catorce

2.6K 286 22
                                    

Dürüst olmak gerekirse; hala bok gibi hissediyordum ve Haechan ile Renjun istemiyor olsa yataktan bile çıkmazdım.

Haechan ile konuşup konumu öğrenmiştik. Renjun ile Haechan'ın evine gitmeden önce buluşmuş, yolumuzun üzerindeki bir markete uğrayarak iki poşet dolusu abur cubur almıştık.

"Bu kadar şeyden sonra şeker komasına girmezsek iyidir." demişti Renjun, Haechan'ın evinin olduğu sokağa dönerken. Bundan sonrasında Haechan'ın evine varmamız uzun sürmemişti.

Haechan bize kapıyı açtığında, yüzünde neredeyse dehşete düşmüş diyebileceğim bir ifade vardı. Bir elinde hala ekranı açık olan telefonu vardı, diğer eli kapıdaydı. Renjun onu bir dedektif edasıyla süzdü, ben ise telefonuna bakmaya devam ettim.

Renjun ile salona geçtiğimizde Haechan poşetleri elimizden alıp mutfağa götürdü ve birkaç dakika sonra yanımıza tepsi üzerinde üç bardak kahve ile döndü. Kapıyı açtığında yüzünde olan ifade, yerini hafif bir gülümsemeye bırakmıştı. "Eee, ne var ne yok?"

Renjun'in gözlerine tekrar bir dedektif bakışı yerleşti. "Bizi şimdilik düşünmeyelim. Gelmeden önce bir şey mi oldu?"

Haechan gözlerini kaçırıp eline kahvesini aldı. İkimiz de bir şey demeden onun konuşmasını bekledik. "Siz gelmeden önce... Mark mesaj attı."

Kaşlarımı çattım ve yerimden doğruldum. "Ne yazdı?"

Haechan bir şey demeden telefonunu açtı ve Mark'ın attığı mesajı gösterdi.

'Özür dilerim' yazısını gördüğümde şaşırmama engel olamamıştım. Mesaj atmış olması başlı başına asla gerçekleşeceğini tahmin etmediğim bir şeydi, hele böyle bir şey yazmasını hiç beklemiyordum.

"Bu kişinin Mark olduğuna emin miyiz?" diye sordu Renjun.

"Evet, eminiz."

Kahvemden bir yudum aldım ve mesaj atmasındaki asıl nedeni aradım. Çünkü 2-3 yıldır tanıdığım Mark Lee, en azından bildiğim kadarıyla, aniden değişip yaptığı şeyler sonucu insanlardan özür dilemeye başlayacak biri değildi.

"Jeno ve Mark hakkında daha fazla canınızı sıkmanıza izin vermeyeceğim. Hadi film izleyelim." Renjun yerinden kalktığında boş bir şekilde ona baktım. "Haechan, güzel bir bilim kurgu filmi bul. Ben de abur cuburları getireyim."

"Ama hiçbir şeyin yerini-" diye cümlesine başladı Haechan, ancak Renjun onu böldü.

"Ben hallederim." dedikten sonra mutfağa gitti ve Haechan da yerinden kalkıp eline kumandayı aldı. Kaydedilmiş filmlere bakarken birkaç ay önce çıkan, benim gitme fırsatını bulamadığım bir film gördüğümde Haechan'a heyecanlı bir tavırla filmi işaret ettim.

Renjun oyalanmadan birkaç tabak cips, ısıtılmış pizza ve çikolatalar ile geldiğinde, getirdiklerine aşkla baktım. O da aramıza kurulduktan sonra Haechan filmi başlatacaktı ki, telefonuna gelen bildirim sesi üçümüzün de dikkatini çekti.

Haechan telefonu eline alıp bildirime baktığında suratındaki tebessüm, yerini birazdan kusacakmış gibi duran bir ifadeye bıraktı. Renjun merak edip telefona eğilerek baktıktan sonra aynı şekilde onun da yüzü değişti.

"Mark lanet olasıca Lee." diye durumu açıkladı.

"Yine ne demiş?"

"İçten bir şekilde özür dilediğini söylemiş ve Haechan'ı buluşmaya davet etmiş." Renjun konuştuktan sonra ikimizin de bakışları aynı anda Haechan'a döndü.

"Aptal değilim. Kabul etmeyeceğim tabii ki."

Rahatlayarak bir nefes verdim. Aptal olmayla bir alakası yoktu. Ama Haechan yumuşak kalpli bir insandı ve bu numaralara kanmasını istemiyorduk.

"Mark'ı unut gitsin. Hadi filmi izleyelim."


son zamanlarda markhyuck o kadar içime işledi ki bu kitapta direk barıştırıp, sevgili yapıp, evlendiresim var

bu arada sınavlarımı atlatmak üzereyim, hayatta kalmaya çalışıyorum ve başarırsam diğer kitaplarımı yeni bölümleriyle birlikte tekrar yayınlayacağım

careless//nomin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin