Bölüm Şarkısı : Tokio Hotel - Run Run Run | "Tellin' all your friends that this love was just made for bleedin'.Hung up underwater but still keep on tryin' to breath in. / Arkadaşlarına bu aşkın sadece acı çekmek için yaratıldığını anlatmak. Suyun altında kalmak ama hala nefes almaya çalışmak. "
Günün ilk ışıkları tülün desenlerinden sızıp Minel'in göz kapaklarına vurduğunda, hafif kıpırdanıp, üşüyüp ürperdiğini hissetti. Üzerindeki çarşafa biraz daha sarılırken. Aniden gözlerini açtı. Yorgun hissediyordu ve omzuyla boynunun arasındaki çukur ağrıyordu. Hala Ecrin'in üzerinde yarı çıplak yatıyordu. Ecrin'i uyandırmamaya çalışarak yavaş ve dikkatli hareketlerle, Ecrin'in üzerinden kalktı.
...
( Önceki Gece: )
Gökçe, Ceylin'in omuzundan tutarak salondan çıkartıp, kapıyı kapattı. Herkes mutfakta otururken, Ceylin ablası Elif'i arayıp durumu anlatıyordu. Gökçe'nin içinde bir sızı, hani böyle dünyaya sığamıyor yüreği... İçinde bir acı, nefes alamıyor... İçinde bir yerler kan revan... Sığmıyor ne kendi içine ne ilk kez geldiği Ecrin'in evine... Mutfak ruhuna dar... Volta atıyor evin holünde... Her duvar üstüne gelmekte... Yer ayaklarının altında kayıp gitmiyor, akıyor adeta...
Rana, Gökçe'ye bakmak için koridora çıkıyor. Gözgöze geliyorlar Gökçe ile... Anlıyor Rana, Gökçe tek kelime etse ağlayacak.
"Gidelim mi?" diyor Rana çekingen bir ses tonuyla.
"Gidemeyiz. Ablamlar şüphelenir." diyor dişlerini sıkarak Gökçe. Sonra koridorun sonuna doğru ilerliyor hızla, banyoya girip kapıyı kapatıyor. Rana kapının dışında öylece kalıyor. Ne dese avutabilir ki şimdi en iyi arkadaşının yüreğini? Ne dese su serper kavrulan yüreğine...
Gökçe, banyoya neden girdiğini bile bilmiyor. Tek istediği burdan gitmek... Ortadan kaybolmak yine... Minel ile Ecrin'e izin vermemesi gerekirdi. Minel gerçekten yarı cadıysa... Bunu düşünmek istemiyor Gökçe, kafasını iki yana sallayıp aynada kendi kızıl göz bebeklerine bakıyor... Ağlıyor Gökçe, aynada ki suretine bakarak... Ağzını açıp çığlık atıyor... Fakat içinde patlıyor çığlığı... Dışarıya tek bir ses duyulmuyor... Sessizce aynanın karşısında bağırıyor Gökçe... Sağ elini ağzına alıp ısırıyor, sol eliyle uzun saçlarını çekiştiriyor... Bir şey hissetmek istiyor, bu yoğun acıdan başka tek bir şey... Fakat tek hissettiği saf ve yoğun bir acı... İliklerine kadar işleyen bir acı... Burnunu sızlatan bir acı... Damarları bu acıdan patlayacakmış gibi hissediyor Gökçe... Sonra soğuk suyu açıyor... Biraz kendi haline döner gibi oluyor yüz ifadesi... Suya üfleyerek bir şeyler fısıldıyor Gökçe... Ve kızıl bir duman çıkıyor sudan... Gökçe kayboluyor ortadan...
Sabaha karşı Dorleyum sokaklarında siyah kurdelelerle bezenmiş br mumya gibi dolaşıyor Gökçe... Gözünde durduramadığı yaşlar... Önce yürüyor... Sonra adımları hızlanıyor... Koşar adım ara sokaklarda.... Sonra deli gibi koşarak... Güneş gökte yükselene kadar...
( Bu sabah: )
Minel, alel acele ve sessizce giyindi. Arkasına bile bakmadan, salondan çıktı. Aklındaki tek şey abileri şüphelenmeden köye dönmekti. Çünkü eğer yaptığı şeyi abileri öğrenirse bu kez doğrudan Ecrin'e ve ailesine saldırırlardı... Ve muhtemelen geçen seferki gibi, onu Ecrin'i öldürmesi için ikna edene kadar tuttukları bodrumda tutarlardı... Ve bu kez Ecrin'e yardım edemezdi. O bunları düşünürken Ceylin ile burun buruna geldiler.
Ceylin, Minel'in aklındakileri duyunca, bir an şaşırdı. Bunu beklemiyordu. Abilerinin onu zorladığını düşünmüyordu. Göz gözeydiler.
"Lütfen Ceylin, çok yorgunum. Sorularının cevaplarını sonra vereyim." dedi Minel, sesi gerçekten yorgun çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA KAN
VampireYarı Kurt ve Yarı Vampir bir melezin, cadılarla dansını anlatırken kendini kadim bir Gümüş Kanlı Savaşının içinde bulacaktır. İki genç kadın ve aralarında başlayan bir aşk - savaş çıkmazı.