"Eğer o şişeleri kırarsanız ben de bacaklarınızı kırarım! Sen hariç Haechan!"
Jaemin, Renjun ve Haechan ellerindeki poşetlerle sahilde koşmaya başladığında Mark bağırarak uyarmış, sonra da gülmüştü.
Hava yeni yeni kararmaya başlıyorken diğer insanların tatil sezonu henüz başlamadığı için sahil bomboştu ve bu nereye oturup oturamayacakları endişesini ortadan kaldırıyordu. Bu yüzden kaldıkları yerin hemen karşısında bir yer seçmiş ve yanlarındaki büyük örtüyü kum üstüne serip oturmuşlardı.
İçkilerle arası en iyi kişiler olan Jeno ve Mark hiç beklemeden soju şişeleriyle plastik bardakları kendi sermayeleri altına almış, yavaştan içmeye hazırlanmaya başlamışlardı. O ana kadar etrafta koşturmakta olan Renjun, Haechan ve Jaemin ise tam Lucas onlara katılacağı sırada gelip oturmuştu.
"Şimdi baştan uyaralım, aşırı sarhoş olursanız ve başınıza bela açarsanız tamamen kendi sorumluluğunuz." dedi Mark sırayla herkese göz gezdirerek.
Lucas ve Jeno birbirine bakarak güldükten sonra, Lucas gururlu bir ifadeyle elini göğsüne koydu. "Benim ne zaman sarhoş olduğumu gördün?"
Mark elini çenesine koyup bir süre düşündü. "Yılbaşında sanki birisi insanlara bağıra bağıra lavabonun yerini soruyordu ama... Kimdi acaba?"
"Onu şarkı çok yüksek sesli olduğu için yapıyordum bir kere. Sarhoşlukla alakası yoktu." dedi Lucas, kendinden emin bir şekilde.
"Lucas, lavabodan geldiğinde durduğun yerde dengeni sağlayamadığın için bana tutunmuştun." diye karşılık verdi Renjun kıkırdayarak. Lucas ona inanamayarak baktı.
"Buna da bahanen yoktur herhalde?" dedi Jaemin pişkince sırıtarak.
"Her neyse, hadi içelim artık." Haechan araya girerek Mark ve Jeno'nun doldurmuş olduğu bardaklardan birini kaparak kafasına dikti. Uzun zamandır içmemiş olduğu soju boğazından geçerek içini yaktığında hafifçe yüzünü buruşturdu ve bardağını yeniden doldurması için Mark'a geri verdi.
"Ama kadeh kaldıracaktık!" diye homurdandı Jaemin onun içmeye başlaması karşısında. Haechan'ın yüzünde sahte bir mahcubiyet belirdi.
"Sen kaldırabilirsin. Ama bensiz yapamadığını biliyorum, ben de seni seviyorum." dedi Haechan dramatik bir sesle.
Jaemin ona hayali bir öpücük gönderip göz kırptığında Haechan utanmış gibi yaparak ellerini yamaklarına koydu.
"Saçma hareketlerinizi bırakın da içelim." dedi Renjun, iki bardak alıp birini Lucas'a vererek.
Haechan gözlerini devirdi. "Arkadaşımızla konuşamaz olduk."
En sonunda herkes atıştırmalık cipslerini de açıp ellerine birer bardak alabilmişti. Birkaç saniyeliğine bir sessizlik oluştuğunda, bunun sebebi ne söylemeleri gerektiğini bilememeleriydi. Bunu bozan da yine Mark olmuştu.
"Öncelikle," bir anlığına takılarak boğazını temizleyip devam etti. "Böyle konuşmalarda iyi değilim, benimle dalga geçen kendisini denizde bulur direk söyleyeyim."
Mark uyarısını yaptıktan sonra yine duraksadı, söyleyeceklerini düşünüyor gibiydi ve dakikalar öncesinin aksine daha ciddi görünüyordu. "Birbirimizi çok uzun zamandır tanıyor olmayabiliriz; ancak tanıştığımız andan itibaren hepimizin, yapılmayı bekleyen ve birbirine tam oturan puzzle parçaları gibi olduğumuzu düşünüyorum. Her zaman beraber değildik, ama sonunda bir şekilde birleştik ve birbirimizin eksik yanlarını tamamladık. Birbirimize sevgi, saygı ve değer vermek için yıllara ihtiyacımız olmadı, birkaç ay bile yetti. Ben bugün buna içmek istiyorum; arkadaşlığımıza."
![](https://img.wattpad.com/cover/160975010-288-k664231.jpg)