Dudaklarımızı ayırdıktan sonra Jimin'in suratını inceledim. O... O çok güzeldi. Onun mükemmel yüzünü incelerken içim huzurla dolmuştu. Kafa karışıklığım son bulmuştu. Beynimin içindeki sorular durmuştu. Şu an tek düşündüğüm şey bu andı.
Jimin'le olduğum an.
Jimin'imle olduğum an.
Birbirimize bakıyorduk. İkimizin de dudaklarında küçük bir gülümseme vardı. İkimiz de rahatlamıştık. İkimiz de mutluyduk.
"Hiç gelmeyeceksin sandım." dedi Jimin gözlerimin içine bakarak. Hep böyle kalmak istedim. O hep bana baksın istedim.
"Bende öyle sandım." dediğimde gülümsedi. O kadar güzel gülümsüyordu ki, gidip bütün insanlığın yüzündeki gülümsemeyi yok etmek istiyordum. Sadece o gülsün, sadece ben göreyim.
Telefonum çaldığında gözlerimi Jimin'den ayırmak zorunda kaldım. Arayan Min Joon'du. Muhtemelen neler olduğunu soracaktı. Alt dudağımı ısırarak telefonu Jimin'e gösterdim.
"Ne yapacağız?" dediğimde Jimin gülümsedi ve elini bana uzattı. Onun küçük ve pürüzsüz eline bakarken sırıttım.
"Sadece gidelim." dediğinde kocaman elimle onun küçük elini kavradım. Koşmaya başladığımızda telefonu cebime attım. Nereye gittiğimizi bilmeden, ayaklarımızın götürdüğü yere koştuk.
Bir süre koştuktan sonra sahile varmıştık. Saat geç olduğu için ortalıkta pek insan yoktu.
Ellerimizi bırakmadan kumların üstüne oturduk. Bir süre öylece denizi izledik. İkimiz de konuşmaya nasıl başlayacağımızı bilmiyorduk. Sonra Jimin elimi bıraktı ve ayakkabılarını çıkardı. Suya doğru ilerlerken onu izledim. Ayakları suya değince kocaman gülümseyip bana baktı. Gülünce yok olan gözlerinin ne kadar şirin olduğunu düşünürken ben de kocaman sırıttım. Eliyle gelmemi işaret edince ben de ayakkabılarımı çıkardım ve Jimin'in yanına yürüdüm. Ayaklarım suya değdiğinde hızla geri döndüm.
"Siktir, çok soğuk!"
Jimin kahkaha atarken ben de güldüm.
"Gelsene!" dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım. Gözlerini devirdikten sonra bana kınayan bir bakış attı. "Aigoo, kocaman adam olmuş hala su soğuk diyor!"
Tek kaşımı kaldırdım fakat hala gülümsüyordum. "Yani bana çocuk gibisin demeye mi çalışıyorsun?"
Jimin baş parmağını kaldırıp "Kesinlikle!" dediğinde sırıttım. Burnumu çektikten sonra sanki sinirlenmişim gibi davranıp "Buraya gel." dedim. Jimin kahakaha atıp benden uzaklaştı. Gülerek ona doğru koştum ve suya girdim. Diz kapağıma ulaşan suyun içinde Jimin kaçıyor, ben kovalıyordum. İkimizde kahkaha atıyorduk.
Jimin'e yaklaştığımda üzerine atıldım ve ikimizde suyu boyladık. Suyun içinden çıktığımda Jimin de çıkmıştı. Baştan aşağı ıslandığımızı görünce kahkaha attık. Jimin saçını geri atıp eliyle yüzünü silmeye çalıştı. Benim ise gülümsemem yüzümde dondu ve onun geriye atılmış saçlarına baktım. Alnı açığa çıktığında o kadar yakışıklı oluyordu ki, onu izlememek imkansızdı.
Gözlerimi alnından akan su damlacığına sabitledim. Su damlacığı alnından akıp dudağına geldiğinde yutkundum. Kalın ve pürüzsüz dudaklarına bakarken Jimin elleriyle yüzümü tuttu ve gözlerine bakmamı sağladı. Gözlerinin içine bakarken gülümsedi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında gülümsedim. Jimin'in de gülümsediğini hissettiğimde karşılık verdim. Denizin içinde baştan aşağı ıslanmış bir halde öpüşmeye devam ettik. Kimseyi umursamadan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ -JİKOOK-
Romance~ "Ben... Ben aşkın her şeyin üstesinden geldiğini gördüm. Cinsiyetlerin bile..." ~ [TAMAMLANDI] Shipper sıralamasında birinci 💜 JM sıralamasında birinci 💜 사랑 (aşk) sıralamasında birinci 💜