36

5.1K 334 60
                                    


Masamda duran ve Ahmet'ten gelen notu şaşkınlık içinde okumuştum. Ahmet beni son derece kaba bir dille yanına çağırıyor, üstelik Ferit'in almadığı bir kıyafetle gel diyerek bana laf sokuyordu. Bütün bunlar da ne demek oluyordu böyle. Bir de aşağıda beni bekleyen arabaya binmeliymişim. Ona bütün bunların ne demek olduğunu söylemeli, haddini bildirmeliydim.

Yayınevinden Semih, beni görünce arabanın kapısını açtı ve "Ahmet Bey sizi almamı söylemişti" dedi. Başımı olumlu anlamda sallayıp Semih'in açtığı kapıdan arabaya bindim. Zaman zaman Ahmet'e sinirlendiğim olmuştu fakat hiçbirisi şu andaki kadar değildi. Emredilmeye ve imaya gelemiyordum. Her şeyi açıkça konuşmak en doğru şeydi bana göre. Hele de söz konusu olan ilişkilerse.

*

Gittikçe sapa yerlere gelmiştik ve yolculuk oldukça uzun sürmüştü. Kafam karışmaya ve canım sıkılmaya başlamıştı. "Biz nereye gidiyoruz Semih? diye sordum. Şehirden epey uzaklaşmıştık.

"Maalesef bu konuda size bir şey söyleyemiyorum Bahar Hanım."

Semih'i sıkıştırmama rağmen ağzından daha fazla laf alamamıştım. Ben hala soru sorarken Semih Pinhani'nin Hele Bir Gel şarkısını açtı.

"Ahmet Bey, Bahar çok konuşur, soru sorarsa ona müzik aç dedi ve bana bir usb verdi." dedi. Bu cümleden anladığım kadarıyla bu işte başka bir durum vardı. Ahmet o not ile beni işletmiş olmalıydı. Durumu daha fazla sorgulamadan başımı cama yasladım, müziğin eşliğinde dışarıdaki muazzam kar manzarasını izliyordum.

*

"Seni uykucu, hadi uyan bakalım."

Doğrulurken elim istemsizce, tutulan boynuma gitti. En son hatırladığım güzel manzaraya karşı kurduğum hayallerdi. Şimdi ise araba durmuş, Ahmet beni uyandırmaya çalışıyordu.

Sersemlemiş halde Ahmet'in yardımıyla arabadan indiğimde soğuktan ürpermiştim. Şehir merkezinden uzaklaştıkça yollar hep kardı fakat burası bambaşkaydı.

Etrafı incelediğimde bembeyaz örtünün üzerindeki kalın montlar ile ellerine aldıkları kayak takımlarıyla tepeye yürüyen insanlar, kartopu savaşı yapan çocuklar ve oldukça büyük bir otel görmüştüm.

"Burası neresi Ahmet? Tatile mi geldik?"

Ahmet arabadan aldığı çantamı bana uzatırken Semih, bagajdan çıkardığı küçük valizi Ahmet'e teslim etti.

"Benim yapacağım başka bir şey var mı Ahmet Bey?"

"Yok. Teşekkür ederim Semih. Dikkatli git." Semih arabaya binip yanımızdan ayrıldığı sırada Ahmet ile otele yürüyor bir yandan da onu soru yağmuruna tutuyordum.

"Odalarımıza yerleşelim, sonra konuşuruz Bahar."

"Ne odası, ne oteli babam bana çok kızar, ben burada kalamam. Hem o valiz bizim evin değil mi? Sen nasıl aldın benim eşyalarımı?"

Tam resepsiyonun önüne geldiğimizde Ahmet durdu ve bana döndü. "Babanın haberi var, izin aldım. Çok zor oldu ama aldım."

"Nasıl yani?" adeta şok geçiriyordum.

"Sadece bir gece kalacağız zaten."

Resepsiyondaki görevliden anahtarlarımızı teslim aldık, Ahmet ile odalarımız yan yanaydı. Ahmet'in ısrarı üzerine önce odama gidip eşyalarımı yerleştirdim. Üzerime rahat ve spor kıyafetler giydim. Telefonuma bakıp gelen bildirimleri karıştırdım. Annemden ve babamdan gelen mesajlara cevap verdikten sonra odamın kapısı çaldı. Ahmet'in hazır olduğunu görüp odadan çıktım.

HAYATIN BAHARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin