WE ARE BULLETPROOF

7.5K 463 461
                                    

İkimizde ne yapacağımızı bilemiyorduk. Birbirimize baktık. Jimin oldukça endişeli gözüküyordu ki, muhtemelen ben de öyleydim. Elimi kolumu koyacak bir yer bulamadım. Alt dudağımı ısırdım. Her şey çabuk olmamış mıydı? Geç başlayan aşk hikayemiz erkenden yakalanmıştı.

"Ne yapacağız?" dedi Jimin sessizce. Gözleri kızarmıştı ve ne yapacağını bilemiyordu.

Benim gibi.

"Öncelikle," dedim ve derin bir nees aldım. "İkimiz de okula gideceğiz."

Jimin yavaşça kafasını sallarken ben de kafamı salladım. Saçlarımı ellerimin arasına geçirdim. "Şüphelendiğimiz kişilerin el yazılarıyla buradaki el yazısını karşılaştıralım." dedikten sonra ellerimi belime koydum. Jimin sessizce "Tamam." derken o kadar masum görünüyordu ki, bu soruna rağmen gülümsedim.

"Neye gülümsüyorsun?" dedi Jimin bana bakarak. Gülümsemem suratımda daha da yayıldı. Birkaç adım attım ve ona yakınlaştım. Ellerimi saçlarının arasından geçirip saçlarını geriye attım. Yakışıklı suratına baktıktan sonra gülümsemem suratımda yayıldı.

"Sana."

Jimin dudaklarını büzdü. "Bu durumda gülümsemek çok zor."

Elimi saçlarından çektim ve yüzünü avuçladım. "İkimizde kimseyle uğraşmak da, yakalanmak da istemiyoruz. Kim olduğunu bulacağım." dedim kararlı bir şekilde. "Kimse öğrenmeden halledeceğim."

Jimin hafifçe gülümsedi. "Söz ver." Yüzümü Jimin'in yüzüne yaklaştırdım. Dudaklarımızın arasında çok az bir mesafe kaldığında durdum. Jimin'in mükemmel dudaklarına baktım ilk önce. O kadar güzeldi ki... İnsanın o dudaklar için şarkı besteleyesi geliyordu. Sanki sihir dükkânından alınmış gibiydi. Gerçek olamayacak kadar mükemmeldi.

"Söz."

Dudaklarımı dudaklarına değdirdim. Öpüşmeye başladığımızda bir elimi Jimin'in beline sardım. Jimin de beni hızlıca öptüğünde gözlerimi kapadım ve bu anın tadını çıkardım.

Dudaklarının tadını çıkardım.

Jimin geri çekildiğinde kaşlarımı çattım. Jimin gülümsüyordu. "Okula gitmemiz gerek."

Gözlerimi devirip Jimin ile birlikte odadan çıktık. "Bu durumda gülümsemek zordu hani Jimin Bey? Otuz iki dişinizi görüyorum." diyerek ona takıldığımda bana dönüp tatlı hareketler yaptı. Bu haline sırıtıp elini tuttum ve evden çıktık. Okula yaklaştığımızda Jimin önden gitti. Ben bir süre telefonla konuşuyormuş gibi yaptım. Jimin okula girdikten 10-15 dakika sonra da ben girdim. Bugün dikkatli olmalıydık. Yangın merdivenlerinde kaçamaklar, yanlarımızdan geçerken birbirimize dokunmalar ya da uzaktan göz kırpmalar olmayacaktı. Bu her ne kadar zor olsa da, bunu kimin yaptığını da bulmalıydık.

Sınıfa girdiğimde gözlerimle etrafı taradım. Herkes kendi işinde görünüyordu. Kim olabilirdi?

Jimin'e hızlıca bir göz attım ve Tanrım... Hızlıca göz atsam bile yakışıklıydı! Bakmalara doyamıyordum ve bugün benim için oldukça zor geçecekti. Neyse ki sabah ilacımı almıştım. Onu doyasıya öpmek en büyük ilacımdı.

Yerime geçerken Bong Cha'yı aradı gözüm. O benim bir numaralı şüphelimdi. Bizi bilmesine rağmen böyle bir şey yapabilirdi.

Bong Cha ilk derse girmemişti ve bu ondan daha da şüphelenmeme sebep olmuştu. İkinci derse zar zor yetişmişti ve beynimde mükemmel bir teori kurmuştum bile.

Gece bizim eve gelip fotoğrafımızı çektiği için geç uyumuştu ve kalkamamıştı.

İkinci seçenek Ae Sook'tu. Onu başımdan savmamı kaldıramayan Ae Sook evime geldi ve bizim fotoğrafımızı çekti.

İMKANSIZ   -JİKOOK-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin