once

3.1K 317 297
                                    

"Biraz gül. Annem seni suratsız biri olarak tanıyacak." demişti Renjun, bana kapıyı açar açmaz.

Dediğini yaparak güldüm, samimi bir şekilde. Şu birkaç gün içerisinde onu özlemiştim.

Beni partiye gelmek için ikna etmek konusunda başarıya ulaştığında, herkesin aksine benim 'parti kıyafeti'min olmadığı kafama dank etmişti. Ancak Renjun, beni bu konuda da kurtarmıştı.

"Şu haline bak, üç günde iyice çırpıya dönmüşsün." Söyleme şekli endişelendiğini belli ediyordu ve daha fazla gülümsememe neden olmuştu.

Renjun'in annesiyle kısa süreli bir selamlaşmadan sonra üst kata çıkmıştık. Ben yatağa oturmuş, etrafı incelerken Renjun odanın içinde dolanıyor ve bir şeyler düşünüyordu.

Bir süre sonra önümde ileri geri yürümeye başladığında gözlerim ona takıldı. "Bugün hazırlanacak mıyız?"

Renjun çenemi kapamamı istercesine işaret parmağını kaldırdı. Ardından aniden gülümsemeye başlayarak dolabının önüne geçti ve bir şeyler aramaya başladı.

Birkaç dakikanın sonunda Renjun elinde gül kurusu, ipek gibi görünen bir gömlekle bana dönmüştü. "Bu rengi çocukluğumdan beri sevmem."

Kaşlarımı kaldırarak hayran bakışlarla gömleğe baktım. "Şaka mı yapıyorsun? Çok güzel."

"Beğenmene sevindim." dedikten sonra üstümdekileri süzdü. "Pantolonun kalsın. Ama gömleğin üstüne giymek için başka bir şey bulacağım."

Saat beş buçuğa yaklaşırken Renjun bana gömleği ve siyah bir hırkayı vermiş, kendisine de bir şeyler bulmuştu. Ben giyinmek için lavaboya gidip döndüğümde de elime bir kemer tutuşturmuştu. "Gömleğini içine sok ve kemeri tak."

Dediğini yaptığımda beni son bir kez süzmüş, bitmiş resmine bakan bir ressam edası ile gururla gülümsemişti. Kendisi de yırtık siyah bir kot, siyah beyaz çizgili gömlek ve kot ceket giymişti.

Birkaç ufak detaydan sonra ikimiz de hazırlandığımızda, Renjun'in evinden çıktık. Yuta hyungın evi çok uzak değildi, bu yüzden yürüyerek gelmemiz yaklaşık yirmi dakika sürmüştü.

"Bak şimdi; sırf harika, müthiş ve mükemmel göründüğün için Jeno yanına gelmeye kalkarsa karnına yumruk at. Sadece ona değil, benim dışımda herkese yumruk at. Sarhoşsa direk tekmeyi bas."

Renjun ciddi bir şekilde bana bakıp konuştuğunda gülmeme engel olamadım. "Peki."

"Ciddiyim Nana, son sınıflara güven olmaz." Başımı sallayarak onu onayladım. Doğruları söylüyordu ve gerçekten de, hele hele içkili bir partide, son sınıflardan her şey beklenirdi.

Henüz çok kalabalıklaşmamış eve vardığımızda içeri girdik. Yuta hyung ile yakın değildim ama kötü biri olmadığını biliyordum. Herkes biliyordu. Daha çok herkesle arkadaş olan ve iyi anlaşan, samimi tiplerdendi.

Tek tük kişilerin olduğu koridordan ilerledik ve arka bahçeye geçtik. Yine son sınıf olduklarını tahmin ettiğin, tanımadığım kişiler barbekü yapmak için ateş yakmaya çalışıyordu, adının Doyoung olduğunu hatırladığım kişi ise etrafı kontrol ederek eksikleri tamamlıyordu.

"Merhaba, gelmenize sevindim." Yuta hyung yanımıza gelerek bizi selamladı. Renjun ile gülümseyerek ona aynı şekilde karşılık verdik. Ardından 'Keyfinize bakın' gibisinden şeyler söyleyerek uzaklaşmasını izledik.

"Gelen tek on birinci sınıflar biz olacakmışız gibi hissediyorum." dedim dudağımı kemirerek. Kendimi kurtların arasına atılmış bir koyun gibi hissetmek istemiyordum.

careless//nomin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin