6 | Kıskançlıklar ve İlişkiler

476 39 263
                                    

     "Niye yine buraya geldik ki? Buradan atılmamış mıydık biz? Ben kavga etmiştim ya hani

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

     "Niye yine buraya geldik ki? Buradan atılmamış mıydık biz? Ben kavga etmiştim ya hani..."

     Birkaç gün önce geldikleri barın kapısından bu kez daha az havalı bir şekilde girerlerken Nils'in sözleri üzerine Silas gözlerini devirdi. "Çünkü işimiz var," diyerek cevapladı gereksiz soruları. Barın içerisinde yürürken gözlerini etrafta gezdirdi. Bar sakin görünüyordu. Gözleri, kendisine bakan ve çok da tanıdık olmayan bir çift mavi göze takıldığında mırıldandı: "Barmenle..."

     "Bekle—ne? Yine o barmenle mi konuşacaksın? Ah, hayır!"

     Nils alnına vurma isteğiyle dolarken Silas onu umursamadı ve İtalyan barmen Felix Dario Salvatore'un bulunduğu köşeden bir bar taburesine oturdu. "Selam, Felix! Bizi özledin mi?"

     Daha birkaç gün önce felaket bir kavgadan kıçlarını kurtarmış olduğu iki genci karşısında yeniden gördüğünde Felix'in yüz ifadesinde bir değişme olmadı. Her zamanki ifadesiz yüzünden hiçbir şey okunmuyordu. Gözlerini onlara dikti ve hafif bir şekilde gülümsedi.

     "Sizi bir daha buralarda göreceğimi düşünmüyordum," dedi, sildiği bardakları yerine bıraktığında. Gözlerini Nils'e dikti. "Bu kez nasıl yardımcı olabilirim size, gençler? Bir kez daha kıçınızı kurtarmamı beklemezsiniz umarım."

     Gözlerini kocaman açarak barmene baktı Nils. "Öncelikle," dedi parmağını ona doğrultarak. "Ben —yani biz— hallediyordum, tamam mı? Senin kurtarmana ihtiyacımız yoktu. Senin yaptığın neydi ki, ha? Bir bar tepsinini bir adamın kafasına indirdin sadece! Tanrım—"

     "Bize birer bira vermekle başlayabilirsin," diyen Silas sözünü kesti Nils'in. Barmene baktı ve gülümsedi. "Ardından seninle ben, biraz konuşacağız."

     Sarışın gencin sinirlenmesinin üzerine onu sakinleştirmeye çalışan ve ellerine dokunan Silas'ı izledi Felix biraları çıkarırken. Bu gençlerin ne işi olduğunu hâlâ çözememişti ama onların kişiliklerini çözmeye başlamıştı. Biraları onlara uzattıktan sonra bar tezgahının üzerinde kollarını kavuşturdu. "Söyleyin bakalım."

     Silas birasını yudumladı. "Şu insan kaçakçılığı yapan örgüt hakkında ne biliyorsun?" Felix kaşlarını kaldırdı, Silas ise gözlerini devirdi. "Anladın sen."

     "Pek bir şey bilmiyorum," diyerek omuz silkti Felix. Bar tezgahından ayırdığı kollarını iki yanına sarkıtmıştı, bu yüzden Silas öne doğru eğildi ve deri ceketinin cebinden çıkardığı yüz doları gösterdi. Felix parayı gördüğünde derin bir iç geçirdi. "Boyunuzdan büyük işlere  bulaşmasanız iyi olur, çocuklar."

     Parayı sallayan Silas, "Biliyor musun, bilmiyor musun?" diye sordu. Felix ise buna karşılık tekrar eğildi genç adama doğru ve bildiklerini anlatmaya başladı.

     Bu sırada Nils'in yine canı sıkılmıştı. Büyük örgütlerin ne gibi sırları olduklarıyla ilgilenmiyordu; konuşmadan koptu ve bakışları daha ilgi çekici şeyler aradı. Barın içerisinde dolandı gözleri. Büyük ve lüks bir bar —tıpkı geçen gece gittikleri kulüp gibi— olduğu için üç bar tezgahı vardı ve hepsinde farklı barmenler duruyordu. Birkaç metre ötelerinde bir bilardo masası ve büyük bir müzik çalar vardı. Barmenlerin bulunduğu tezgahların arka kısımlarında çeşit çeşit markalardan her türlü içki bulunuyordu.

Puslu Yolların ŞeytanlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin