58

4.8K 282 24
                                    


Hayatıma Leyla'nın girmesi ile birlikte gri olan günlerim renklenmeye, sıkıcı seyrinde ilerleyen yaşamım keyifli bir hal almaya başlamıştı. Leyla her gün kafedeydi, hatta bazen benden önce geldiği oluyordu. Diğer çalışanlar masa numarası yerine Leyla'nın masası olarak tabir etmeye başlamışlardı Leyla'nın her gün oturduğu masayı. Leyla yemeğini burada yiyor, çayını kahvesini içip ders çalışıyor, kitap okuyordu. Mekanın müdavimi olmuştu. Dinlenme aralarımı ve mekanın sakin zamanlarını onunla sohbet ederek geçiriyordum. Bu durumdan oldukça memnundum. Üstelik Leyla bir nevi hatırlı müşteri olduğundan patron aradaki küçük kaytarmalarıma göz yumuyordu. Her fırsatta ev arkadaşı olma teklifini yineliyordu. Pes etmeye niyetli değildi.

Bir gün molamda Leyla ile otururken "Melek, artık birbirimizi daha iyi tanıdık, yakın iki arkadaş olduk, bahanelerini bırakmak için neyi bekliyorsun anlamıyorum." diye sordu.

"Bunlar bahane değil Leyla. Ben kimsenin yaptığı iyiliğinin altında ezilmek istemiyorum. Şimdiye kadar bana kim ne yaptıysa sonrasında başıma kaktı. Özellikle de maddiyatla ilgili konularda. Şimdi ben senin evine yerleşsem, senin imkanlarından faydalansam, yarın öbür gün aramız bozulsa, ne bileyim herhangi bir sıkıntı olsa ben pişman olmak istemiyorum. Tamam sen iyi birisin, belki aklından geçmiyor ama ben bu riski göze almak istemiyorum."

"Melek, bu kadar detaylı düşünmek, insanlardan aldığın küçük yardımların sonrasını böylesine planlamak seni yormuyor mu? Ben senin başına kakacak olursam sen de dersinki, gelmem için beni defalarca çağıran sensin. Aklımda yokken ısrar eden sendin. Olur biter, bu kadar. Hem bu sadece bir ihtimal, belki de böyle bir şey yaşamayacağız. Sen sadece belki böyle bir şey olabilir diye bir ihtimal için hayatını zorlaştırıp, hayallerini erteliyorsun. Kusura bakma ama bu çok saçma."

Olaya Leyla ile çok farklı yerlerden bakıyorduk, birbirimizin fikrini değiştiremeyecektik nasılsa. Daha fazla konuşmaya gerek olmadığını düşünerek saatimi gösterdim ve "Molam bitti" dedim. İşime geri dönmek için ayaklandığımda Leyla'da benimle birlikte ayağa kalkmıştı. Çantasını koluna takarken "Bende kalkayım artık, bugün mesaimi erken bitireyim."

"Hayırdır, daha tatlıya geçmedin?"

"Evet." dedi gülümseyerek ve devam etti "Kenan amcam var ya sana bahsetmiştim. Onları ziyarete gideceğim. Tatlıyı da orada yerim artık."

"Hatırladım, manevi ailem demiştin. Görüşürüz sonra o zaman."

Leyla ile sarılıp vedalaştıktan sonra o ziyaretine, ben işime geçmiştim.

*

"Pardon, menü alabilir miyiz?"

"Hemen getiriyorum." Başımı senin geldiği yöne çevirdiğimde bugünün zor geçeceğini anlamıştım. Simge ve saz takımı gelmişlerdi ve tahminimce gelme amaçları benden intikam almaktı. Sakin olmam gerektiği konusunda kendimi inandırmakla başlamıştım soğuk savaş öncesine. Amaçları yüksek ihtimal olay çıkarıp işimi elimden almaktı, ya da beni küçük düşürmek. Yoksa neden çalıştığım yere gelsinler ki.

Menüyü götürüp teslim ettikten sonra siparişlerini aldım, her şey oldukça normaldi, belki de ben fazla büyütmüştüm.

Siparişleri teslim ettikten sonra yan masada tek başına oturmakta olan genç bir erkek beni çağırdı, yanına gittim.

"Buyurun."

Önünde yarısından fazlası dolu bir bardak çay vardı. Biraz mahcup şekilde "Sizden beş dakikalık bir yardım istesem?" yardımın ne konuda olduğunu bilmeden atlamak istemedim.

HAYATIN BAHARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin