“Avukat mısınız?” dedim merak dolu ama sakin gözlerle.
“İnsan sarrafı mısınız?” dedi gülümseyerek. Büyük ihtimalle tahminimde yanılmamıştım.
“Aslına bakarsanız, hayır.” dedim. “Sadece çok fazla Sherlock Holmes okuyorum.”
“Tümdengelim yöntemini bende kullanırım ama bunu yol arkadaşlarıma karşı değil.” diye karşılık verdi. Samimi bir sohbet ortamı kuruluyor gibiydi. Sherlock Holmes okumuş olan ve onun yöntemlerini bilen bir kadın daha kaç kez karşıma çıkardı ki? “Peki siz ne iş yapıyorsunuz?” dedi montunu çıkartarak.
“Ben sabuncuyum.” dedim ciddiyetle.
“Bomba falan da yapıyor musun?”
“Tabi ki. Hatta ismim Tyler Durden.” Dövüş Kulübü’nü de izlemişti. Bu yolculuk bana bir armağandı sanırım.
Düzgün dişlerinin ve şekilli dudaklarının arasından çıkan, kulağa melodik bir biçimde gelen kahkahasını ilk o zaman duydum.
Yolculuk benim esprilerimle ve onun güzel cümleleriyle çok çabuk geçmişti. Uçaktan inip havaalanına geldiğimizde ondan numarasını isteyecekken etrafıma bakındım. Ankara’ya gelme amacım bir anda kafama dank etmişti.
“Seni bir daha ne zaman görebilirim?” diye sordu büyük bir samimiyetle. Numaramı istediği beliydi. Şu dört ay meselesi olmasa bu kadını kaçırmaz, bir süre daha onunla takılırdım. O an yapacağım en mantıklı şeyi yaparak ona şu cevabı verdim: “Hayat bizi ne zaman karşılaştırırsa.”
Tüm yolculuk esnasında ona sevgi dolu gözlerle bakıp şimdi çekip gitmem biraz bozulmasına sebep olmuştu. Haklıydı. Değişen yüz ifadesini hemen normale getirmek istercesine: “Pekala. Hayat bizi hiç karşılaştırmazsa iyi bir adam olmadığını düşüneceğim ama, haberin olsun.”
“Sen bilirsin.” dedim gülümseyerek. “Hadi seni bir taksiye bindireyim.”
Havaalanından çıkıp kapının önünde bekleyen taksilerden birini çağırdım. Valizini bagaja yerleştirip bir centilmen gibi kapısını açtım.
“Bu arada farkındaysan adını hala Tyler olarak biliyorum. Sende benim adımı bilmiyorsun.” dedi masum bakışlarla. “Sahi, nasıl tanışmışız biz?”
“O zaman kendine bir isim seç.” dedim gülerek. “Eğer birbirimizi tekrar görürsek o zaman gerçek isimlerimizi söyleriz.”
“Değişik bir adamsın.” diye karşılık verdi. Kırmızı rujunun arasından beyaz dişleri, normalden daha beyaz gözüküyordu. “Senden arkadaşlarıma bahsetmeli miyim?”
“Psikopat olarak değil de; egzantrik olarak bahsedersen sevinirim.”
“Tamam, bakalım.. Kendime ne isim seçebilirim acaba?” kendi kendine düşünmeye başlamıştı. “Buldum! Benim adım da Marla. Tyler’a karşılık Marla.”
Gülerek onu taksiye bindirdikten sonra köşeyi dönmesini bekleyerek olduğum yerden ona baktım. Saat 3’e geliyordu ve hava soğuktu. Bir taksi de ben çevirip içine atladım: “Şu adrese lütfen.”
![](https://img.wattpad.com/cover/20760280-288-k982198.jpg)