Bölüm Şarkısı : Peter Gundry - Dark Magic Music Salem's Secret
Savaş alanına dönmüş bir düğün töreninin tam orta yerinde Ecrin, Erinç sıkıştırılmışlardı. Gökçe ve Elfin ise saat dört yönündeydiler. Diğerlerinin yerlerini net bir şekilde tespit edemeyecek kadar yorgun ve yaralıydı Ecrin. Ensesinin arkasında ince bir çizikten yavaş yavaş kan sızıyordu, sol omzu ve sağ kolunun dirsek kısmı da sert darbeler almış ve kesilmişti. Ervin'in ikizi Elçin nasıl kaçabilmişti? Mühürlenmiş olmalıydı. Dahası zincirlenmişti. Biri ya da birileri onu serbest bırakmış olmalıydı. Ama herkes oraya öylece girebilir miydi?
Nefes nefese bir mücadelenin içinde ellerine ne gelirse, çatal bıçak takımları, bardaklar ve kadehler, servis tabakları büyüler. Nefrinler herşeyleriyle karşılık veriyorlardı.
Ancak burdan bakınca savaşı tamamiyle kaybetmiş ve gümüş kanlılar üzerindeki tüm kontrollerini yitirmişlerdi.
"Size söylemiştim." dedi sakin bir sesle Minel'in abilerinden biri.
"Cadılar neyi tam yapabildiler ki zaten! Diğer canavarları saymaya bile luzum yok!" dedi bir diğer abisi Minel'in
Bir hırıltı yükseldi, sert ve uyarıcı bir tonda.
"Ağızınızı toplayın! Annemiz de bir cadıydı!" dedi kızıl gözlerle Minel.
"Annemiz de sen de tapınakçıların yüz karasısınız!" dedi büyük abisi Minel'in.
Minel ona kırık bir gülümseme bahşetti. Sonra tek hamle ile gırtlağını avucunda sıkarak ayaklarını yerden kesti.
"Bir daha annemize laf edersen, Elçin ile anlaşma yaptığını tüm tapınakçılara söylerim." dedi zihin yoluyla abisine. Diğerleri ise sadece onun bir deli gibi gülümseyerek abisinin nefes almasını engellediğini görüyordu. Sonra onu zemine sertçe bıraktı.
"Neyi bekliyorsunuz? Savaşmak için davet mi?" dedi onlara Minel.
Tapınak Şovalyeleri nefrinlerin arasında bilinen adıyla, avcılar meydana atılarak gümüş kanlılarla savaşmaya başladılar. Minel ise büyük abisinin yediği haltı düzeltmek için dağlara doğru yöneldi. Elçin'den bir iz bulursa onlarla ilk karşılaştığı yerde dağlarda bulacaktı. Öyle hissediyordu.Tüm kaos başladıktan hemen sonra, Gökçe'nin tüm ablaları ve Ecrin'in tüm kardeşleri Gökçe'yi korumak için didinmişlerdi. Gökçe'nin ne yapacağını anlayansa sadece Carmilla idi. Doğal bir anne iç güdüsü taşırdı cadılar. Vampirler gibi doğaya bırakmazlardı işi. Ve Gökçe kendisi gibi şekil değiştirebilen bir nefrindi. Ejderha'ya dönüşerek uçtu. ama görünmeyen bir şey bir tür büyü onun savaş alanından uzaklaşmasını engelliyordu. Her defasında bir şeye çarpıp süzülerek yere düşüyordu. En sonunda tekrar uçmaya hazırlanırken Carmilla burnunu ısırdı.
"Bırak! Bu seni güçsüz ve umutsuz bırakmak için. Burda savaşman gerek. Çocuklarını kurtarmaya mutlaka birileri gitmiştir. Ne yaparsan yap burdakiler ölmeden burdan çıkamazsın." demişti zihinle. Zaten gökçe de oldukça yorulmuştu. Çarptığı her ne ise, her çarpışında gücünün bir kısmını emiyordu ve o tabaka hiç zayıflamıyordu.Son gücü ile insan formuna dönüştü ve büyü yaparak savaşmaya başladı. Bir an önce tüm gümüş kanlıları öldürmek istiyordu. Ama sanki giderek daha da çoğalıyorlardı.
"Siz hepiniz' Salem de ölmeliydiniz! Yaşamayı haketmiyorsunuz!" diye bir ses yıktı geçti tüm kulakları çığlık çığlığa. Bu Elçin'in sesiydi. Bir an herkes şok olmuştu. Sesin nerden geldiğini ise kimse çözemiyordu.
...
Salem'in cadı olmayan talihsiz cadısı Sarah Good. Haksız bir şekilde idam edilirken son anda bir zaman yürüşçüsü cadı tarafından kurtarılmıştı. Ağır bedellerle... Örneğin dört yaşındaki kızını bir daha asla göremeyecekti. Gerçi cadılığı kabul etmese kendi türü olan insanlar tarafından idam edilecek ve yine göremeyecekti. Ve sonsuza kadar ... Tanrı'nın hak gördüğü bir sonsuzluğa kadar, zaman yürüyüşçü bir cadı olarak yaşayacak hatta üreyecekti. Onu dönüştüren cadı şöyle demişti : "Bir annesin uzaktan sahip çıkabilirsin. Ama asla yanında olmak yok. Anlaşmayı bozarsan. Kızını alırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA KAN
VampireYarı Kurt ve Yarı Vampir bir melezin, cadılarla dansını anlatırken kendini kadim bir Gümüş Kanlı Savaşının içinde bulacaktır. İki genç kadın ve aralarında başlayan bir aşk - savaş çıkmazı.