O kadar renk vardı ki ahenk denilen kelimeyle dans eden canlı senfoniden. Pembe , mor , mavi... Dikkatle izliyorduk hatta yaşamımız için bir parça edinmisti bu göz alan canlı senfoni. Adeta nefes alıyordu. Her rengi tadıyorduk , kokluyorduk ve duyuyorduk. İsim koymuştuk onlara sıfatlandırıp , nitelendirmiştik. Yaşıyorduk. Pembe ; Sevgi , Mor ; Uyku , Yeşil ; Huzur , Sarı ; Bereket , Beyaz ; Temiz bir ruh... Onlarca rengi nitelendirmiştik. Yaşıyorduk ama bir şey oldu. Biri eline paletini aldı siyah renk vardı sadece o lanet olası paletinde. Siyah ; Karanlıgı , nefreti , mutsuzlugu , korkuyu ve öfkeyi temsil ediyordu. Aldı ve hayat buldugun şeyin üzerine sürmeye başladı. Onu kirletmeye başladı. Engel olamadık. Köşede , kıyıda , sağda , solda renkli beyaz bir hayat ışıgı aradık.
AMA BULAMADIK BULDURAMADIK.
NEYDİ BU İNSANDAKİ SEBEPSİZCE KIRMA İSTEGİ ?
NEDEN HER ŞEYE BİR LAF YETİŞTİRME ÇABASINDALAR ?
AMAÇ NEYDİ ??
BU BASKI NE İÇİN ??
NE İÇİN BU BASKI ???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIKSIZ.
SaggisticaBir ışığın olmaması ve ot gibi yaşamak nedir bilir misiniz ? Tanık olmak ister miydiniz peki ? Elinde bir tane bile değer veren birisinin olmadığını bilmek... O boşluk hissi ve o IŞIKSIZLIK.