SPRING DAY

8.7K 644 628
                                    

Başımın ağrısıyla uyandığımda saçlarımı okşayan bir el hissettim. Gözlerimi araladığımda yanımda uzanmış ve saçlarımı okşayan bir Jimin görmeyi beklemiyordum açıkçası. Gözlerimi kocaman açıp kendimi geri çektim.

"Ne yapıyorsun?!"

Jimin benim tepkime kocaman güldü. Gerçekten güzel bir gülüşü vardı. Yüzüne yakından baktığım için dudakları dikkatimi çekmişti. Gerçekten kalın dudakları vardı. Yüzü pürüzsüzdü ve dokunma isteği uyandırıyordu.

Düşündüğüm şeylerle kaşlarımı çattım. Onun dudakları ve pürüzsüz yüzü beni ilgilendirmezdi değil mi?

"Saçların yumuşacık görünüyordu." deyip yanımdan kalktı. Ben de alayla güldükten sonra cevap verdim.

"Gerçekten... Bir erkeğin saçlarını okşaman yanlış anlaşılmalara sebep olabilir."

"Amma uzattın. Ben başkalarının ne diyeceğini önemsemem. İsterim ve yaparım."

Yatakta doğrulup saçlarımı karıştırdıktan sonra alayla konuştum. "Bad boy seni!"

Kahvaltı hazırlamaya başladığımızda ev işlerini yapmayan çocuğuna kızan anne gibi söylenmeye başlamıştım.

"Biz de iyice çift olduk. Birlikte gezip birlikte kahvaltı hazırlamalar falan."

Jimin kocaman sırıttıktan sonra konuştu. "Bu hoşuma gitti."

"Açıkçası seninle kahvaltı hazırlamaktansa seksi bir kızla kahvaltı hazırlamayı tercih ederim."

Elindeki kaşığı tezgaha bıraktı. Bana doğru gelirken istemeden geri gitmiştim.

"Ben de seksi olabilirim, Jeon Jungkook."

Sırtım duvara değdiğinde kafamı kaldırıp Jimin'in yüzüne baktım. Göz göze geldiğimizde düşünmeyi bıraktım ve onu inceledim. Bana oldukça dikkatli bakıyordu. Gülüp dalga geçmem gerekirken neden ciddi olduğumu anlayamamıştım. Dudağını yaladığında bakışlarımı gözlerinden ayırıp dudaklarına sabitledim.

"Ah..." derken geri çekildi Jimin. Az önceki şey neydi? Ne olmuştu? Aramızdaki o çekim hissedilebilir düzeydeydi ve ben... Ben onun dudağına bakmıştım. Yutkundum ve zorla güldüm.

"Hiç de seksi değildin Park Jimin."

O da bana zorla gülümserken terlemiştim. Az önceki sahneyi başkası görse ikimizi de gay sanabilirdi. Davranışlarımız iyice tuhaflaşıyordu. Telefonum çaldığında hızla mutfaktan ayrılıp telefonumun olduğu yere gittim. O sırada artık koktuğumu ve duş almam gerektiğini düşünüyordum.

"Hey!" dedim Min Joon'a. O da bana aynı karşılığı verirken konuştu. "Kızlar ödevlerini tamamlamış. Ben de tamamladım. Eğer sizde Jimin'le tamamladıysanız buluşup bir yerlere gidelim diyoruz. Bugün pazar sonuçta evde geçirmemeliyiz."

Min Joon'a tamamlayıp tamamlamadığımı bilmediğimi, hocaya soracağımı söyleyip telefonu kapattım. Hocaya hızlıca mesaj attığımda tamamladığımızı söyledi. Otuz iki diş sırıtarak Jimin'in yanına gittim.

"Görevi tamamlamışız, Jimin!"

Jimin ve ben saçma bir şekilde dans etmeye başladığımızda o gergin ortam yok olmuştu.

"Min Joon ve kızlarla buluşacağız. Hadi hazırlan." dediğimde Jimin baya şaşırmış duruyordu. "Ben de mi geleceğim?" Onu onayladıktan sonra kahvaltı yaptık. Yattığım yatağı da becerebildiğim kadar topladıktan sonra Jimin'e döndüm.

"Sen de yatağını toplasana!" Jimin bana bakıp güldü. "Benim yatağım dağınık değildi ki."

Kaşlarımı çatıp "Ne?" diye cevap verdim. Bana bakıp tekrar güldüğünde gözlerinin içine kadar nasıl gülebildiğini merak ediyordum.

İMKANSIZ   -JİKOOK-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin