışıklıydı. Fazlaca.

Aşağıdan gülen kardeşime en kötü bakışlarımı atmıştım. Bunu gerçekten bırakmalıydı ya da ben de öğrenmeliydim. Yakalarımdan narince kavrandığımda bakışlarım Jungkook' a döndü.

Aşağıdakilere sırtımı döndürdüğünde  gülmüştüm. Beni çok güzel kıskanıyordu. Yüzümdeki onun görünce oluşan büyük gülümseme yerini koruyordu.

Gömleğim kollarımdan kaydığında kanatların özgürlüğüne kavuşmuş ve acıyı yavaş yavaş çıkarak çok tatmamam için hızlıca çıkmıştı. Kollarına tutunduğum Jungkook kanatlarıma hayranlıkla bakıyordu. Bense ona.

Kopan arp tellerini duyduğumda şaşırmadan edemedim. Arp telleri bildiğim kadarıyla tok sesleriyle ünlüydüler ve çoğu telleri kalındı.

"Gücünü kullanmadan bile nasıl bu kadar etki ediyorsun çevrene?"

Bunu diyen Zeus' a bakıp başımı bilmiyorum anlamında sallamıştım. Arp telleri kopmaya devam ederken ben bile korkmuştum kendimden ve büyük siyah kanatlarımdan. Saçlarım sarının açık tonuydu ve siyah kanatlarımla tezat oluşturuyordu. Fakat çevremdekiler bunu pek umursamıyorlardı sanırım.

"Artık vücuduma geri dönebilirsin Taemin. Etrafıma zarar vermekten başka bir şey yapmıyorum zaten."

- Taehyung etrafa iyi bak.

Başımı çevirip baktığımda şok olmuştum. Çoğu aygınlık ve baygınlık arasında gidip geliyordu kardeşim hariç... birde Jungkook.

"Taemin o da mı melez?"

-Sence ne olabilir? Annesini bugüne kadar neden göstermedi sanıyorsun babası. Karısını gösteremedi çünkü karısı bir soylu değil. Derenin yanına yaşayan masum güzel bir kasabalıydı sadece.

İkisi de birbirini sevmişti ama biliyorlardı ki olmazdı. Bir Tanrı ve bir kasabalı. Sonra babası bir teklif sundu. 'Ben senden başkası ile evlenmeyeceğim eğer sende öyle olacaksan ve benimle şatomda ölene kadar yaşayacaksan evlenelim.'

Herkesden gizili yapıldı düğün. Sadece Hades katıldı düğüne ve onun ruhları. Ah bir de senin ailen. Aslında sen bu bilgiyi biliyordun ama dünya sana ne çok şeyi unutturdu bir bilsen.

"Ben bilmiyordum. A-ama Taemin o annesinden utanmıyor değil mi?"

-Hayır aksine çok seviyor.

Adım sesleri duyduğumda bakışlarım arkama döndü. 2 uzun kız ve 5 erkek geliyordu. Yalan söylemek istemiyorum ama hepsi de çok havalıydı.

Sarı saçlı olan kız gözlüklü en uzun ve gamzeleri olan adamın kolundan çıkıp koşarak kardeşime sarılmıştı. Kaşlarım hafiften çatıldığında kardeşimin zihnini okumaya çalışmıştım.

Ne? Onu mu seviyor? O kızı mı? Çok haklısın kardeşim. Bende senin yerinde olsam onu severdim çünkü o kızın zihninden de kardeşimi sevdiği geçiyordu.

Kanatların içine girmeye başladığında sımsıkı Jungkook' a sarılmıştım ve başımı boynuna gömmüştüm. En mantıklı hareketti çünkü boynunda resmen cennet taşıyordu adam. O kadar güzel kokulmazdı.

Kanatlarımın çıkıp girmesi ve Jungkook' un boynunun kokusu uykumu getirmişti. Kendimi kollarına gelişi güzel bıraktığımda son duyduğum ses Zeus' aitti.

"Gücü çok yoğun ve kullanmayı öğrenene kadar sürekli böyle olacak. Alışmalısınız."

●●●

(50 Years Ago)

Uzun saçlarımı kulağımın arkasına atıp gülümsedim ve kısa eteğimi aşağı çekiştirdim.

Güzel bir kız olduğumu söylerdi herkes

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güzel bir kız olduğumu söylerdi herkes. İnkâr etmiyordum doğrusu. Güzeldim. Ama abartılacak kadar değildi elbette.

Sevdiğim bir sanatçının yeni plağı çıkmıştı ve benim tükenmeden almam gerekiyordu ama sıraya girip de alamıyordum çünkü resmen ölene kadar beklemem gerekiyordu benim o sırada.

En sonunda omuzlarım çökmüş geri dönecekken kolumdan tutulup geri döndürülmüştüm. Kimdi bu. Baya yakışıklı yüzü vardı. Çok tanıdıktı yüzü. Fazla tanıdık.

Kaşlarımı kaldırarak baktığımda baştan aşağı süzmüş ve gülümsemişti.

"Beyefendi iyi misiniz?"

Jungkook ise kendi kendine konuşmaya başlamıştı.

"Hâlâ aynısın. Sadece saçların uzamış ve organların değişmiş."

Gözlerim büyüyüp

"Ne?"

Diye bağırdığımda gülmüş ve saçlarımı okşamıştı. Sonra da plağı elime tutuşturup gitmişti. Kimdi o?

~

Centuries-Old Loneliness 'TAEKOOK'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin