Don' t expect people to change.
(İnsanların değişmesini beklemeyin.)~
Yazdığım sözleri annemin hediye ettiği kavanozun içine koydum. Kavanozda ay şekilleri vardı ve yazdığım sözlerle gerçekten uyumluydu.
Yüzümde buruk bir tebessüm vardı. Annem öldüğünden beri ne tam bir uykum ne de tam bir gülümsemem olmuştu. Her şeyim yerli yerinde ve tamdı ama en önemli olanı annem yoktu işte. Zaten halkına savaş açmaktan da vazgeçilmişti. Çünkü halkın beyni yıkanmıştı. Kimin yaptığını tahmin edebiliyorsunuzdur.
Güneş daha yeni doğuyordu. Uykum vardı ama bu saatten sonra da uyuyamazdım ben. Yatağımı toplayıp kıyafetlerimi değiştirdim ve dün Jennie' nin benim için yaptığına kesin emin olduğum, tezgahın üzerinde bekleyen ambrosia ve nectar gülümsememi sağlamıştı.
Kahvaltımı yapıp çıktığımda kanepenin üzerinde uyuyakalan bir Jennie ve Lisa ikilisi görmüştüm. Demek dün abisi gelmemişti. Kalabilirdi. Benim ve daha çok Jennie için bir sorun yoktu. Örtüye gerek duymayıp evin ısısını bir miktar daha artırmıştım.
Bugün Zeus' un yanına gidecektim. Jennie' nin dediğine göre annem Zeus tarafından kutsanmış ve o yüzden kardeşim ve ben böyle olmuştuk. Çok alanlı Tanrı ve Tanrıça.
Zeus' un mağarasına yaklaşırken başı keçi vücudu insan ve yeşil renkli minotor çıktı. Benim olduğumu gördüğünde ise mağaraya geri girip Ulu Tanrı Zeus ile birlikte çıktı. Buradaki kasaba halkı ona böyle sesleniyordu ve bunu bazen bende söylüyordum. Hoş oluyordu.
Mağaranın girişine gelip önünde hafifçe eğildim ve belinden sarkan uzun ipin sonundaki boncuğa bir öpücük kondurdum.
"Onu kalbinden nasıl vurman gerektiğini biliyorsun."
"Bende artık bir şeyler bilmeliyim değil mi?"
Gülümsediğimde karşılığını da almıştım. Sırtımdan ittirip mağarasına soktuğunda içerideki aura çok farklıydı. Biraz önce gördüğüm minotor gibi birçok farklı farklı tür vardı burada. Normalde ormanda gördüğüm minotorların her türünden bir tanesi Zeus' un mağarasında bulunuyordu.
"Neden annemi kutsadın?"
Konuya ani girişimle şaşırmamıştı bile çünkü zaten aklımdan geçenleri okuyordu.
"Çünkü gezegen olarak en önemli gezegeni o yönetiyordu."
"Biliyor musun diye sormayacağım çünkü biliyorsun annemin gezegeni en küçük gezegen. Nasıl olur da en önemli gezegen o olur?"
"Biz şu an hangi gezegendeyiz."
"Dünyadayız ama yeryüzünde değiliz."
"Peki ay neyin parçası? Dünya çok büyük bir gezegendi ama bir göktaşı çarptığı için parçalara ayrıldı. Biz en büyük parçasındayız. Diğer en büyük parça ise Ay. Tüm galakside en önemli gezegen Dünya' dır. Ancak çarpan göktaşı çok işlevli gök taşıydı. Suyunu elektriğini ve daha bir çoğunu her parçaladığı parçaya ek olarak yerleştirdi.
Ay da senin gibi melez anlayacağın. Dünya da zaten su vardı ama Ay' da yoktu ve göktaşı en çok suyu ona verdi. Yani annen en önemli Tanrıça. Ve gezegeni de çok önemli. Şu an annenin gezegenini koruma altında tutuyorum çünkü isteyen çok olacak.
Ayrıca Ay' ın aurası ile Dünya' nın aurası çok farklı. Her şey yerli yerinde nasıl duruyor sanıyordun. Annenin sayesinde. Şimdi Ay' da yer çekimi çok az ve Ay halkı zor durumda. Bunu söylemek istemezdim Taehyung ama sanırım yeni kişi Jennie olacak. O da annen gibi çok güçlü. Kardeşini göndermek istemeyebilirsin ama yapılacak bir şey yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Centuries-Old Loneliness 'TAEKOOK'
Fantasy-Tanrılar ve Tanrıçaların gerçek olduğu bir dünya. - Peki ya savaşın olduğu bir dünya. - Bu karmaşa içinde mutluluk ve sevgiye yer var mı? 'Mutluluk ve sevgiye her zaman yer vardır. Önemli olan onlar için zaman ayırmak.' -DÜZENLENİYOR-