Lucifer'ın Seçtiği- 'Kıyameti sen başlatacaksın'

677 35 3
                                    

Arkadaşlar bugün iki bölüm yayınladım. Bundan sonraki bölümde Alice kendi kötülüğünün farkına varıp kötüleşecek. Yani bu Alice'in iyi olduğu son bölüm. Votelar bu arada lütfen!!...

Halen karanlıktaydım. Tek duyduğum Lucifer'ın kalın sesiydi.

- Zamanı geldi. Artık öğrenmelisin dedi

- Neyi öğreneceğim baba? diye sordum

- Ashley'i dinle kızım. O sana anlatacak dedi. Sanırım izin verilmişti. Ashley artık neden meleklerin beni aradığını anlatabilirdi. Daha sonra karalıktan kurtuldum, gözlerimi açtığımda yataktaydım ve çocuklar yanımda duruyordu. Ashley yanıma geldi ve

- Ne dedi? dedi

- Artık öğrenebileceğimi söyledi.

- Pekala anlatıyorum dedi ve derin bir nefes alıp verdi. Jensen, Anna, Ellie ve Martin de meraklanıp iyice yakınlaştılar.

- Alice, sen doğuğunda kan yağıyordu çünkü sen kıyameti getireceksin. dedi. Çocuklar birbirleriyle bakıştılar. Bense ağlamak istiyordum. Ben kıyameti getiremezdim. Bunu yapamazdım. Uzun bir sessizlik oluştuktan sonra Ashley devam etti.

- Bak Alice olay şöyle olacak; Lucifer kafesinden bir şekilde çıkacak fakat bunun için Lilith'in cehennemden çıkıp dünyaya ulaşması gerekiyor. Bu Lilith için zorlu olacak çünkü en derinlerde sıkışıp kaldı. Daha sonra Lilith'in uğraşıyla Lucifer kafesinden çıkacak ve kıyametin bir kısmı başlamış olacak. Ama Lucifer kafesine geri kapatılacak. Daha çok bilerek kapatacak kendini. Senin ruhunu alacak ve cehenneme düşeceksin. Fakat daha sonra oradan çıkacaksın. Cehennemden yükseldiğinde aynı doğdun zamanki gibi kan yağacak. Kıyametin kalanını sen tamamlayacaksın ve daha sonra Lucifer'ı tekrar kafesinden çıkaracaksın. Şöyle bir durum var ki sen ilkleri yaşıyorsun. İlk mühürlenen ve ilk Lucifer'ın yanında yer alan yani diz çökmeyen kişisin. Lilith'ten tut tüm şeytanlara kadar hepsi Lucifer'ın önünde diz çökmekte. Fakat sen Lucifer'ın bir nevi sağ kolu olarak sağında duruyor ve diz çökmüyorsun. dedi.

Anlattıklarına bir kez daha şok oldum. Tamam çok şey oldu ama bunu beklemiyordum. Çocuklar benden korkarmış gibi bakıyorlardı.

- Anna?  Ellie? Jensen? Martin? Benden korkmuyorsunuz değil mi??

- Ee şey.. dedi ve devamını getiremedi Anna.

- Harika (!) diye mırıldandım.

- Ama her zaman yanındayız Alice. Merak etme. dedi Jensen.

- Saol Jensen. Bu arada Ashley sana birşey sormak istiyorum.

- Tabi hayatım dedi

-  O kitap... O kitaptaki kız ben miydim? diye sordum tereddütle.

- Üzgünüm, evet. Dedi. Şimdi ağlayabilirdim. Kitapta gördüğüm iğrenç yaratağa dönüşecektim. Boğazımdan bir hıçkırık kaçtı. Artık daha fazla dayanamayıp ağladım.

- Bir kurtuluşu yok değil mi? diye sordum ağlamklı sesimle Ashley'e

- Ben çok üzgünüm Alice... dedi ve ağlamam daha da hızlandı.  Jensen beni kolları arasına  aldı. Evet ciddi anlamda sarılamaya ihtiyacım vardı. Anna, Ellie, Martin ve Ashley odadan çıktılar. Sadece ben ve Jensen vardık. Kendimden nefret ediyordum. Niye böyleydim ki? Böyle olmasını asla istemezdim.

- Niye böyle olmak zorunda. Bunu istemiyorum, kimseye zarar vermek istemiyorum dedim ağlayarak.

- Shhtt.. Sakin ol Alice. Ben yanındayım dedi Jensen. Bu cümle bana huzurlu hissetiryordu. Ben yanındayım....

- Beni öyle bir canavarken de sevecek misin? dedim

- Seni her zaman seveceğim dedi yumuşak sesiyle.

Başımı kaldırıp o mükemmel yeşil gözlere baktım. Kalbim çok hızlı atıyordu. Kalbimin atmasının tadını çıkarmalım çünkü bir süre sonra kalbim olmayacak diye geçirdim içimden. Jensen ile dudaklarımızın birleşmesine çok az kalmıştı. Evet sanırım ona karşı bişeyler hissediyordum. Daha sonra dudaklarını dudaklarımda hissettim. Bu iyi hissettirmişti. Şu ana kadar hiçbir erkek beni böyle öpmemişti. Ellerimi boynuna doladım. Oda beni belimden sardı. Öpüşmeye devam ediyorduk ki kapı aniden açılınca ödüm koptu ve kendimi geriye attım

- Aaa sanıım yanlış bir zaman üzgünüm dedi Anna kafasını başka yöne çevirerek. 

Cevap vermedim.

- Bir sorun vardı Anna? dedi Jensen

- Şeyy hayır yani bilmiyorum. Merak ettik de dedi. O an Anna'nı kafasını duvara sürtüp kıvılcım çıkartasım geldi. Madem sorun yok niye giriyon odaya. Neyse.

- Tamam biz şimdi ineriz aşağı dedim.

- Yok, acale etmeyin ya. Sonra da gelirsiniz dedi. Gülmemek için dudağını ısırıyordu.

- Anna.. dedim sinirli bakışlar atarak

- Tamam sakin Seçilmiş. Bağışla dedi ve aşağı indi.

Utanmıştım. Jensen'ın yüzüne bakmadım.

- Hadi ama Alice, utanma. Anna senin dostun. Ayrıca benden utanmana gerek yok dedi.

Bir süre daha durduktan sonra yüzüne baktım.

- Seni seviyorum dedi.

Jensen. Bana. Dedi. Jensen. Tamam sakinim tamam.

- Aşağı indiğimde benimle alay edecek. Aa dur aslında kıyamet gelene kadar alay edecek! diye yakındım. Buna güldü.

- Hadi gel aşağı inelim dedi.

Aşağı indik ve Anna beni yalancı çıkarmayarak

- Acele etmeyin demiştim dedi. Gülmemek için kendini zor tutuyordu. Martin'e baktığımda onun da Anna'dan bir farkı yoktu. Ellie ise hiç bozmuyordu.

- Sus Anna, yoksa süper güçlerimle seni öldürüm dedim alay ederek

- Bu senin içinde geçerli dedim Martin'e dönüp şakadan kızmış gibi yaparak.

Hepsi sustuk işareti yaptı. Ellie'nin telefonu çaldı. Birkaç konuşmadan sonra;

- Çok üzgünüm çocuklar ama benim gitmem gerek. Annemler İngiltere'ye çağrıyor. Yarın ilk uçakla gidicem. Şimdi gidip hazırlanmalıyım. dedi

- Pekala, ama büyü torbalarını yanından ayırma. Ayrıca şeytanların zarar vermemesi için bunu tak. dedim ve haç kolyesinin üstüne değişik kokan suyu döküp latince sözleri söyledim.

Ellie bunu aldı ve boynuna taktı.

- Merak etme büyünün etkisi uzun bir süre geçmiyor ama yine de bu su ve sözler yanında bulunsun. Etkisi giderse benim yaptığımı yap.  dedim ve suyu ona uzattım.

- Saol Alice dedi ve gitti.

Aramızdan bir kişi eksilmişti. Aslında onun adına sevindim, bu saçmalığın içinde kalmayacaktı.

- Selam çocuklar diyen sesin sahipine bakmak için döndüm. Ama...

Lucifer'ın SeçtiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin