10k'lık bölümü bırakıp, yorum yapmazsanız size musallat olabileceğimi söyleyerek kaçıyorum. Lütfen yavaş ve paragraf aralarını doldurarak okuyun...
Multiye Ahu'nun saç rengi diyebiliriz,daha kolay hayal edin diye koyuyorum.
Bölüm sonundaki sorulara bakmayı unutmayın, iyi okumalar.
🗝
Kendimi despot bir anne ve yumuşak taraflarını gösterse de en az onun kadar despot bir babayla büyüyen biri olarak, zor durumlardan sıyrılmayı başarabilen bir çocuk olarak tanımlayabilirdim.
Küçükken annemin ne kadar Ahu'ya zaafı olsa da belli başlı kurallar yıkıldığında, ona karşı bile ciddiyetinden ödün vermediğini görüyordum. Mesela dağıtılan oyuncaklar toplanmadığında, izin vermediği halde bakkaldan abur cubur alıp yediğimizde. Bunlar küçüklüğümüzde hatırladığım en basit yasaklardan birkaçıydı. Çok basit olsalar da bunlara dikkat etmemiz, annemin gözünde diğer kurallara da uyacağımızın göstergesiydi sanırım.
Biraz büyüdüğümüzde belli bir ilçeden sonrasına gidememe yasaklarımız başladı. Tabii ki gezebilirdik ama eve en yakın mesafedeki yerlerde. Ya da gidebileceğimiz mekanlar sınırlıydı. Şimdi anlıyordum diğer mekanların neden yasak olduğunu, merdiven altlarında dönen olaylar vardı, o yaşta bunu bize anlatamayacakları için yasak diyip konuyu kapatmışlardı.
Daha da büyüdüğümüzde kimlere neleri bahsedeceğimiz konusuna el atmışlardı. Annem haklıydı gerçekten de, küçükken en basit yasağına olan uyumumuz, büyüdüğümüzde bize getirdikleri diğer yasakları kabullenmemizi kolaylaştırıyordu. Mesela herkese babamızın kim olduğunu, nerelere gittiğimizi, kendimizle ilgili fazla bilgileri vermemeliydik. Babamız haftasonu evde olmasa da hafta içi, öğretmen olur da hafta sonu neler yaptınız diye sorduğunda, ailemizle vakit geçirdik demeliydik. Bunlar büyüdükçe gerçekten bir sorun olduğunu düşündüğüm şeylerdi, o zaman sorgulamamıştım çünkü küçüklüğümden beri olan bir şeydi bu.
Sosyal medyada fotoğraf paylaşmamız yasaktı. Okuldaki fotoğraf çekimlerinde bir şekilde olmazdık. Birinde hasta olduğumuzu söylemişti annem öğretmenimize, halbuki değildik. Sorgulamadım. Bunu öğrendim çünkü.
Daha da büyüdükçe artık yasaklar beni sıkmaya başlamıştı ve ben yasakları yapsam da bunlardan bir şekilde kurtulabilmiştim. Mesela babamın şirketi şu anki gibi büyük değildi ve sürekli bizi izleyen adamlar yoktu. Zaten babam pek evde olmazdı, işleri büyüttüğü için diye düşünüyordum, anneme hesap vermemiz gerekiyordu.
Yalan söylemeye alışmıştım bir süre sonra. Zeki kadındı, çok zordu onu kandırmak. Onun zeki olduğu kadar, benim surat ifadem sabitti. O öğretmişti bana bunu. Bu sayede yalanım anlaşılmazdı.
Şimdi de olduğum durumdan nasıl sıyrılabileceğimi düşünüyordum. Bir sürü bahane sıralayıp ortamdan sıyrılabilirdim, çok iyi yalan söyleyebilirdim; eğer karşımdaki normal bir insan olsaydı.
Ama karşınızdaki insan mikro ifadede uzman biri olunca, ister istemez geriliyordunuz. Çünkü insan bedeni söylenen yalanları belli etmede ustaydı ve sen ne kadar iyi olursan ol, elin, omzun, dudağın, gözün veya burnun, bir şekilde sana ihanet edebiliyordu.
"Yusuf Bey?" Onun gibi ona karşılık verip sesimi sabit tutmaya çalışırken uzattığı eline takıldı gözüm. Ceketi omuzlarımda tutmaya dikkat ederek elini sıktığımda, elimi sıkışındaki sertlikle beni korkutmayı mı amaçlıyordu bilmiyordum ama bununla başaramazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MATRUŞKA || AA (KİTAP OLDU!)
ActionUYARI! Son 10 bölüm kitap olacağımız için kaldırılmıştır, bizi Parola yayınları hesabından takip edebilir, basıldığımızda kitapçılardan ulaşabilirsiniz. Dilerim kitaplığınızda yer edinebiliriz. ❝Mürekkebin soluk rengi beyaz kağıdı kirletirken, roll...