Bölüm 30 : KRALİÇENİN YÜKSELİŞİ

382 43 7
                                    

Bölüm Şarkısı :Linkin Park Cinematic Cover (feat. Jung Youth & Fleurie)Produced by Tommee Profitt - In The End

Böyle şeylerin hep karanlık yerlerde saklandığını düşünürüz. Ya da ... Harabelerde... Oysa burası sadece Hollywood filmlerinde görebileceğiniz bir malikane. Hani büyük demir kapıları olan. uzun bir araba yolu. Malikanenin giriş kapısının tam önünde oval, büyük bir fışkıyeli havuz...

Gümüş kanlıların diğer tüm nefrinler gibi karanlığa sığındığını söyledik insanlara... Yoksa insanlar yaşamayı bırakırlardı.

İçeri girdiğimizde kardeşimi gördüm. Yanında, daha önce Efsa 'nın gösterdiği, Ecrin'e çok benzeyen erkek bir gümüş kanlı da vardı. Şok kürek kemiğimimde iğne ucu kadar bir yeri sızlattı. Gözlerimi istemsizce kapatmama neden olacak kadar keskin bir acıyla. Ve anladım, sol kürek kemiğimin ucunda bir topuzlu iğne saplıydı. Saf gümüşten yapılma. Vampirleri, denizci ağları ya da sarımsakla kitleyebilirdiniz. Kurtları alevlerle, cadıları pentagramla... Elfleri, yani cinleri saf gümüşten yapılmış bir topuzlu iğne ile, tabi birde doğum adını bilmeniz gerek. Ve ikiz kız kardeşim benimkini biliyordu.

Gülümseyerek ikizini süzdü gümüş kanlı. "Biliyordum." diyen bir bakış eşliğinde.

"Kız kardeşim. Bize katılmak için gelmedin ve bir anlaşma olacak ve sen bu anlaşmanın hiçbir yerindesin. Tabiii....Ejderha cadıyı alıp gelseydin, durumunu gözden geçirebilirdik." dedi Elçin tiksindirici bir sırıtmayla.

"Öte yandan hala seninle anlaşma yapabilirim. " dedi son derce sakince Ervin.

Tek kaşını kaldıran bu defa Ecrin'e çok benzeyen gümüşkanlı kurt erkekti. Bir gözü Ervin'de diğeri ise Elçin'de idi. İki kız kardeşin her birinin sıradaki hamlesini tedirginlik ile gerilim arasında salınan bir ruh haliyle izliyordu. Hemen sol tarafında ikiz oldukları gün gibi ortada iki kız vardı. Cadı olan gümüş kanlılardı. Bu üçlü, kurt ve ikiz cadılar, Efsa'nın ona gösterdiği gümüş kanlılardı. Ve ne yazık ki, Ervin, Efsa'ya haklı olduğunu söylemek için geri dönemeyecekti. Çünkü kader adı altındaki mistik kurallar böyle yazılmıştı. Görünmez kurallar. Ya da daha bilimsel adıyla, metafizik kanunları. O iğne omzundan çıkmadan burayı terk edemezdi. Ve iğneyi yalnızca batıran çıkarabilirdi. Ya da batıran ölmeliydi. Ervin'in aklından o kadar fazla düşünce akıp gidiyordu ki... Düşüncelerini sıraya koymada zorlanıyordu. Bunun nedeni barizdi, zihnine girmeye çalışan bir ikiz şeytanı vardı. İlk kural, sakin ol. Dedi içine doğru Ervin. Çünkü birinin zihnine girmek için, o zihnin frekansını bulmak gerekirdi ve zihinler sakin yani durgunken adeta bir faraday kafesi oluşuyordu. Sakinleşmesi omuzundaki topuzlu iğne varken imkansızdı. Ve Ervin imkansızı yenmeliydi. Ecrin in ve Gökçe'nin varisleri doğana kadar. "Allah kahretsin! Bunu zihninden at! Bunu zihninden at! "Diye içine içine bağırdı Ervin. Ama geç kalmışlığı ikizi Elçin'in yüzünden okunuyordu.

"Doğrulandı, Meriç, gidin ve getirin." dedi iğreti bir sırıtmayla Elçin, yanındaki gümüş kanlı kurt ve gümüş kanlı cadılara bakarak.

Pelerinleri varmışçasına havada savrulan toz taneleriyle şatafatlı ortamdan kayboldular. Sonunda bir kaç gümüş kanlı sadık asker - kime sadık oldukları belirli- ve iki elf kızı baş başa kaldılar.

Ervin derin bir nefes aldı. Burdan çıkmasının bir yolu yoktu. Ancak , olabilecekleri ertelemenin bir yolunu bulabilirdi. Ya da şans denilen şey ona gerçek olduğunu ispatlarcasına yaver gider ve bir şekilde kurtulurdu.

" Seni yıllarca hapiste tuttukları için mi? diye sordu Ervin dümdüz bir tonda, ikizine.

"Hayır." dedi umursamazca yerinden kalkarken  Elçin. "O yüzden değil." diye devam etti, Ervin'in yüzünde bir duygu kırıntısı ararcasına.

KARA KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin