13 | Bela Arama Merakı

369 31 241
                                    

     Hayatında ilk kez huzurlu bir uykunun kollarındaydı genç adam

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

     Hayatında ilk kez huzurlu bir uykunun kollarındaydı genç adam. Uyku onu sarmalamışken onun da kolları, yanında uyuyan genç adamı sarmalıyordu. Onunla beraber uyumaya bağımlı olacaktı — tıpkı ona bağımlı olduğu gibi...

     Huzurlu uykunun kollarından sıyrıldı cebinde unuttuğu telefon titrediğinde. Uykusu hafif olduğu için lanetler ederdi çoğu zaman; bir kâbus görse veya herhangi bir ses duysa hemen uyanırdı. Onun aksine Nils'in uykusu ağırdı; sarışın genç adam uyuyakaldığından beri her zamanki huzurlu uykusundaydı.

     Gözlerini açtığında Nils'in hâlâ kafasını göğsüne yaslı halde bulmayı beklemiyordu Silas. Nils'in melek gibi yüz ifadesini görebilmek için başını hafifçe kaldırdı yastıktan, eğdi ve Nils'e baktı. Hâlâ uyuyabiliyor ve orada öylece durabiliyor olmasına şaşırdı önce, sonra gülümsedi. Nils orada muhtemelen çok rahattı, Silas'ın kollarının sarmaladığı vücudu da öyle. Aslında ikisinin de bedeni kaskatı kesilmişti, muhtemelen aynı pozisyonda yatmaktan ağrıyacaktı da. Zaten Silas'ın kolları ağrımaya başlamıştı.

     Cebindeki telefon tekrar titredi. Silas huzursuzca kıpırdandı ve bir nefes verdi. Nils'i uyandırmak istemediği için onun bedenini yan tarafa atmadı. Elini pantolonuna atarak cebindeki telefonu aldı ve elini yorganın üzerinde çıkardı. Ekran kilidini açıp gelen bildirimlere baktı. Bildirimler o uygulamaya aitti. Silas umursamamak istese de gelen uyarı mesajını okuduğunda kaşlarını kaldırdı. Eğer bu işi almazsa işi başkasına vereceklerini ve onu da uygulamadan atacaklarını söylüyorlardı. Son iki seferdir Nils'e uyup görevlerini yerine getirmiyor olmasından dolayı bunu yaptıklarını düşündü.

     "Siktirin gidin." diye fısıldadı, Nils'in duymasını istemeyerek. Telefonu cebine tıktı tekrar. Bunu yapmak istemiyordu, atılırsa atılsındı. Hiçbir şey umurunda değildi çünkü Nils haklıydı. Silas artık yirmi dört yaşında bir mimardı, para için insanları döven bir boksör değildi. Neden bunu yapıyordu? İyi bir şey yapmadığını elbette ki biliyordu; sorgulamadan birilerini dövmek ve bunun için para almak, karşıdan bakıldığında çok saçma duruyordu.

     Silas gözlerini kapatıp tekrar uykuya dalmak üzereydi ki telefonu bir kez daha titredi. Sanki onun umursamadığını biliyorlarmış gibi... Daha önce hiç bu kadar ısrarcı olmamışlardı. Belki de atılmasını istemedikleri kadar iyi bir eleman olduğu içindi. Silas telefonu tekrar alıp mesaja baktığında teklifi bir kez daha gözden geçirdi. Paranın miktarı oldukça fazlaydı, bu parayla New York'ta istedikleri her şeyi alabilirlerdi. Tek derdi para değildi oysaki; yalnızca birkaç saat önce en az üç kişiyi öldürmüş olmasına rağmen içindeki bir şey onu dürtüklüyordu. Silas para için değil, içindeki karanlığı doyurmak için bunu yapıyordu. Birkaç gündür yapmıyor olduğu için de canı sıkılmıştı. Bir yanı bunu istiyordu — hem de sonuna kadar...

     Mesajları bir kez daha okudu. Fotoğrafı gönderilen genci inceledi, adresine baktı. Ardından gözleri telefonun üst kısmındaki saati buldu: 02.49. Bu saatte attıkları daha önce de olmuştu, Silas da canı sıkıldığı için görevini yerine getirmişti. Şimdi durum farklıydı; yanında Nils vardı ve farklı bir ülkedeydiler. Gerçekten Nils'i bırakıp bunu yapmaya gider miydi? Yapmıştı. Geldikleri ilk günde bunu yapmıştı. Fakat şimdi, genç adama hislerini açıklamışken ve onun nefes alışverişlerini tam göğsünün üstünde hissediyorken... Onu bırakıp gitmek çok zordu.

Puslu Yolların ŞeytanlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin