SILAS MATEO LAWRENCE
[ Oslo, Norveç | Mayıs 2032 ]
Sıcak bir Mayıs günüydü. Mimarlık bölümü son sınıf öğrencisi olan Silas Lawrence, dışarıdaki sıcağın aksine serin olan odasındaki geniş yatağında uyumaktaydı. Yatağın diğer tarafında da bir süredir takıldığı bir kız vardı. Odanın kapısı aniden açıldığında Silas da eş zamanlı olarak gözlerini açtı ve kapıyı aniden açan kişiye baktı."Nils aşağıda seni bekliyor—ah..." Melissa Johannessen, oğlunun bulunduğu durumu unutmuş gibiydi ama karşısındaki manzarayı gördüğünde birdenbire hatırlamıştı. Yüzündeki utangaç gülümseme ile gözlerini yatağın diğer tarafında uyuyan genç kızdan alıp uyanmış olan oğluna dikti. "Nils geldi." diye tekrarladı az önce yüksek sesli söylediği cümleyi.
Silas tek kolunu yatağa yaslayıp bedenini biraz doğrulttu ve annesine kaşlarını çatarak baktı. "Ne için?"
"Kütüphaneye gidecektiniz..." Melissa oğluna yapması gereken bir şeyi hatırlattığı için kendisini suçlu hissediyordu, bu yüzden dudağını ısırmıştı.
Elini kumral saçlarına atıp saçlarını karıştıran Silas, duyduğu cümleyle yapması gereken şeyi hatırlamıştı. Ani bir refleks ve şok ile ayağa fırladı. Ağzının içinde sessiz bir küfür mırıldandı ve odanın ortasında dolanıp pantolonunu aramaya başladı. Fakat ne yazık ki, Silas pantolonunu bulamadan odaya biri daha daldı.
"Silas, geç kaldık farkında mısın—siktir!" Nils odanın ortasına kadar ilerleyip Silas'ı yarı çıplak bir şekilde gördüğünde bunu garipsememişti ama dönüp duran Silas'ı gözleriyle takip ederken görüş açısına yataktaki başka biri girmişti. "Selam Hilda." diye ekledi elini ensesine atıp gülümseyerek.
Yeni uyanmış olan genç kız, odadaki farklı iki kişiyi ilk gördüğünde algılayamadı, ardından birinin Nils birinin de Silas'ın annesi olduğunu fark ettiğinde utanmak yerine sadece güldü. "Günaydın."
Melissa yavaşça odayı terk ettiğinde Nils, Silas ve Hilda arasında bir bakışma yaşandı. Nils bu kızdan hiç hoşlanmasa da ona zoraki gülümsemeler gönderiyordu; Silas ise bulduğu pantolonunu üzerine geçirdikten sonra saçlarını karıştırdı ve Hilda dışında odadaki herhangi bir şeye bakmakta olan Nils'e döndü.
"Kaçta buluşacağız demiştik?"
"11'de." Odadaki kitapların isimlerini bile tek tek okuduktan sonra dikkatini Silas'a verdi Nils. "Ve şu an saat 11.23." Hiç istemese de gözleri, tam olarak Silas'ın arkasında duran ve hâlâ yatakta olup onlara bakmakta olan Hilda'ya kaydı. Genç kız neler olduğunu anlamıyormuş gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Puslu Yolların Şeytanları
Mystery / Thrillerİki genç adamın yürüdükleri puslu yolların altına gizlenen şeytanlar var. Bu şeytanlar, onların duygularını ve zihinlerini alt etmek için uzun zamandır bekliyor. *** Silas Lawrence'ın ve Nils Larsen'in hayatları, babalarına ait olan geçmişlerin peşi...