44

4.3K 304 21
                                    


Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yükselen zil sesi göz kapaklarımın hareketlenmesine sebep olmuştu. Beynim hala uyuduğundan Leyla "Kapı çalıyor" diyene kadar durumu anlayamamıştım. Sersem bir şekilde kalkıp kapıyı açtığımda karşımda annemi görmüştüm. Dün geceden sonra beklediğim bir durum olduğundan hiç yadırgamadım.

"Sen misin Ayten teyze, günaydın."

"Günaydın kızım. Hadi elinizi, yüzünüzü yıkayıp kendinize gelin de bir konuşalım."

Annemin komutuyla birlikte hareketlendik, kısa süre içerisinde ise hazırlanarak yan yana dizilmiştik bile.

Konuşulması gereken o kadar çok konu vardı ki, ilk olarak hangisinden başlayacağımızı düşünürken Melek "Ayten teyze akşam Yusuf amca sinirli diye korkumdan size gelip soramadım ama Zeynep'in söyledikleri neydi öyle. Bahar'ın dışarı çıkması yasak mı cidden." diyerek açılışı yaptı.

"Dışarı çıkması değil ama Ahmet ile görüşmesini istemiyoruz, en azından bir süreliğine. Yusuf, Bahar'a da, size de, Ahmet'e de çok kızgın. Tabii bende.

"Anne bak, bu karakol olayında bizim sucumuz yok, her şey bizden bağımsız gelişti."

"Ferit akşam anlattı her şeyi."

"Akşam ayrıldık, herkes evine geçti, ne ara anlattı?"

"İçi rahat etmemiş geç saatti geldi anlattı, ama Ferit'in anlattıkları bizim kızgınlığımızı azaltmadı. Hadi bir çocukluk ettiniz, gece çıkıp gittiniz. Kızım siz kimsesiz misiniz, neden bize haber vermiyorsunuz?"

"Ama anne yalnız değildik ki, Murat vardı koskoca kaymakam. Ahmet yanımızdaydı, bizi orada bırakmazdı, zaten olayda suçumuz da yoktu bu yüzden rahattık."

"Bunların hiçbiri sizi haklı çıkarmaya yetmez."

Çalan zilin sesiyle birlikte Leyla ayağa kalkıp kapıyı açtı, bizde gelenin kim olduğunu görmek için kapıya doğru bakıyorduk. Leyla'nın "Hoş geldin Yusuf amca" demesiyle birlikte gerginleşmiştim. Dün akşamki tokattan sonra babamla birbirimize nasıl davranacağımızı bilmiyordum. En iyisi ilk hamleyi babamdan beklemekti galiba. Onun davranışına göre ben de duruma uygun hareket ederdim.

Babam odanın kapısında belirdiğinde önce durdu ve bizi süzdü, ardından ilerleyerek anemin yanındaki boşluğa oturdu. Etrafı gözlemlemek için dahi kafamı kaldıramıyordum. İçimden, oluşan sessizliği ilk kimin bozacağına dair tahminde bulunup kendimce vakit geçirip oyun oynamaya çalışıyordum. Sessizlik uzadıkça saçmalama seviyem de aynı oranda artıyordu sanırım. Zira kulaklarım da benimle oyun oynamıyorsa babam benden özür dilemişti. Artık başımı kaldırmaya karar verdim ve aynı zamanda tüm dikkatimi de babama verdim.

"Özür dilerim. Ne olursa olsun sana tokat atmam hataydı. Bir anlık sinirle bir hata yaptım, üstelik sözlün ve o kızın önünde. Fakat bu özür sadece tokat için."

Babam büyüklük yapmıştı, sıra bendeydi. " Ben de özür dilerim. Karakol olayını sizden saklamamalıydım, haklısınız."

"Tamam kızım, karakol olayı için artık yapılabilecek bir şey yok, geçti gitti. Sen şimdi dün akşamı anlat bakalım. Kim o kız? Yani Leyla'nın kuzeniymiş, Ahmet'in eski arkadaşıymış, yayınevinde çalışıyormuş, bu üç şey hariç bildiğin, bildiğiniz her şeyi anlatacaksınız."

Melek ve Leyla'ya bakarak çoğul konuşmuş ve devam etmişti. " Ferit dün neden öyle dedi? O kızın seninle alıp veremediği ne?"

"Babacım belki sana saçma gelecek ama ben de senin söylediklerinden farklı pek bir şey bilmiyorum. Ahmet'e karşı ilgisi olduğundan beni kıskanıyor. Kötü biri o, kalbi kötü, içi kötü, düşünceleri kötü. Bu yüzden bence. Bütün açıklaması bu."

HAYATIN BAHARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin