Felix onları bir yere götüreceğini söylediğinde bunun neresi olduğundan bahsetmemişti. Barmenin son teknoloji ürünü olan arabasında ilk kez yolculuk yapan Nils heyecanlıydı. Arabanın her bir haltını soruyor, Felix'i dikkatle dinlerken bir yandan da arabayı içindeki aksesuarlarla beraber inceliyordu. Silas ise ön koltukta oturup yola bakmakla meşguldü, Nils'in bu heyecanına gözlerini devirmemek için kendisini sıkıyor ve neredeyse nefesini tutuyordu.
"Vay canına!" dedi sarışın genç adam heyecanla. "Bu arabayı alacak parayı nereden buldun? Sadece bir barmen olduğunu sanıyordum."
İtalyan barmen arabayı sürerken dikiz aynasından baktı arka koltuktaki genç adama. Onun mavi gözleri ile kesiştiğinde ona, onlarca anlama gelebilecek bir gülüş sundu. Nils mesajı alarak güldü. Felix Dario Salvatore, hiçbir zaman sadece bir barmen olmamıştı...
Olağan hız sınırının üstünde giden araba, bir deponun önünde durdu. Nerede olduklarını kavramaya çalışan ve arabadan inen ilk kişi Silas oldu. Arabanın kapısını hızla çarptı ve toprak yolda yürüdü. Botlarının tabanlarının toprak yolda çıkardığı ses ve etrafa sıçrattığı toz, sanki tamamen yabancı bir yerde olduğunu ona fark ettirmeye çalışıyordu. "Burası da neresi böyle?" diye sordu, arkasını dönüp Felix'e baktı.
"Sizi tanıştırmak istediğim birileri var." Felix toprak yolda hızlı adımlar atarak ilerledi. Deponun şifresini girerek demir kapının açılmasını sağladı. Arkasını dönüp iki gencin meraklı bakışlarıyla karşılaştığında gülümsedi ve onları evine davet eder gibi eliyle deponun içini gösterdi.
Karanlığa doğru birkaç adım atıldı. Nils etrafını seyre dalmış gibi bakınırken Silas tüm ciddiyetini koruyor ve adımlarını seri bir şekilde atıyordu. Belirsizlikleri ve kendisinin lider olmadığı şeyleri sevmezdi; bu yüzden tetikteydi. Felix'in tanıştırmak istediği kişiler kim olabilirdi? Sabah sabah Felix aramış ve onları bir yere götüreceğini, örgüt için bir plan yapacaklarını söylemişti ve hazır olmalarını istemişti. İşte şimdi buradaydılar.
Dar, uzun bir koridordan geçtiler. Ardında bir evin salonunu andıran büyük bir hole geldiler. Burada resmen bir evde olabilen her şey vardı; geniş iki kanepe, bir masa ve bir buzdolabı. Burası da neresi böyle, diye tekrarladı içinden Silas. Felix onları nereye getirmişti?
Onları karşılayan iki genç adamı gördü, gözlerini çakma salondan çekip dikkatini önünde dikilmiş bedenlere verdi. Uzun boylu olan genç, Silas'ın yaşına yakın gibi görünüyordu. Siyah, kıvırcık saçları ile yeşil gözleri vardı. Yüzündeki ciddi ifade, Silas'ta aynaya bakıyormuş gibi bir his uyandırdı. Onunla göz göze geldikten sonra duruşunu dikleştirdi Silas, onun yanındaki gence baktı. Kıvırcık saçlıya göre daha cılızdı, kumral saçları vardı. Üzerindeki kıyafetler onu tam bir serseri gibi göstermeye yetiyordu fakat kıvırcık saçlı olanda öyle bir tip yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Puslu Yolların Şeytanları
Mystery / Thrillerİki genç adamın yürüdükleri puslu yolların altına gizlenen şeytanlar var. Bu şeytanlar, onların duygularını ve zihinlerini alt etmek için uzun zamandır bekliyor. *** Silas Lawrence'ın ve Nils Larsen'in hayatları, babalarına ait olan geçmişlerin peşi...