-Final-
Bir kaç hafta geçmişti ve ailemiz gerçekten çok mutluydu. Hoştu. Güzeldi. Biz çok güzeldik. Biz harikaydık. Ay biz, bizdik işte canım!
Venüs kucağımda uyuyakalmış ben de uyumak üzereyken Atlas bana atıştırmalık birşeyler yapmak üzere mutfaktaydı.
Bu birkaç haftadır annem bizimle kalıyordu çünkü Venüs genlerinden olsa gerek oldukça hareketli bir bebekti. Aynı anası, tü maşallah!
Atlas mutfaktan elinde kanlı bir bez ile çıktığında korkuyla yerimde doğrulmuş ve ona dönmüştüm.
"Ne oldu eline? Atlas oğlanım çok kötü kanıyor!"
"Kesildi ya ufak bir şey, boşver." demesiyle annemin bağırarak merdivenlerde belirmesi bir oldu.
"Oğlum, ne oldu eline? Çok kötü bu kesik hastaneye gidin! Hatta Güneş ile Okyanus geliyor. Onlar Venüs'e baksın, bende sizinle geleyim. Sema ile Ahmet'i de arayalım. Yürüyün hadi!" dediğinde kapı çaldı ve annem hemen gidip kapıyı açtığında içeri kucağında Nefes ile Güneş ve ardından Okyanus girdi.
İkisi de korkuyla bana bakmaya başladığında kucağımdaki Venüs'ü ağır hareketler ile Okyanus'un kucağına bıraktım.
"Şimdi siz burada çocuklara bakıyorsunuz. Biz de hastaneye gidip Atlas'ın eline baktırıyoruz." dedikten sonra beklemeden hızla dışarıya çıktık ve ben sürücü koltuğuna Atlas da yanıma oturdu.
Arka koltuğa da annem yerleştikten sonra hızla hastaneye sürmeye başladım. O sırada annem de Sema annemi ve Ahmet babamı arayarak haber verdi.
Sonunda hastaneye ulaştığımızda Elyesa ve bir kaç hemşire kapıda bizi bekliyordu. Hemen inip Atlas'ın koluna girdiğimde sendeleyerek tekerlekli sandalyeye oturdu ve hızla içeri girdik.
Bir sedyeye yatırıldığında Atlas yavaş yavaş kendini kaybediyordu.
"Atlas... Atlas oğlanım... Bende kal bitanem! Uyuma sakın!"
Vücudu bembeyaz olmuş ve çok kötü durumdaydı. Bir anda gözleri kapandığında hızla ne yapabileceğimi düşündüm.
"Elyesa! Bir hemşire gönder buraya! Daha fazla kan akmadan şu yarayı diksinler! Sende dışarıdakilere bir sor kimin kanı uyuyormuş?" dediğimde hemen odadan çıktı Elyesa.
Ardından içeriye bir hemşire girdiğinde hızla dikiş malzemelerini hazırlayıp Atlas'ın elini dikmeye başladı.
Bir kaç dakikanın ardından da Elyesa içeri girdi elinde kan torbalarıyla. Damar yolunu açıp ardından da herşeyi hallettiğinde de başına oturup beklemeye başladık.
İçimde oluşan bir dürtüyle Elyesa'ya döndüm.
"Elyesa, sen bu kanı kimden aldın?"
"Şey, neydi annenin adı, heh Esma teyzeden!"
"İyi de, Sema annem ve Ahmet babamdan neden almadın ki?"
"Çok garip ama ikisinin de kanı Atlas ile uyuşmuyordu..."
Ee o zaman bu da Atlas onların oğlu değil demek oluyordu! İyi ama benim annemin kanı nasıl uyuyordu? Tesadüftü değil mi ama? Bize bir yalan söylüyor olamazlardı!
Hızla oturduğum yerden kalkıp bir hışımla odadan çıktım ve kapının kenarındaki koltuklarda oturan ailemin tam karşısına geçip kollarımı göğsümde birleştirerek onlara bakmaya başladım.
"Bişey mi oldu kızım?" diye sorduğundan annem tek kaşımı kaldırarak ona çevirdim başımı.
"Bu soruyu benim sormam gerekmez miydi? Anne!" dedim anne kelimesini bastırarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baldan Tatlım (Tamamlandı)
Teen Fiction0532*******: Yavrum hepsi senin mi? Nefes: Yok yarısını pazardan aldım. 0532*******: Oo bakıyorum da çok espritüelsin. Nefes: Kimsin? 0532*******: Ben benim, sen kimsin? Nefes: Eben. Beğendin mi? • • • • • • • • • Nefes İstanbul'da tesadüf sonucu...