Jimin hakkında konuşmalarımız üzerinden birkaç gün geçmişti. Kızlar Jimin'in gay olduğunu düşünmese de, Min Joon oldukça emin gibiydi. Peki ben mi? Ben... Ben bilmiyordum. Tuhaf şeyler olmuştu aramızda ama bunun onu gay yapıp yapmayacağından emin değildim.
"Bay Jeon, ne düşündüğünüzü bana söyler misiniz?"
Hocanın bana seslenmesiyle bir anda kendime geldim. Ağzımdan "Ne?" kelimesinin çıkmasına engel olamazken sınıftakiler bana güldü. Hoca hafifçe gülümseyip karşımda durdu. "Bay Jeon," dedi parmaklarını çıtlatırken "Yoksa Bay Park'ı mı düşünüyorsunuz?"
Kaşlarımı çatıp hocaya baktım. Jimin'i düşündüğüm çok mu belli olmuştu? Yoksa... Yoksa bizi yanlış mı anlamıştı?
"Çocuklar size Bay Jeon ve Bay Park hakında önemli bir şey söyleyeceğim."
Gözlerimi kocaman ayırıp hocaya baktım. Evet, kesinlikle bizi yanlış anlamıştı ve rezil olmak üzereydim. Kuruyan dudaklarımı yaladım ve Jimin'e baktım. Gülümseyerek bana baktığında sinirlenmiştim. Yanlış anlaşılmıştık ve gülümsüyor muydu?!
"Ne, gülüyor musun? Bu sence komik mi?" dedim Jimin'e sinirle bakarak. Sonra hocaya dönüp konuştum. "Hocam, bizi yanlış anlamış olmalısınız. Şu an gerçekten utanıyorum." diyip sinirle elimi saçlarımın arasından geçirdim. Hoca kahkaha attığında gözlerimi birkaç kere kırpıp etrafıma baktım.
"Bunda utanılacak bir şey yok. Ne kadar güzel şarkı söylediğinizi bütün okulun bilmeye hakkı var."
Ağzımın açılmasına engel olamadım. Ah... Ne sanmıştım ki? Jimin ve beni şey sandığını mı düşünmüştüm? Şey... Her ne boksa.
Hoca bizim söylediğimiz 'We Don't Talk Anymore' şarkısından bahsediyordu. Okulun sosyal medya hesabına koyacağından bahsedip bizi övdükten sonra dersi bitirdi.
"Hey, senin neyin var? O tavır da neydi?"
Bong Cha'nın sorusuyla ofladım. "Utandım sadece."
Bong Cha şaşırarak bana baktı. "İyi de, sen sesinle gurur duyarsın. Her yerde şarkı söylersin. Utanmayacağını biliyorum, JK."
Bong Cha'nın dediği doğruydu ama ona gerçeği söyleyemezdim. Üstelemesine karşı sinirlendim ve sesimi yükselttim. "Utandım işte Bong Cha, uzatma!" Bong Cha ona bağırmamdan rahatsız olup hırsla ayağa kalktı. Kocaman adımlarla sınıftan çıktığında Cho Hee onu koşarak takip etti. Min Joon yanıma gelip omzumu sıktı. "Ne oldu şimdi?" Derin bir nefes verdim. "Hiçbir şey olmadı. Siktiğimin hiçbir şeyi olmadı!"
Min Joon beni yalnız bırakmanın en doğrusu olacağını söyleyip kızların yanına gitti.
Saçma salak davranıyordum. Hocanın bizi şey sanması imkansızdı. Neden sürekli bunu düşünüyordum? İyice saçmalıyordum. Hiçbir şeyi siklemediğim günlere dönmem en doğrusu olacaktı. Bong Cha'dan özür dilemek için yürümeye başladım fakat bir el kolumu tutarak beni durdurdu.
"Benimle gel."
Jimin'in beni çekerek götürmesine şaşırırken beni koridorun sonuna götürdü.
"Bana neden kızdın?"
Ah... Jimin'e de mi kızmıştım?
"Ah... Bağırdığım için üzgünüm. Oldu mu?"
Tam arkamı dönüp gideceğim sırada kolumu tutup beni kendine döndürdü. Bunu öyle hızlı yapmıştı ki bir an çok zayıfmışım gibi hissetmiştim. Dizilerdeki gibi sanki ben küçük, sevimli bir kızdım o ise kaslı ve güçlü erkek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ -JİKOOK-
Romance~ "Ben... Ben aşkın her şeyin üstesinden geldiğini gördüm. Cinsiyetlerin bile..." ~ [TAMAMLANDI] Shipper sıralamasında birinci 💜 JM sıralamasında birinci 💜 사랑 (aşk) sıralamasında birinci 💜