Hani bazen bir duygu kaplar içimizi. Nerden gelir bilmeyiz. Ya da neden geldi. Böyle mutlu olduğumuzda sanki içimizde bir hareketlenme oluşur. Midemiz karıncalanır. Istemsiz yere kalbimiz hızlanır. Ya da üzülürüz. Bu sefer üzüntü kaplar bütün hücrelerimizi. Kalbimiz acır, aldığımız nefes ciğerlerimize fazla gelir. Üzülürüz, gülümsemek dahi istemeyiz.
Ben bu iki duyguyu bu aralar o kadar çok yaşıyorum ki. Selim yanımdayken sebepsiz yere mutlu oluyorum . Ama onun en ufak bir şeyi bile beni kırabiliyor. Bir hafta oldu ama saçlarımla ilgili hiç bir şey söylemedi mesela. Siz diyeceksiniz şimdi abartıyorsun, buna üzülünür mü diye. Ama elim de değil. Onun üzerine o kadar şey yaşamışken hiç bir şey söylememesi kırdı beni. Demek ki beğenmedi ve üzmemek için söylemiyor.
Mutfakta ki işlerimi halledip salona Selim'in yanına geçtim. Bilgisayar da bir şeyler yapıyordu.
Onun yanına oturup çaktırmadan ekrana bakmaya çalıştım. Pek anlamadım ama sanırım şirketteki işlerle ilgili bir şey di.
"Merak etme, şirketle ilgili"
Gözlerini ekrandan ayırmadan sırıtarak söyledikleriyle kafamı çevirdim.
"Bakmıyorum "
Bana dönüp tek kaşını kaldırdı.
"Tabi canım, bakmıyorsun"
Göz devirdim ve televizyon izlemeye başladım.
"Bugün tatil değil mi? Sen neden çalışıyorsun"dedim ve tekrar ona baktım.
"Evet. Sabah arayıp şirkete gitmem gerektiğini söylediler. Cumartesi bana tatil olabilir ama şirkette ki çalışanlara değil. Ama ben de gitmek istemediğim için asistanımdan mail atmasını istedim. Şimdi de onunla uğraşıyorum. Ama çok bir şey kalmadı bitti sayılır."
Başımı salladım.
Televizyona dalmışken Selim'in ayağa kalkmasıyla ona döndüm.
"Bitti benim işim.. Bak ne dicem, bu akşam yemeği dışarda yiyelim istersen."
Aniden gelen bu teklifle kararsız kaldım. Aslında iyi olur. Hem yemek yapmakla da uğraşmam.
"Olur gidelim, iyi olur. Nereye gideceğiz"
Düşündü, düşündü ve sırıttı.
"Sürpriz, sen git hazırlan. Ama çok abartılı giyinmene gerek yok."
Başımı salladım ve gülümseyerek merdivenlere yöneldim.
Yatak odasına girip dolabı açtım. Ne giysem diye bakındım.
Ama Selim'in dedikleri aklıma gelince kot jean ve mavi bir gömlek aldım. Üzerimi giyip saçımı sıkı bir at kuyruğu yaptım.Hafif bir göz makyajı yapıp açık renk bir ruj sürdüm. Ayağıma krem rengi kalın topuklu ayakkabılarımı geçirdim. Çantamı da alıp odadan çıktım.
Gözlerim Selim'i ararken arkadan gelen sesle gülümsedim.
"Beğendim, olmuş"
Ona doğru dönüp yalandan kaşlarımı çattım.
"Allah allah, beğenmişmiş. Şimdiye kadar ne zaman kötü giyindiğimi gördün."dedim ve ellerimi belime koydum.
"Görmedim zaten. Hep güzelsin ama saçma sapan şort ve eteklerdense şuan çok daha güzelsin. Evde giy ne giyiyorsan dışarda giymeni istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİM NEFESİMSİN
Roman d'amourAylin Demirtan...Onun için hayatta sadece ailesi ve kariyeri var. Hayatını mesleğine adayanlardan..Ama gel gör ki töre buna izin vermiyor. Tüm hayatını ve hayallerini elinden alıyor...Sadece töre yüzünden tüm hayatı alt üst oluyor. Tanımadığı bir ad...