Merhaba,
Bir hafta içinde iki tane uzun bölümle geldiysem tek sebebi yaptığınız yorumlardır demek isterim... Gözlerim kör olmak üzere, yayımlayıp kaçıyorum o yüzden. Çok olaylı bir bölüm değil ama yavaş yavaş paragraf aralarını doldurarak okuyun lütfen.
Oy ve yorumları unutmayın!
🗝
Hayatta her türlü stresi yaşadığımı düşünüyordum. Sınavlar, ağır projeler, istihbarat tarafından el koyulmam... Hepsini aşmıştım ama ilk defa tıkandığımı hissediyordum. Çünkü ilk defa gerçekten kaybedeceğim bir şey vardı. İşim dışında, kaybedebileceğim şeyler de vardı mesela.
Gözümdeki dinlendirici gözlüğü masaya fırlatırken koltukta gerindim. Beş gündür bu proje üzerine çalışıyordum aralıksız. Sabah erken saatlerden gecenin bir yarısına kadar şirkette oluyordum, geldikten sonra da evde devam ediyordum. Öyle ki Ahu'yu zor görür olmuştum.
Bugün Rusya'da kalacağım yerin ayarlandığını söylemişti Nergis Hanım. Vega yüzünden gittiğim için her şeyi onlar hallediyorlardı. Ahu'ya dün gece bahsetmiştim gideceğimi, o zamandan beri konuşmuyordu. Biliyordu böyle bir şeyin olabileceğini ama kesin olarak gidişime hazır değildi sanırım.
Bu beş gün içinde sporumu aksatmamıştım. Geç de gelsem abim beni spor salonun sürüklemiş, adadaki kadar ağır antrenman yaptırmıştı. Hatta öyle zorlanmıştım ki, spor bittiğinde titreyen bacaklarımı kaldırıp yürüyememiştim bile. Sesim çıkmıyordu çünkü beni bu kadar kısa sürede bir şeylere hazırlamalarının tek yolu buydu. Bu sefer Ahu da benim gibi çalışıyordu. Mızıklanmak yerine dediği her şeyi yaptığını gören abim şaşırsa da memnun kalarak bize hiç acımıyordu.
İşime biraz ara vererek adımlarımı odanın dışına sürüklerken topuz yaptığım saçlarımı dağıtarak saç diplerimi ovaladım. Ahu'nun odasına girdiğimde, pencerenin önünde oturmuş, dışarıyı izleyen ikizimle, kapıyı kapatıp yanına ilerledim. Beni duysa da başını dizinden kaldırmamıştı.
Camın önündeki geniş mermerde karşısına oturduğumda, bir süre sonra başını kaldırmıştı. Kızarmış gözleri içimi acıtırken, "Ahu," dedim sitemle. "Konuştuk bunu, neden ağlıyorsun hala?" Burnunu çekerken, "Bana ne," diyerek hıçkırdı. "İstemiyorum gitmeni, bana sordun mu giderken?" Hıçkırıkları ardı ardına gelirken elini tuttum. "Zorlaştırma, lütfen."
"Ala," dedi yalvarır gibi. "Bırakamaz mıyız? Dönemez miyiz kendi hayatımıza? Yemin ederim kendimi geçtim ama sen gidiyorsun. Uzaklaştığımızda neler olduğunu biliyorsun, korkuyorum."
"Ahu," dedim onun aksine onu ikna etmek ister gibi bir tonda. "Bu sefer öyle şeyler olmayacak çünkü her şey kontrol altında. En başında sen yalnız değilsin. Sahada Kaan'la çalışıyorsun, bir şey olması mümkün değil." Buz mavisi gözleri yaşlanırken, "Ya sen?" diye sordu. "Ya seni kim koruyacak Ala? Süper kahraman mısın sen, sana hiçbir şey olmaz mı?"
Güldüm. "Süper kahramanlardan ne eksiğim var?" Elime vurup, "Dalga geçme!" diye çemkirdi. Dudaklarımı birbirine bastırırken uzanıp yanaklarına düşen yaşları sildim.
"Ben alabileceğim intikamı düşünüp her şeye göğüs gerebilirim Ahu," dediğimde ofladı. "İntikam uğruna sonunu göremediğin bir yola giriyorsun Ala! Hem de bizden çok uzakta. Bak," diyip ellerime yapıştı. "Bak sana bir şey olursa dayanamam, duydun mu? Bak başka bir şey düşünelim. Ki şu an gitmenin, o adamla ne alakası var?"
"Şimdi gitmem, o adama açılan bir kapı gibi hissediyorum Ahu," dedim sakince. "Biliyorum, bir yerlerde çıkacak karşıma."
"Nereden biliyorsun?" diye sordu dişlerini sıkarak. "Sence tesadüf mü bunların hepsi?" diyerek geriye yaslandım. "Özellikle beni seçtiler bu göreve, benden daha kıdemli ajanlar varken hem de. Sence bu tesadüf mü?" İnlercesine nefes verip, "O daha korkunç!" dedi. "Kontrol babamlarda değil, kendi hedefleri uğruna seni harcayabilirler Ala!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MATRUŞKA || AA (KİTAP OLDU!)
ActionUYARI! Son 10 bölüm kitap olacağımız için kaldırılmıştır, bizi Parola yayınları hesabından takip edebilir, basıldığımızda kitapçılardan ulaşabilirsiniz. Dilerim kitaplığınızda yer edinebiliriz. ❝Mürekkebin soluk rengi beyaz kağıdı kirletirken, roll...