48. KARANLIKTA BOĞULMAK

12.7K 1.2K 1.7K
                                    

❝mumunu yak gir, içerisi karanlık;

biz karanlığa alıştık.

aydınlığa çıkmak için karanlıkta olduğunu fark etmeli,

herkes kendi aydınlığını götürmeli.❞

Yıllardır içine doğduğum hayatın karanlığında boğuluyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yıllardır içine doğduğum hayatın karanlığında boğuluyordum. Karanlıktan çıkmak, bir şeyleri daha iyi görmek için ne kadar çabalasam da başaramıyordum.

Ama sanki ilk defa, olduğum o karanlıkta yakılan mum ışığı vardı.

O ışık umuttu. Umut Reha'ydı.

Yetmedi mi artık diye isyan ettiğim an kendimi durduruyordum çünkü ben ne zaman yetmedi mi artık, dediğimde çok daha kötüsü başıma geliyordu.

Ama sanki ilk defa, dönebileceğim güzel bir hayatım, hayır hayatım değil, döneceğim biri varken ve o bana umut verirken, onsuz nefes almaya çalışmak çok zordu.

Kaç gün geçti bilmiyordum.

Gözlerimi araladığım bu mahzende, vücudumdaki ağrılar git gide azalmaya başladığına göre uzun süredir buradaydım.

Çok da uzun olmayan, kollarımı zor açabildiğim yerde kaçıncı günüm bilmiyordum ama kafayı yememek için çabalıyordum.

Soğuktu, üşüyordum, soğuk duvarlar üzerime geliyordu. Etrafta silah sesleri yoktu, Arapça konuşan insanlar yoktu. Bana, kapının altından bırakılan yemeği bile kimin verdiğini bilmiyordum.

Akıl sağlığımı korumak ve vücudum kendini bırakmasın diye spor yapmaya çalışıyordum. Küçücük odada, kaçıncı kez volta attığımı bilmiyordum. Kimse gelmiyordu. Kimse neden gelmiyordu ve ben neredeydim? Hala Suriye'de miydim?

Başımdaki maske, üzerimdeki silahlar alınmıştı ama günlerdir aynı kıyafetlerleydim. Bacağıma ne saplandı bilmiyordum ama dikiş atılmıştı. İlk günlere göre hareket etmem daha kolaydı.

Günler sonra, açılan bir demir kapıyla, olduğum yerde gergince beklemeye başladım. Adım sesleri yaklaştı, olduğum yerin kapısı açıldı. Günler sonra gözlerime vuran ışık, istemsizce ellerimi gözüme tutmama sebep oldu.

"Yürü," dedi adamlardan biri. Rusça konuşuyordu. Hareket etmedim. Kolumdan tutup sertçe çekerek beni olduğum yerden çıkardı.

Dmitri Balandin'in beni hapsettiği gibi bir yerdeydim ama farklı odalar da vardı, hepsi boştu. Etrafta kan kokusu vardı, kusmak istiyordum. Zaten zor yiyordum, bir de kusarak onları çıkaramazdım.

Beni merdivenlere sürüklediğinde sessizce ona izin veriyordum. Üst kata çıktığımızda, depo gibi geniş bir alan karşıladı beni. Odada sekiz tane koruma vardı. Hepsinin elinde ağır silahlar vardı, hepsi dikkatliydi.

MATRUŞKA || AA (KİTAP OLDU!) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin