veintidós

2.6K 264 228
                                        

Ben Jeno'ya, o da bana baktı. Yutkunmama engel olamadım.

Ona bakmayı bırakıp, hemen çantamı alarak kulübeden çıkmak istiyordum. Çıkmam lazımdı.

Ama kendimi zorlasam bile ayaklarım hareket etmedi. Kalbim boğazımda atmaya devam ederken gözlerimi kaçırmayı bile başaramadım.

Renjun ve Haechan kulübenin yanına gelip içeri girdiklerinde bir bana, bir de Jeno'ya baktılar. Renjun kaşlarını çattı ve yüz ifadesi sertleşti. Her an bir yerinden bıçak çıkarıp Jeno'ya saplayacakmış gibiydi.

Haechan ise bu manzaraya pek inanamamış gibi bana döndü. "Burada ne işi var?"

Bir tepki verebilecek durumda olmadığım için sessiz kaldım. Jeno ise onu pek umursuyormuş gibi değildi. Renjun ve Haechan'a baktıktan sonra yüzünde dalga geçercesine, üzgün bir ifade belirdi.

"Ne yazık ki kulübeler en fazla üç kişilik. Birinin buradaki yerini feda etmesi lazım." dediğinde Haechan'ın da, Renjun'in de burunlarından sinirle soluduğunu gördüm.

Renjun çantasını hızla kaptı. "Ben buna katlanamam." diyerek kulübeden çıktı ve gözden kayboldu.

Haechan ise onun arkasından baktıktan sonra iç çekti ve başka şansı olmadığını anlayarak isteksiz bir şekilde boş kalan son yatağa ilerledi. Çantasını koymasını bekledikten sonra ikimiz de dışarı çıktık.

Renjun bizi mutsuz bir surat ifadesiyle bekliyordu. "Gerçekten onunla aynı yerde kalacağına inanmıyorum Jaemin."

İç çektim. "Şu an yapabileceğim hiçbir şey yok Renjun. Bir şekilde katlanmak zorunda kalacağız. Sen nereye yerleştin?"

Sorduğum soru üzerine Renjun benim ve Haechan'ın kalacağı kulübenin hemen yanındaki kulübeyi gösterdi. "Ben de Mark ve şu yunus sesli çocukla kalmak zorundayım."

"Chenle mi?" diye sordu Haechan.

Renjun omuz silkti. "Bilmiyorum, galiba."

"Çok iyi biridir aslında."

"Kötü biri olduğunu söylemedim. Ama sürekli kahkaha atıyor ve kulaklarım büyük tehlike içinde."

Dediği şeye gülerek onlarla beraber yürümeye başladım. Jeno ile aynı kulübede kalacağımızı tamamen idrak ettikten sonra kendime gelmem lazımdı.

Sonuçta, yine onu sevmeyi bırakamıyordum.

Öğretmenlerin bize yerleşmek ve yerlerimizi ayarlamak için verdiği bir saatin sonunda, yine bir grup halinde arazinin ortasında toplanmıştık.

Odun toplanmamız istiyordu. Hem de bu soğukta.

Tek isteğim eve geri ışınlanıp sıcacık yatağıma kavuşmakken, şu anda kararan hava eşliğinde Renjun ve Haechan ile odun toplamaya gidiyor ve verdiğim gerizekalıca kararları sorguluyordum.

Biraz uzaklaştıktan sonra ıslak toprağın içinde kuru odun bulmaya çalıştık. Samanlığın içinde iğne aramaktan hiçbir farkı yoktu ve ben biraz daha dolaşırsam ellerimin donup kopacağını düşünüyordum.

Geçen süre içinde Renjun ile ikimiz de bir şey bulamamıştık. Ayrıca işimize o kadar odaklanmıştık ki Haechan'ın yanımızda olmadığını da fark etmemiz oldukça uzun sürmüştü. Fark ettiğimizde ben hocalara söylemeyi önerirken, Renjun sakin olmamı ve çok uzaklaşmış olamayacağını söylemişti.

careless//nomin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin