SAVE ME

9K 610 827
                                    

Hızla birbirimizden ayrılırken ikimizde nefes nefeseydik. Jimin bana sırıtarak bakarken dudaklarını yaladı. Ben ise hızlı atan kalbimi durdurmaya çalışıyordum.

"Ah, sesleniyorum neden cevap vermiyor..." 

Annem gözlerini benden ayırıp Jimin'e döndürdü. Jimin'in evde olmasına şaşırmış gibiydi. Annem Jimin'e kocaman gülümsedi. "Jimin! Seni görmeyi beklemiyordum doğrusu." 

"Jungkook beni eve çağırınca ben de geldim, efendim." 

"Jungkook'la yakın olduğunuzu bilmiyordum, Jungkook hiç bahsetmemişti." derken bana baktı annem. Sessiz kaldım yine. Hala kendimi tam olarak toparlayamamıştım ki...

Ne olmuştu mesela az önce? Nefesini yüzümde hissederken ne hissetmiştim? Jimin dudaklarını dudaklarıma değdirecek kadar yaklaştırdığında neden itememiştim onu? İkimizin de erkek olduğunu unutup neden koklamıştım? 

Bu his neydi? Kalbimin kaburgalarımı kıracak kadar hızlı atmasına sebep olan bu his neydi? Ben Jimin gibi değildim. Ben yıllardır Bong Cha'yı seviyordum. Sadece şaşırmıştım. Evet, böyle diyecektim kendime. Sadece şaşırdın, Jungkook-ah. O yüzden bu kadar yaklaşmasına izin verdin.

"Seninle geçen seferki uzun sohbetimizden sonra akşam yemeğine çağırmıştım. Neden gelmedin?"

Jimin kaşlarını çatıp "Ne zaman çağırdınız? Benim haberim yoktu." dediğinde ikisi birden bana döndü. Annem bana mesaj atmıştı ama ben Jimin'e bilerek söylememiştim. "Aklımdan çıkmış." diyerek işin içinden sıyrılsam da annemin ölümcül bakışlarına maruz kalmıştım.

"Pekala, geç olması hiç olmamasından iyidir. İşten erken geldiğime göre, size yemek yapayım. Akşam yemeğini birlikte yiyelim Jimin."

Jimin bana dönüp baktığında kafamı olumsuz anlamda salladım. Gözlerimi ayırıp kabul ederse onu öldüreceğimi işaret diliyle anlattım. Tabi ki beni dinlemedi ve kabul etti.

Annem bizi odama gönderdikten sonra akşam yemeğini hazırlamaya başladı. Biz ise benim odamda ne yapacağımızı bilmeden oturduk bir süre. Ben hala az önce yaşadığımız anı düşünürken Jimin bana bakıyordu. Yanakları kızarmıştı ve sarı saçları dağınıktı. O... Güzeldi. Tatlıydı ve aynı zamanda seksiydi de. Bunları bir erkeğe düşündürtecek kadar yakışıklıydı.

"Hiç..." 

Jimin'in konuşmasıyla kafamı kaldırıp ona baktım. Anlatacağı şeyi bilmek istesem de duymak istemiyordum. Gitgide istemesem de yakınlaşıyorduk. Onun kahverengi gözlerine baktığımda beni sevdiği aklıma geliyordu. Beni sevdiğini söylediği gece geliyordu aklıma.

"Hiç yalnız hissettin mi?"

Düşündüm bir süre. Yalnız hissetmek... Onun varlığından bile haberim olmamıştı ki benim. Ailemle pek görüşemesem de arkadaşlarımla görüşüyordum hep. Sıkılınca buluşurduk. Mesajlaşır, görüntülü arardık birbirimizi. 

"Hayır." dedim sessizce. Ona "Sen?" diye sormak istedim ama yapmadım. Zaten söyleyeceğini biliyordum.

"Ben her gün hissettim bunu. 3 sene boyunca her gün yalnız hissettim. Haklıyınız, hepiniz. Benim çok sevdiğim biri vardı. İlk aşkımdı. Gay olduğumu onunla anladım ben. Onunla zaman geçirince mutlu oldum."

Gülümsedi. 

"O kişiye sevdiğimi söylediğimde bana moral verdi. 'Ben senin gibi değilim ama bu sorun değil, Jimin. Kimseye söylemeden eskisi gibi olabiliriz. Hem belli mi olur? Belki zamanla ben de severim seni.' dedi bana." 

Yutkundum. Devamını dinlemek istemiyordum. Ona üzülmek istemiyordum. İçimden geçen sarılma isteğini bastırmak istiyordum. 

"Sonra ne yaptı biliyor musun? Bütün okula yaydı. Bütün okul güldü benimle. Dalga geçti. 2 yıl çektim onları. Okul çıkışlarında beni dövmelerini, beni zorla kız soyunma odasına sokup 'Sen burada giyineceksin!' demelerini... Her şeyi çektim. Çünkü küçüktüm. Onlara karşı gelmeye cesaretim yoktu. Sonra annem beni sizin okula aldı. Hiçbir arkadaşım yoktu. Kimse dikkatimi çekmiyordu. Tek derdim, öğrenilmeden okulu bitirmekti.Ta ki..."

İMKANSIZ   -JİKOOK-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin