ocho

3K 329 168
                                    

Derslerden sonra çantam ve sonradan bana katılan Renjun ile okuldan çıkalı yaklaşık beş dakika olmuştu. İkimiz en yakın arkadaşlar değildik. Ama oldukça fazla ortak noktamız ve beraber bulunduğumuz ortam vardı. Bir şekilde konuşmaya başlamıştık.

Renjun matematikte iyiydi. Ben ona kimya, fizik gibi derslerde yardım ederken o da bana matematik çalıştırmayı teklif etmişti. Şimdi ise kötüleşmeye ve kararmaya başlayan hava eşliğinde yürüyor, bir yandan da rastgele şeylerden bahsediyorduk.

"Jaemin ve Renjun, bekleyin!"

Çok iyi bildiğim bir ses arkamızdan duyulduğunda duraksadık. Arkamı dönmeden önce çantamın sapını sıktım, gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve sabır diledim.

"Bugün okuldan sonra bir antrenmanım yok. Beraber gidebiliriz." dediğinde gözünü Renjun'den ayırmamış olmasına takılmıştım.

Renjun ona soğuk bir şekilde bakarak omuz silkti. Önden yürümeye başladığında ve Jeno da sakince ilerlediğinde gözlerim ikisinin arasında bir süre gidip geldi. En sonunda Jeno'da takılı kaldım ve yüzümde oluşmasını engelleyemediğim tebessüm ile peşlerinden yürüdüm.

- -

"Merhaba hyung."

Jaehyun hyung bana gülümseyerek baktığında bir anlığına diğer iki kişiyi unutarak ona sarıldım. O da kollarını sırtıma koyarak bana karşılık verdikten sonra ayrıldığımızda, bakışları Jeno'ya kaydı ve suratı ciddileşti.

"Size de merhaba."

Renjun ve Jeno eğilerek selam verdiğinde etrafa bakınarak çoğu zaman yalnız oturduğum masalardan birini gözüme kestirdim. Çantamı sandalyemin arkasına astım ve oyalanmadan matematik kitabım ile kalemliğimi çıkardım.

Sipariş verdikten beş dakika sonra ders çalışmaya başladığımızda Jeno bana soru çözümü anlatan Renjun'u dinleyerek yüzünü ellerinin arasına almış ve kaşlarını çatmış bir şekilde kitabında bahsi geçen soruya bakıyordu. O kadar sevimli görünüyordu ki birazdan kalbim patlatacak gibiydi.

"Ve bunların hepsini formüle yerleştirdikten sonrasını yapmayı zaten biliyorsun, cevap elli sekiz çıkıyor." Sorunun sadece sonuna yetişebildiğimde Renjun suratıma anlayıp anlamadığımı kontrol etmek için baktı. Gözümün tüm bu süre boyunca kendisinde bile olmadığını fark ettiğinde ofladığını duydum. "Yah! Na Jaemin, odaklan!"

Benim soruları çözmek için, Jeno'nun ise dinlemeye odaklanmak için uğraştığı ortamda bir saat geçmişti. Jeno lavaboya gitmek için kalkmıştı ve Renjun elindeki çayın son yudumlarını içiyor, aynı zamanda da bana bakıyordu.

"Ne kadar süredir?" Sorusunu duyduğumda kitaba bir şeyler karalamayı bırakıp ona döndüm.

"Ne?"

"Jeno diyorum, ondan ne kadar süredir hoşlanıyorsun?"

"Bunu nereden çıkardın?" Sorduğum şey üzerinde güldü ve çayın son yudumunu içip fincanı masaya bıraktı.

"Hadi ama, bu 'Neyden bahsettiğini anlamıyorum' konuşmasını cidden yapacak mıyız? Ders çalışmaya başladığımızdan beri anlattığım otuz sorunun yirmi yedisinde ona bakıyordun."

Derin bir nefes alıp dudaklarımı büktüm. "Haklısın. Ama ondan hoşlanmıyorum, onu seviyorum."

Renjun kaşlarını kaldırdı. Bunu zaten fark ettim, ifadesi vardı suratında. "Ben de soruyorum ya, ne kadar süredir?"

"Yaklaşık üç yıl oldu." Omuz silkerek istediği cevabı verdim.

"Neden şu ana kadar konuş-" Renjun tekrar bir şey söyleyecekken onu durduran şey, Jeno'nun aramıza geri dönmesi olmuştu.

Renjun ona lafını bitiremediği için memnuniyetsizce bakarken bakışlarımı kitabıma indirdim. Jeno'nun bana bakması tehlikeliydi; saçma sapan hareketler yapıp kendimi rezil etmeme neden olabilirdi.

"Sınavlar bittikten sonra Mark'ın arkadaşı Yuta evinde bir parti verecek, gelecek misiniz?" diye sordu Jeno, yeni aklına gelmiş gibi.

"Önce sınavlar bitsin, sonra partiyi de düşünürüz." Renjun söylemek istediğim şeyi benim yerime söylediğinde başımı sallayarak ona katıldım.

"Tamam o zaman, bugünlük çalışma bitti mi?" Renjun başını iki yana salladı.

"Sen gidebilirsin, biz biraz daha oturacağız."

"Anlaşıldı. Bana sınav için şans dileyin, görüşürüz." Jeno Renjun'e göz kırparak konuştuktan sonra sipariş ettiği şeylerin parasını masaya bırakıp çıkışa ilerledi. Ben ise kaşlarımı kaldırmış bir şekilde peşinden baktım. Neden göz kırpmıştı ki?

Hayal kırıklığı, mutsuzluk ve şaşkınlık duygularıyla baktığım kafe kapısından bakışlarımı ayırmama neden olan şey Jaehyun hyungın mesaisi bittiği için yanımıza gelmesiydi.

O akşam, oldukça uzun bir süre sohbet etmiştik. Renjun Jeno'yu sevmediğini defalarca kez vurgulamış ve bazı şeyler anlatmıştı. Eski halimize göre daha yakın arkadaş olmuştuk.

Saat geç olmaya başlayınca Renjun kendi evine dönmüştü, ben ise Jaehyun hyungın evinde kalmaya gitmiştim.


günaydın

careless//nomin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin