29. LADA KARTI

14.8K 1.2K 1.1K
                                    

Merhaba, biz geldik. Çok uzatmadık yine arayı, sebebi yorumlarınız ve mesajlarınızdır... Uzatmadan bölüme bırakayım sizi. Bölüm sonu sohbeti için Instagram'a bekleniyorsunuz. Instagram izin verirse soru cevap yaparız^

AA

Bazen insan yaşarken gözünün önünde açık olan şeyleri fark etmeyebiliyordu. O an odaklandığın şeyler, olması gereken olmayabilirdi, dikkatin dağılabilirdi, basit ayrıntıları kaçırabilirdin çünkü insandın. Olabilirdi.

Normal bir insan kaçırabilirdi ama hiçbir zaman normal değildim, özellikle de şu an içinde olduğum durumda, olduğumdan da iyi olmalıydım. Mantıklı kararlar vermeli, her şeyi düşünmeliydim.

Ama ben hiçbir şeyi düşünmeden, Bars'ın Milan'a, 'En başta kıza yaklaş, onu çöz dedik de evlen demedik,' demesinde takılı kalmıştım. Ona yalan söylüyordum, evet. Onu kandırıyordum, evet. Ama bu bana yalan söylediğinde kırılmayacağım anlamına mı gelirdi? Hissettiklerim yalan değildi. Dilimden dökülen yalansa, gözlerimden dökülen değildi; onun gözleri de mi yalandı? Hayır değildi.

Gözler mış gibi yaptırmak imkansızdı, zordu. Öyle güzel gözlerin sahibi öyle güzel mış gibi yapamazdı.

Şu an odaklanmam gereken bu değildi. Bana olan güvenlerini sorguluyorlar. Şu an düşünmem gereken başka şeyler var. Evet, odaklan.

"Lara?" diyen sesle irkilirken, merdivenlerin başında bana bakan Milan'la kendime gelip merdivenleri inmeye başladım. "Lara uyumuyor mu amına koyayım?" Boran'ın sesi beni görünce kesilirken, "Bir sorun mu var?" diye sormuştum Milan'a bakarak.

"Yok güzelim," deyip belimden beni kendine çektiğinde yutkundum. Bars, sırtını mutfak kapısının yanındaki duvara yaslamış, karşısındaki tekli koltuğa rahatça oturan Sergei'ye bakıyordu. Boran, büyük koltuğun sırt kısmına oturmuş gergince bana bakıyordu. Uyuduğumu mu düşünüyorlardı gerçekten?

"Sesimize mi uyandın?" dedi Sergei burnunu kırıştırarak.

"Yeni kalktım," diye mırıldandım ve devam ettim. "Akif Amirov nasıl?" Bars'ın yeşilleri üzerime çevrilirken, bakışlarım onda durdu. Çekmedim, ilk çeken olmazdım. Siyah pantolonun üzerine giydiği boğazlı kazak, üzerinde devasalaşmıştı. Saçları asker tıraşlıydı, yüz hatları keskindi. Dövmeleri onu korkutucu gösterirken, belindeki silaha değmişti bakışlarım ama gözlerine çevrildi tekrar. "Bir şey mi diyeceksin, Bars?" Gözlerine bakıp söylediğim şeyle Milan'ın belimdeki elinin sıkılaştığını hissettim.

Bars'ın dudağı kıvrılır gibi oldu. "Bir şey demem gerektiğini mi düşünüyorsun, Lara?"

Milan'ın elini belimden çekip boynumu sağa sola hareket ettirirken, "Bilmem," dedim. "Beni görene kadar hakkımda konuşuyordun da, bakıyorum yüzüme söyleyebileceğin şeyler mi?" Sergei iç çekerken Boran, "Lara-" dese de ona bakmadan, "Sana sormadım Boran," demiştim.

Milan, "Lara," dediğinde sinirle gözlerimi kapattım. "Bars kendi adına konuşamıyor mu?" İkisine de baktım. "İki olgun insanız, bir sorun varsa konuşarak çözebiliriz bence." Milan'a dönüp tek kaşımı kaldırdığımda, dudaklarını birbirine bastırdı ve ellerini teslim oluyormuş gibi kaldırıp, Sergei'nin çaprazındaki tekli koltuğa oturdu.

Bars, "Duyduğunu inkar etmiyorsun yani?" dediğinde göz devirdim. "Aptal mısınız, aptalı mı oynamalıyım?"

Sergei, "Babanın kim olduğunu bilmiyor gibi davranırken aptalı oynamıştın ama," dediğinde buz kestiğimi hissetsem de yüzüm ifadesizdi. Milan'a baktığımda, Sergei'ye bakıyor olduğunu gördüm. Bakışlarım Sergei'ye çevrildi bu sefer. Sırıttım. "Nereden anladın?"

MATRUŞKA || AA (KİTAP OLDU!) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin